неделя, 1 декември 2013 г.

ŞU FAKİRLİĞİN GÖZÜ KÖR OLSUN

 İnsan oğlu her ne kadar da arzulamasa, yıllar sonra küçüklüğünde yaşadığı anıları, beynine bir film şeridi gibi dizer ve çok defa övgü dolu hatıraları ön plana çıkarır. Ben ise bu yazımda, tam aksine, kötü örnek olarak anılacak bir vukuat üstünde duracağım. Hırsızlık yapmak, yani bizim yerel deyişimizle çalmak! Şu an yüzünüzde beliren ifadeyi anımsayabiliyorum. Ama bu yanılgıyı itiraf etmekle, belki başkaları bundan ibret edinirler kanısındayım. Çok iyi hatırlamaktayım, ikinci veya üçüncü sınıf öğrencisiydim. Okumayı, bilgi edinmeyi çok seviyordum. Ama o kadar çok fakirdik ki, zamanın çocuk gazetelerine abone olmam bana imkansız görünüyordu. Zaten öksüz bir fukara oğluydum. Günün birinde, o yıllardaki postacı Bekir amcanın evlerin dış kapılarına çeşit çeşit gazete ve dergileri bıraktığını gözlemledim. Bu benim için büyük bir fırsattı ve kendimce dahihane bir karar aldım. Zaten gündüzleri yazın evler ve mahalemiz bomboştu, bütün ahali kırlarda iş başındaydı.
Her avlunun içinde yalniz ihtiyarlar bulunuyordu. Bende gidip o kapılarda asılı olan gazete ve dergileri okuyordum ve sonra yerlerine bırakıyordum. İyi ama,
postacı Bekir amca bunu sezmişti ve beni bir gün suç üstü yakaladı. Her çocuk gibi çok korkmuştum. O ise gönlü geniş bir ağabey olarak elini omuzuma koydu ve şu nasihatte bulundu; "Bak Mümün ( benim göbek adım ve çoğu da böyle bilir), bu yaptığın hiç iyi bir şey değil! Biliyorum okuma sevgini, ama bu yaptığını da haklı bulmuyorum. Bak sana bir önerim olacak. Bu abone sahipleri senin komşun ve akraban olur, kendilerinden müsade iste ve sanırım hiç birisi ret etmeycek." Öyle de yaptım ve sonraları daha rahat ve özgür bu yayınları takip etmeye devam ettim. Bir defa ise ergenlik çağında olan amcamın krem kutusun çaldım. Amcam çok aramıştı, ama bulamamıştı onu, ilenmeye başladığında çok korkmuştum. Kim aldıysa, ona da kısmet olmasın kullanmak diye sayıklayıp duruyordu o. Ben de hemen krem kutusunu sobanın altından çıkardım, fakat sıcaklıktan içindeki erimişti. Amcam bana döndü ve şunları söyledi; "Gördün mü, benden rica etmiş olsaydın, hem sen, hem de ben kremden yararlancaktık." Yine küçüklüğümde köyümüz Paravda'da TKZS damlarında seyyar sinema film gösteriyordu. Giriş sağdece 8 stotinkaya bedeldi. Maalesef, o da çoktu benim aile bütçem için. Çözüm, yumurta satıp para kazanmaktı. Kümesimizin kapısı kilitli olduğundan, kovuktan geçmek icab ediyordu, zaten ufacıktım. Yumurtaları bakkalcı Mahmut amcaya satardım. Zamanla bunlrın kötü alışkanlıklar olduğunu anladım ve bıraktım. Şu fakirliğin gözü kör olsun!
Habil Kurt http://dombira.eu


0 коментара:

Публикуване на коментар

Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.