Meral Akşener, öz kızkardeşimiz.
Akıncılar sülalesinden.
Bizim gibi suyun ötesinden gelme,
yani eski Osmanlı göçeri,
yeni Bulgaristan göçmeni.
Kendisini sayar ve severiz.
Duruşu sağlam.
Tipik ve güçlü iradeli bir Balkan kızı.
Her zaman Türkiyemize
ve göçmen camiamıza
gereken bir şekilde
sahip çıkanlarının ön saflarında.
Onun öyküsü ve ülküsü,
Balkan Türkünün öykü ve ülküsüdür.
Türklüğü, bizim Türklüğümüz.
Çağdaşlığı, bizim çağdaşlığımız.
Sevdası, bizim de sevdamız.
Üzüntüsü ve kaderi,
bizim üzüntü ve kaderimiz.
Bilmem hangi yobaz maskeli
takımın soysuz züppeleri,
zehirli oklarını Meral'a karşı doğrulttu.
Onun ışınlaması, kendilerinin
mağara medeniyetine rahatsızlık vermiş.
Işığı özleyenlere gözdağı vermek adına,
"suyun ötesi" savaşına oklar kuşanmalıydı...
Ama bizim oralarda
biz sahte ruhani bedevi çadırlarında
birer hazıroncu olarak yetiştirilmedik,
çöl karanlığının sıcağında mayışmadık.
Dilenmeyi bilmeyiz. Asla etek öpmeyiz.
Gamazlamayı, iftirayı ise kancıklara bıraktık.
Suyumuzun,
huyumuzun,
kanımızın
ve mayamızın
tertemiz ve çok güçlü kılındığını
tahmin edemeyecek kadar
kara cahil ve eğitimsiz bu şaşkoloz takımı.
A be, alankoğlu,
sen hiç
atına Tuna'da su içtiren,
Plevne ovasına oba kurmuş,
Arda boylarında cirit atmış
cengaverlerin varisleriyle
hiç boy ölçebilir misin...
Şimdi,
bizim Meral'e karşı fırlattığınız o zehirli oklar,
tamamen yüreksiz ve ciğersiz olduğunuzdan dolayı,
dönüp dolaşıp sizin o köhne ve yobaz
beyinlerinize saplanacak.
Bilmem güvendiğiniz dağların
acil servisleri kurtarabilecek mi sizleri?
İşte böyle doğduğuna pişman eder
sizin gibisini ,
bizim Meral ve gerçek Dombıracı akıncılar...
***
P.P.
Bir son not daha düşmeden edemeyeceğim.
Meral hanım,
her zaman göçmenlere arka dayak olurken,
acaba şimdi bu mert Balkan kızkardeşimize,
kendi öz camiamız neden sahip çık(a)mıyor?
Hani nerede bizim şu "anlı şanlı" göçmen kuruluşlarımız?
Nerede memleketin HÖH'ü?
Zürfettin bey, Turhan bey ve Yüksel bey,
bırakın şu il il dolaşmaları,
seçim öncesi siyasi konuk ağırlamaları
ve vali kapılarında el sıkışmaları.
Artık protokol dernekçiliği terk etme zamanı gelmedi mi?
Başakşehir Göçmen Konutları'ndaki kardeşlerimiz
sokak ortasından dövülürken ve sövülürken,
parklarındaki dev çam ağaçları sökülürken,
göçmen aktivistlerimiz derin suskunluğa bürünmüştü
ve adeta dalga geçercesine
Babaeski sokaklarında ve Bornova sırtlarında
çam filesi dikerek face pozları veriyorlardı.
Suyun ötesine dil uzatan çakal sürüsünü kim susturacak?
Aslında suyun iki tarafı da bizim!
Bir kere akıncı kanı karışmış bu suyun mayasına.
Bundandır korkağın telaşı...
Mümin Topçu
неделя, 17 май 2015 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.