неделя, 17 май 2015 г.

BİR KERE AKINCI KANI KARIŞMIŞ BU SUYUN MAYASINA

Meral Akşener, öz kızkardeşimiz.

Akıncılar sülalesinden.

Bizim gibi suyun ötesinden gelme,

yani eski Osmanlı göçeri,

yeni Bulgaristan göçmeni.


Kendisini sayar ve severiz.

Duruşu sağlam.

Tipik ve güçlü iradeli bir Balkan kızı.

Her zaman Türkiyemize

ve göçmen camiamıza

gereken bir şekilde

sahip çıkanlarının ön saflarında.


Onun öyküsü ve ülküsü,

Balkan Türkünün öykü ve ülküsüdür.

Türklüğü, bizim Türklüğümüz.

Çağdaşlığı, bizim çağdaşlığımız.

Sevdası, bizim de sevdamız.

Üzüntüsü ve kaderi,

bizim üzüntü ve kaderimiz.


Bilmem hangi yobaz maskeli

takımın soysuz züppeleri,

zehirli oklarını Meral'a karşı doğrulttu.

Onun ışınlaması, kendilerinin

mağara medeniyetine rahatsızlık vermiş.

Işığı özleyenlere gözdağı vermek adına,

"suyun ötesi" savaşına oklar kuşanmalıydı...


Ama bizim oralarda

biz sahte ruhani bedevi çadırlarında

birer hazıroncu olarak yetiştirilmedik,

çöl karanlığının sıcağında mayışmadık.

Dilenmeyi bilmeyiz. Asla etek öpmeyiz.

Gamazlamayı, iftirayı ise kancıklara bıraktık.


Suyumuzun,

huyumuzun,

kanımızın

ve mayamızın

tertemiz ve çok güçlü kılındığını

tahmin edemeyecek kadar

kara cahil ve eğitimsiz bu şaşkoloz takımı.


A be, alankoğlu,

sen hiç

atına Tuna'da su içtiren,

Plevne ovasına oba kurmuş,

Arda boylarında cirit atmış

cengaverlerin varisleriyle

hiç boy ölçebilir misin...


Şimdi,

bizim Meral'e karşı fırlattığınız o zehirli oklar,

tamamen yüreksiz ve ciğersiz olduğunuzdan dolayı,

dönüp dolaşıp sizin o köhne ve yobaz

beyinlerinize saplanacak.

Bilmem güvendiğiniz dağların

acil servisleri kurtarabilecek mi sizleri?

İşte böyle doğduğuna pişman eder

sizin gibisini ,

bizim Meral ve gerçek Dombıracı akıncılar...

***
P.P.

Bir son not daha düşmeden edemeyeceğim.

Meral hanım,

her zaman göçmenlere arka dayak olurken,

acaba şimdi bu mert Balkan kızkardeşimize,

kendi öz camiamız neden sahip çık(a)mıyor?

Hani nerede bizim şu "anlı şanlı" göçmen kuruluşlarımız?

Nerede memleketin HÖH'ü?


Zürfettin bey, Turhan bey ve Yüksel bey,

bırakın şu il il dolaşmaları,

seçim öncesi siyasi konuk ağırlamaları

ve vali kapılarında el sıkışmaları.


Artık protokol dernekçiliği terk etme zamanı gelmedi mi?


Başakşehir Göçmen Konutları'ndaki kardeşlerimiz

sokak ortasından dövülürken ve sövülürken,

parklarındaki dev çam ağaçları sökülürken,

göçmen aktivistlerimiz  derin suskunluğa bürünmüştü

ve adeta dalga geçercesine

Babaeski sokaklarında ve Bornova sırtlarında

çam filesi dikerek face pozları veriyorlardı.


Suyun ötesine dil uzatan çakal sürüsünü kim susturacak?


Aslında suyun iki tarafı da bizim!

Bir kere akıncı kanı karışmış bu suyun mayasına.

Bundandır korkağın telaşı...


Mümin Topçu

0 коментара:

Публикуване на коментар

Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.