неделя, 15 януари 2012 г.

Bulgaristan'da bıraktıklarının hesabını istiyor

Emre BAYLAN'ın haberi - DHA...


Bulgaristan'ın Türk ve Müslüman azınlığa uyguladığı asimilasyon politikasın sonucunda arkasında Plevne'nin Niğbolu ilçesinde doğup büyüdüğü evi bırakıp Türkiye'ye sığınan 60 yaşındaki İbrahim Terselli, 2002 yılında Bulgaristan devleti aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) açtığı tazminat davasının bir adım ilermediğini belirterek, "Bulgar parlamentosunun Türklere yönelik etnik temizliği kınayan bildiriyi kabul etmesi bir ışık oldu" dedi.

Bulgaristan'ın Türk ve Müslüman azınlığa yönelik 1984- 1989 yılları arasında uyguladığı asimilasyon politikasının sonucunda Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan ve Antalya'da yaşayan İbrahim Terselli, 2002 yılında AİHM'de Bulgaristan devleti aleyhine açtığı tazminat davasına artık daha umutla bakıyor.

POLİSLE İLK TANIŞMA

Bulgaristan'ın en kalabalık şehirlerinden Plevne'nin Niğbolu resmi adıyla Nikopol ilçesinde doğup büyüyen, 26 ay süren askerliğini Bulgaristan ordusu adına yapan ve Bulgar elektrik kurumunda teknisyen olarak çalışan Terselli'nin Bulgar polisiyle ilk karşılaşması 1968 yılında oldu. O tarihte Türkiye'ye bir ziyaret yapan Terselli, evine geri döndüğü günün akşamı polis baskınıyla karşılaştığını söyledi. Türkiye'den beraberinde getirdiği Atatürk kitapları ve Kuran-ı Kerim'in polis tarafından alındığını anlatan Terselli, 1982 yılında ikinci kez gerçekleştirdiği ziyaretin ise kendisi için bir dönemin kapanmasının habercisi olduğunu söyledi.

İSMİNİ DEĞİŞTİRDİLER

Zorunlu göçe maruz bırakılan Terselli, 30 yıl önce son kez 'misafir' olarak yaptığı ziyaretin ardından üzerindeki baskıların iyiden iyiye arttığını söyledi. O yıllarda evli ve 4 kız çocuk sahibi olan İbrahim Terselli, Bulgar polisinin baskı ve zoruyla eşinden boşandığını belirtirken 21 Ocak 1985 günü isminin 'İvaylo Asenov Todorov' olarak değiştirildiğini anlattı. "İtiraz eden her kim olursa olsun Belene Toplama Kampı'na götürüldüğü yılları yaşıyorduk. Sesimizi çıkartmadık" diyerek yaşadığı baskı ve şiddeti anlatan Terselli, bu ortamından kurtulmak için 6 arkadaşıyla birlikte 27 Haziran 1986'da kayıkla Romanya'ya kaçtıklarını söyledi.

'HER ANI ÖLÜM KORKUSU'

Özgürlüğe kaçış Romanya'da yakalanıp Bulgaristan'a iade edilmesiyle sona erirken, Terselli için hapishane günleri başladı. Loveç Hapishanesi'nde hücrede tutulan, ağır işkencelerden geçtiğini kaydeden Terselli, 9 ay sonra çıktığı hakim karşısında 2.5 yıla mahkum edilerek Belene Kampı'na gönderildiğini söyledi. Belene Kampı'nda geçirdiği 2.5 yılı "Her anını öldürülmek korkusuyla yaşadık" sözleriyle anlatan İbrahim Terselli, cezasını çektikten sonra 26 Haziran 1989 günü Niğbolu'daki evinin kapısının çalan Bulgar polisinin üç saat içinde ülkeyi terk etmesini istediğini söyledi. Geride doğup büyüdüğü 2 katlı evini bırakan ve 6 gün süren yolculuğun ardından Türkiye'ye sığınan İbrahim Terselli, önce Bursa'ya, ardından yepyeni bir hayata başladığı Antalya'ya yerleşti.

YENİ HAYAT VE EVLİLİK

Terselli, 1991 yılında Neriman Terselli ile evlenen ve bu evlilikten, bu yıl 20'inci yaşını kutlayan Hüseyin adında bir çocuk sahibi olan İbrahim Terselli, Bulgar devleti aleyhine AİHM'de davasını 2002 yılında açtı. O yıllarda Türkiye'ye yaşamlarına devam eden bir çok Bulgar Türkü'nün kendisi gibi davalar açtığını fakat hukuki sürecin ağır işlemesinden dolayı bir çok kişinin davadan çekildiğini ve tek kaldığını belirten Terselli, "2002 yılında açtığım davada Bulgar hükümeti benim Belene Kampı'na Türk ve müslüman olduğum için değil cinayet işlediğim için gönderildiğimi iddia etti. 1993'te işlenen ve üstelik faili de belli cinayeti benim üzerine yıktılar. 2007 yılında bu durumu düzeltip, isimlerin karıştığını ispatlayıp davayı yeniledik. Fakat halen bir gelişme yok" diye konuştu.

DAVA İÇİN UMUT IŞIĞI

Türkiye'nin Kıbrıs'ta açılan mülkiyet davaları nedeniyle yüklü miktarlarda tazminat ödemeye mahkum edilirken doğup büyüdüğü Niğbolu'daki bahçe içinde, iki katlı müstakil evi AİHM'de açtığı davaları takip etmek için 2007 yılında Bulgaristan'a gittiğinde görebildiğini anlatan Terselli, "O tarihte evi 7 bin Euro'ya sattım. Ama ev harap bir haldeydi. İki bavulla çıkıp yola düştüm, 18 yıl sonra geri döndüğümde eşyalarım, fotoğraflarım, mutfaktaki tabaklara kadar herşey yağmalanmış haldeydi" diye konuştu.

Bulgar parlamentosu tarafından Todor Jivkov liderliğindeki Komünist Bulgaristan'ın Türk ve Müslüman azınlığa yönelik uyguladığı asimilasyon sırasında yürüttüğü isim değiştirme, ibadet yasağı, anadilde konuşma ve zorunlu göç gibi etnik temizlik kampanyasını kınayan bildiriyi kabul etmesinin kendileri için bir umut ışığı olduğunu kaydeden Terselli, "Belene Kampı mağdurları olarak Bulgaristan'ın maddi ve manevi cezasını çekmesini istiyoruz" dedi.

Kaynak: HABERLER.COM

0 коментара:

Публикуване на коментар

Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.