Bugün ( 20.03.2015) Kırcaali’de
Çanakkale zaferinin 100. yılı anıldı.
İlk olarak Cuma namazından önce şehitler
anısına Mevlid- i Şerif okutuldu. Kırcaali Müftüsü Beyhan Mehmet, Haskova
Müftüsü Basri Emin Efendi ve Koşukavak Müftüsü Nasuf Nasuf tarafından
okunan Mevlid- i Şerif’ e Kırcaalililer
büyük ilgi gösterdi. Cuma namazından
sonra, Kırcaali Cami Encümenini katkılarıyla pişirilen 6 kazan keşkek
Müslümanlara dağıtıldı.
Akşam saatlerinde ise, Kırcaali bölge
insanının büyük katılımıyla, Çanakkale zaferi anısına bir toplantı
düzenlendi. Türkiye Cumhuriyeti Filibe
Başkonsolosu Alper Aktaş’ın da katıldığı toplantıya, Çanakkale zaferini
anlatan, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Öğretim
Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Esenkaya damgasını vurdu. Hoşsohbet olan Dr. Ahmet Esenkaya, toplantıya katılanlara,
sıkılmadan, tarihi Çanakkale zaferini dinleme keyfini yaşattırdı.
Dr. Ahmet Esenkaya, “
Çanakkale’de bir Mustafa Kemalimiz oldu. Mustafa Kemal. Çanakkale’de tarih
yazan üç komutanımızdan birisidir” dedi.
Toplantıya katılanlarca
sık sık alkışlanan Dr. Ahmet Esenkaya, “ Avusturyalılar, ‘Çanakkale’de ilk defa
savaştık ve öldük’ diye bayram yapıyorlar, çünkü bu savaştan sonra bağımsızlık
mücadelesi verdiler.”
Dr. Ahmet Esenkaya’nın
Samipaşazade Sezai beyin şu sözlerini aktarması Çanakkale zaferinin sanki kısa
özetiydi:
“ Çanakkale savunması,
üç mucizeler muharebesidir. Hali/ Hilali kurtardı; maziye hamaset ve azamiyeti
iade etti; vatanımızı bir ebedi vatan yaptı.”
Dr. Ahmet Esenkaya,
toplantıyı, annesinden Hasan çavuşa gelen şu mektupla bitirdi:
“…Muhtargilin Ahmet şehit olmuş haber geldi dün.
Köy giyindi kuşandı, hep namazgaha gittiler.
O şehidin rahmetullah duasını ettiler.
Yeri belli olmak için mezarını kazdılar.
Bir taş dikip Ahmet şehit oldu diye yazdılar.
Kurban kesip hatmi şerif indirdiler, hep ona
Gönderildi onun gökte yatan şanlı ruhuna.
Sen bilirsin yavuklusu kumral saçlı Emine,
Bir al bayrak asmış idi o gün kendi evine.
O güzel kız yeşil örtü örtmüş idi basına.
Bir kurumla oturmuştu, köyün dibek tasına,
Hiç kırmadı ağlamadı sandım onu bir melek,
Onun erlik ocağını söndürmüştü kör felek.
Sürme çekmiş, kına ile süslemişti elini,
Olmuş idi telli duvaklı nurlu şehit gelini.
Dedi; Ahmet beni artık ahrette beklesin.
Ben onunum utanmasın beni Hak’tan istesin.
Kaderim bu, şehit olmuş benim sanlı yiğidim,
Kız kalırım varmam ele benim canlı şehidim.”
Durmuş Arda
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.