Kullandığımız tüm elektronik cihazlar belirli frekanslarda “elektromanyetik dalga” oluşturur. Yeterli donanıma sahip kişiler, bilgisayarımızdan çevreye yayılan elektromanyetik akışları sayısal verilere dönüştürüp ekranımızı eşzamanlı olarak görüntüleyebilir. Bilgisayarımızda çalışırken haberimiz bile olmadan ekranımız uzaktan okunabilir. Biz sadece klavyeden yazdıklarımızın izlenebileceğini, e-postalarımızın takip edileceğini tahmin ederdik. Kullandığımız tüm elektronik cihazlar belirli frekanslarda “elektromanyetik dalga” oluşturur. Bu dalgalar çeşitli yollarla kaydedilerek kayıtlı bilgilere yeniden ulaşılabilir. Donanımlı kişiler, bilgisayarımızın ekranından, modem kablolarından, klavyesinden ve daha birçok yerinden etrafa yayılan elektromanyetik dalgaları sayısal verilere dönüştürüp bilgisayar ekranımızdaki verileri eşzamanlı olarak belirli bir mesafeden görüntüleyebilir. Bahsettiğimiz yöntemle uzayda serbest halde bulunan ve kontrolsüz yayılan elektromanyetik dalgalar analiz edilerek veri elde edilir. Milli güvenlikle ilgili konularda elektromanyetik salınımlar elde edilerek iletişimin dinlenmesi ve kaydedilmesi büyük önem taşır. Elektromanyetik dinleme 1985’te kanıtlandı. Elektromanyetik dinlemenin yapılabildiği 1950’li yıllardan beri bilinmekteydi ve yöntem gizli tutulmaktaydı. Elektromanyetik dinlemenin yapılabilirliğini bilimsel olarak ilk defa kamuoyuna 1985 yılında Wim Van Eck isimli Hollandalı bir mühendis açıklandı. Hollanda PTT’sinde çalışan bu mühendis bir cihaz tasarlamış ve bu cihazla bilgisayar ekranındaki bir veriyi belirli bir mesafeden kendi ekranında eşzamanlı oluşturmayı başarmıştır. Normal bir televizyon alıcısına bir takım değişikler yapılarak ve küçük bir ek devreyle video monitörlerin görüntülerini gösterebilecek hale getiren bu cihaza ait yazdığı makale ilgili bili adamlarının ve kullanıcıların dikkatini elektromanyetik dinlemeye çeken ilk yayındır. Van Eck bu cihazını Fransa’nın Cannes şehrinde düzenlenen Securicom 85 fuarında da tanıttı. Hollanda bu gelişmelerden sonra konuyla ilgili bütün araştırmaları “gizli” olarak sınıflandırdı.
Elektromanyetik dinlemeden nasıl korunacağız? Elektromanyetik dinlemeden korunmak için TEMPEST adında bir standart geliştirilmiştir. TEMPEST (Transient Electro Magnetic Pulse Emanation Standart) geçici elektromanyetik darbe sızıntı standardı anlamına gelmektedir. Bu standart; elektronik cihazların elektromanyetik yayınım (EMR) sınırlarını ve zırhlama, ekranda görüntüleme standartlarını belirlemektedir. Elektromanyetik güvenlik, bir bilgisayarın, veya herhangi bir elektrik, elektronik makinenin çalışması esnasında yaydığı elektromanyetik ışınımların üçüncü bir kişi tarafından alınmasını ve elde edilen işaretlerin işlenerek söz konusu elektrik, elektronik aygıtın işlediği bilgilere ulaşılmasını engellemektir.
Türkiye’de ise TEMPEST güvenliği için Aselsan özel cihazlar geliştirmektedir. Bilgi ve iletişim güvenliğinin sağlanmasında hizmet vermektedir. Bu konuda Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE) de ve özel amaçlı haberleşme cihazları geliştirmektedir. Aselsan da bu yönde çeşitli askeri iletişim araçları üretmektedir. Aselsan sadece askeri ve diplomatik alanlarda değil ihtiyaç duyulan her alanda TEMPEST güvenliği hizmeti vermektedir. Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) soru kitapçıklarının basıldığı matbaaların da Aselsan tarafından geliştirilmiş bir “elektromanyetik kalkan” tarafından korunmakta olduğu zaman zaman basına yansımaktadır. Söz konusu kalkan matbaada çalışan personelin cep telefonu veya herhangi bir telsiz telefonla soruları dışarı aktarmasını engelleme amaçlıdır. Ama buna rağmen bu sınavlarla ilgili şaibeler , şüpheler yıllarca kafalarımızı ve umutlarımızı yormaktadır.
Devlet istihbarat kuruluşları, bilgisayarların dışarıdan gözlenmesini sağlayan özel cihazlar kullanmaktadır .Sadece çok önemli operasyonlarda kullanabilen sınırlı sayıdaki cihaz, bilgisayar ekranının yaydığı radyasyonları 20-30 metre uzaktan saptayabilmekte ve o anda bilgisayar ekranında bulunan yazılar okunabilmektedir.
Yasadışı örgütlerin de her türlü teknoloji imkanlarını kendi kötü hedefleri için kullandığı bilinen bir gerçektir.
Elektromanyetik dinlemenin internete bağlı olmayan bir bilgisayardaki bilgilerin ekranın okunmasıyla ele geçirilmesi avantajı, bu sistemlere devlet kuruluşlarından başka yasadışı örgütlerin de ilgi göstermesi ihtimalini ortaya çıkarmaktadır.
Cep telefonu, telsiz gibi iletişimin güvenlik nedeniyle bazı özel yerlerde engellenmesi ve uzaktan kumandalı bombalar kullanılarak saldırılar düzenlenmesini önlemek için JAMMER (Sinyal Karıştırıcı, bozucu) sistemleri kullanılmaktadır. NATO Zirvesi’nin gerçekleştirildiği İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Sarayı ile ABD ve İngiltere heyetlerinin kalacağı oteller çevresine, ABD’den 2,5 trilyona alınan iki adet JAMMER (frekans kesici) yerleştirilmişti. Bu cihazlar ile istenmeyen iletişimin engellenmesi ve maket uçaklar kullanılarak bombalı saldırı yapılmasının önlenmesi planlanmıştır.
Bu sistemler devlet başkanlarının güvenliğini sağlamak için makam araçları veya uçaklara da takılmaktadır. Uluslararası resmi ziyaretlerde devlet başkanlarının araçları bu sistemle korunmaktadır. Pakistan Devlet Başkanı Müşerref, Aralık 2003′te yapılan suikast girişiminden, konvoyundaki araçlara monte edilmiş özel güvenlik ve sinyal bozucu cihazlar sayesinde kurtulmuştur.
Bu bilgileri İnternet sitelerinden tarayıp bulduğum birkaç makaleden ve yorumdan toparladım. Elektronik eğitimi almış profesyonel bilim adamları için bu bilgiler her ne kadar leblebi çekirdek olsa da, bizim gibi basit, sıradan meraklılar ve şüpheci insanlar için bunlar çok şaşırtıcı bilgilerdir.Bilgileri bize ulaştıran meçhul fikir,beyin,akıl emekçilerine teşekkür ediyoruz.
Ancak; toplumlar öyle bir hale geldi ki, resmi sıfatlarına güvenerek ve devletin, halkına, milletine hizmet için kendilerinin önüne serdiği, avucuna koyduğu tüm maddi, teknik, makam, yetki, hiyerarşi, otorite imkanlarını kullanarak, güya görev yapıyormuş gibi ama aslında kişisel menfaatleri için veya ait olduğu partisinin, gurubunun planlarına yönelik hizmetleri gerçekleştirmek için, belirttiğimiz bu söz konusu imkanları, donanımları kullanan kişiler olabileceği hepimizin malumlarıdır ve fişleme, kontrol, tele kulak, dinleme, böcek gibi can sıkıcı kelimeler, ifadeler artık dillerimizden düşmez olmuştur.
Yani; kendisine ateş eden seri katilleri veya teröristleri yada birliğine saldıran düşmanı etkisiz hale getirmek için polise, askere verilen silahların, telsizlerin, makam arabalarının; meçhul polis, meçhul asker tarafından ,sadece kişisel emelleri uğruna kullanılması gibi bir kabul edilemez bir durumdan bahsediyorum. Böyle şeyler her çağda olmuştur, şimdi de olmadığını kimse iddia edemez, gelecekte de olabileceğine kimse itiraz edemez.
Kısacası arkadaşlar, bizi korumakla görevlendirilen, yetkilendirilen resmi donanımlı kişilerin, teröristlerden, mafyadan daha tehlikeli olabileceğini, olabildiğini bilelim. Çünkü; düşman olduğu bilinen hedeflere karşı gardımızı aldık ama dost olduğunu, dahası bizi koruyacağına inandığımız kişilere ise sırtımızı dayadık! Arkamızı döndük! Canımızı, ciğerimizi, onurumuzu, saklımızı, gizlimizi,anımızı,umudumuzu,hayalimizi,duygumuzu,sırrımızı,evladımızı emanet ve teslim etmek durumunda kaldığımızı kişilerin, kişisel vicdanlarına, kişisel merhametlerine kaldık! İstesek de, istemesek de vaziyet budur!
k.vedat@windowslive.com
www.vedatkusakli.com
неделя, 8 декември 2013 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
1 коментара:
Ben sizin yazdiklariniızdan supheliyim vedat kardesim
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.