четвъртък, 23 юни 2016 г.

SEN GORBAÇOV MUSUN?

Biraz önce bizim T haber’i okurken, Adnanan Pelvanlar’ın
imzası gözümden kaçmadı. Adnan bey, aldığım duyumlara
göre İstanbul’da yaşamakta. Sol görüşe hizmet etmiş birisi.
Son yıllarda ise Bulgaristan siyasetine ilgi duymakta ama bir
okuyucusu olarak ben, kendisinden daha gerçekçi yazılar beklemekteyim.

Şimdi bu başlık da ne oluyor;
“Pavel Lütfi mi, Coni Lütfi mi?”

Sanki, biz, Lütfi Mestan’nın şahsiyetini hiç bilmiyoruz
ve tereddütler içindeyiz!

Bizim dağın insanıdır. Türk anadan ve babadan
doğmadır. O, ne Bulgar Pavel’dir, ne de Amerikan Coni!
Bizim oralarda, Coni adıyla Çingenelere veya köpeklere
hitabet ederiz.

İma ettiği Amerikan Coni’lerinden ise pek çakmayız,
belli ki, Adnan bey uyruk değiştirmeye pek hevesli...

Pavel, takma ismine gelince. Bu, uğurladığımız totaliter
rejimin bir mirasıdır ve savunulacak bir yanı yoktur. Her
devletin istihbarat örgütleri ajan kullanır
ve hiç kuşkusuz kullanmaya da devam edeceklerdir...

Bugün, önemli olan, en azından benim açımdan,
Lütfi Mestan’nın, totaliterizmin uzantı oluşumlarından
uzaklaşıp, halkının yanında yer almasıdır.

Adnan Pelvanlar devam ediyor;
“Lütfi Mestan, Türküm, Müslümanım diyerek DOST
partisi genel başkanı oldu.”

Evet, hakkıdır, Türküm ve Müslümanım demeye!
Bu hakkı onun elinden kimse alamaz!
Her ne kadar, Adnan Pelvanlar, kendisine Pavel
veya Coni demeye kalkışsa da...

Gördüğümüz gibi, parti de kurdu, genel başkan da oldu.

Asıl mühim olan, Bulgaristan’daki Rus yanlısı Türk ve
Bulgar ajanlara ve oligarklara karşı savaş açmasıdır.

Bir de, kendi yerini Türk kardeşlerinin sofrasında bulmasıdır.
Aynı Türkler ise, sofrasındaki gariban lokmasını düşmanıyla
asla paylaşmaz...

Ayrıca, Anavatan Türkiye karşıtlarına da haddini bildirmesidir!
Bu da çok önemli bir kozdur. Yirmi beş yıldır beklediğimiz ve Moskova'nın egemenliğinden bizleri kurtaran bir siyasi demeç
ve eylem ve hamledir.

Şimdi merak ediyorum, acaba, Adnan Pelvanlar, aynı üslubu ve yakıştırmaları, malüm Drındarlı Rus beslemesi için yazabilir mi?

Yazamaz, efendim! Siyasi görüşü ve kültürü buna izin vermez!
Bugün Türkiye’de artık moda oldu, komünist ve ülkücü reisler
(dünkü günün kanlı bıçaklı düşmanları), Bulgaristan’daki totaliter rejimin kalıntılarına ve yeni yetmelerine can siper olmakta.

Halbuki, aynı bu sözde Türk partisi aldatmacası elemanları,
eli kanlı diktatör Todor Jivkov’un anıtını dikti, avukatlığını yaptı,
evine kadar gidip elini öptü... Avrupa Parlamentosu'nda bebek
katili lehine oy kullandı. Yani,Türkiye'yi ve Türkleri sattılar, aynı Almanya'daki solcu "futbol takmı" gibi...Bulgaristan
Parlamentosu'nda ise bunca yıldır bir tek bizim aleyhimize
çabaladılar durdular.

Yakında, Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’nu, Pravets kasabasındaki
heykelin önüne çelenk koyarken görebiliriz (Eğer, Bahçeli, Osmaniye'ye dönmezse...). Georgi Dimitrov’un mozolesi
çoktan kenef oldu, ama Moskova’da Lenin sizleri beklemekte...

Adnan Pelvanlar, Lütfi Mestan’a sitem ede dursun;
“Türkçe eğitim hakkımızdır, kütüklerdeki Bulgar adları silinsin, silinecektir…Fakat gördük ki, Lütfi Mestan başka telden çalıyor.
Oruç tutuyorum diyerek camiden çıkan cemaatle toplantı yapıyor.
Dini siyasette kullanıyor. Dini, dincileri kullanmak ABD-İsrail stratejisidir; kan gölüne çevirdiği Orta Doğu’da görüyoruz…
Demek, Lütfi Mestan, ABD’den mesajı almış!”

Sabırlı ve metanetli ol, sen, Adnan Pelvanlar, eğitim için de
mücadele eder, isimler için de ama öncelikle bu yeni siyasi lideri
bizim desteklememiz gerekmiyor mu? En azından, daha Lütfi Mestan'nın partisinin kaydı bile yapılmadı.

Eğer hak ve hukukumuz için mücadelede yeterince gayret
etmezse, doğal olarak, kendisini bu işten emekli ederiz.
Sonuçta, karşımızda, sizin şakşakçılığını yaptığınız bir KGB
ve DS örgütü bulunmuyor.

Aynı örgüt, bahsettiğiniz haklarımızın önüne bariyer çekilmesi
için kuruldu. Aynı örgütün elemanları, Türkiye’yi kaçak sigara ve silahla boğmakta. Hadi sigarayla, kendimizi zehirliyoruz ama
dağdaki itler bizim gencecik yavrularımızı şehit ediyorlar.

Adnan Pelvanlar, geçenlerde hiç mi vicdanınız sızlamadı,
göçmen şehitlerimizi uğurlarken? Siz ne yüzle, Mestan’ı tenkit ederken, Doğan’ın ideolojisini savunabiliyorsunuz?

Yazıda, camilerden, oruçtan ve iftardan bahsedilmekte. Evet,
Lütfi Mestan, Drındarlı Rus beslemesinin çevresinde bulunduğu
müddetçe, halkıyla beraber dini ibadetlerini yerine getirmesi imkansızdı. Şimdi ise artık özgür ve özgür insanlar grubunda...

Bir de ABD-İsrael stratejisi, kan gölü Orta Doğu konu edilmiş. Bazılarının paşa gönlünde hala bir tek Moskova ve Türkiye
karşıtı stratejiler yatmakta. Ama bu saatten sonra artık biz ne komsomol, ne de komünist olmak istiyoruz.Torunlarımızın da,
ne çavdarçe, ne de piyonerçe olmasını istiyoruz...

Ah, nasıl da meraklılar bir de Bulgaristan’ı kan gölüne çevirmeye.
Az daha Bulgaristan’a gidip, Doğan'ın, Mitko Gestapoto'nun, Peevski’nin ve Siderov’un alnından öpecek bazıları.
Jivkov ve Brejnev dudak dudağa öpüşüyordu...

Kısa keseyim. Adnan Pelvanlar, NATO ve Amerika’nın
ne kadar kötü olduklarını anlatarak devam ediyor ama bu bizim
ilgi alanımız dışında.

Bugün Lütfi Mestan'ı kötülemek, Ahmed Doğan’ı
yüceltmek demektir!

Pelvanlar, sen Gorbaçov musun, ya da Konfiçyus mu?


Mümin TOPÇU

0 коментара:

Публикуване на коментар

Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.