неделя, 8 май 2016 г.

MEHMED HOCA;" O PARTİNİN MİLADI DOLDU. BUNUN ÖTESİ YOK!"

Yedi kızlar camisinde tertiplenen mevlit merasiminden sonra, DOST partisi yöneticileri ve üyeleri, geniş çaplı bir toplantı gerçekleştirdi.

DOST partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu üyesi Mehmed Hoca bu toplantıda kayda değer ve ciddi bir konuşma yaptı.

Sayın Mehmet Hoca'nın sergilediği görüş ve tespitleri anlamlı ve yerinde bulduk. Bulgaristan'da ki bütün Türkleri ve göçmen
camiasını kapsamış olan, son derece önemli ve siyasi literatürümüzün başköşesinde yer edinecek bu görüşler, adeta bir manifesto niteliğini de beraberinde  taşımakta.

Toplantı esnasında yapılan diğer konuşmaları da değerlendirdiğimizde, belli oluyor ki, Bulgaristan'da ki Türklerin siyasi arenasında artık önü durdurulamaz, gerçek demokratik anlamda yeni bir çığır açılmakta ve bu topluluğun, artık Bulgaristan toplumunun içindeki gereken yerini almasını bekleyebiliriz.

İşte, başka hiç bir medyada okuma fırsatınız olmayacak olan ve  Dombira.eu  temsilcisi ve kameranı Rafet  Ali'nin çektiği video filmin çözümünden değerlendirdiğimiz  Mehmet Hoca'nın konuşma metni;

- " Bu çok anlamlı, çok manalı sıcak konuşmadan sonra, bana söyleyecek fazla bir şey kalmadı, ancak şu an burada, bu beraberlikten sonra, sizlere ne kadar teşekkür etsem azdır, bilirsiniz, dost kötü günde belli olur. O zaman sınanır.

Evet, dört ay öncesi, hep beraber, bugüne kadar benzeri ve emsali olmayan yeni bir yola çıktık, herhalde siz de  benden farklı düşünmezsiniz.

Sanki burada, bizim yeni partimizin kuruluşunda, bunun girişiminde, ilahi bir güç var. İsmi bile bugüne kadar  ne duyulmuş, ne de görülmüş bir isim. Bu çokta bir rastlantı değil. Burada bir mucize var. Biz de bunu iyi bilmeliyiz ve hiç bir zaman karşımıza nasıl güçlükler çıkarsa çıksın, bizim dostluğumuzu hiç bir kimse ayıramaz  ve ayıramayacaktır.

Ben kendimi anlatmayacağım. Yönetim kurulu içinde en yaşlısı benim. Lakin, böyle gençlerin arasında, onlarla beraber olduğum süreçte, ben kendi fiziki yaşımı unutacağım. Belki de biraz abartılı olacak ama benim fiziki yaşım bana vız gelir, eğer bizim partimiz ilkelerinden, programından ve vaatlerinde sapmazsa,ben bu partiye son nefesime kadar destek vereceğim.

Bütün samimiyetimle itiraf etmek istiyorum, bu yeni parti, hiç kimsenin, kendi özel zevki  ve kişisel çıkarları için kurulmamıştır. DOST  partisi, Bulgaristan için, bizler için,  Bulgaristan Türkleri için, Bulgaristan Müslümanları için objektiv  bir ihtiyaçtır, şunu da çok rahatlıkla söylüyorum, eğer böyle bir parti kurulmasaydı, inanın ki , ileride Bulgaristan Türklerini ve Müslümanlarını temsil edecek bir parti olmayacaktır.

Neden olmayacak, çünkü Bulgaristan Türklerini temsil eden  o partinin sonunu  getiren bir sürü şahsiyetler var. Bizim yücelttiğimiz o yukarıdaki bir "filosof" var ya, onun isminden başka,
doğrulukla, hakkaniyetle, Türklükle hiç bir alakası yoktur.

Naçizane, ben bunu daha 1993 yılında hissettim. Benimle beraber olan arkadaşlarımız,kendi açısından haklı olarak, o zaman  şöyle düşündüler; "Partinin düzlüğe çıkarılması için, parti içindeki mücadelemizi sürdüreceğiz ve seçmenimize sahip çıkacağız."

Ben ise hep şöyle düşündüm. Hayır, bunu yapamazsınız, bu bugünde bile mümkün değil. Tabi ki, bizim insanımız dürüst ve masum, beraberlik ve birlik adına oylarını hep o partiye verdiler,ancak şapka düştü ve kel göründü. Bunun daha ötesi yok!

Hak ve Özgürlükler Hareketi partisinin Bulgaristan Türkleriyle, bizimle, Müslümanlıkla  bir bağlantısı yoktur ve hala bu partiye umut bağlayanlar bir tek kendi kendilerini kandırıyorlar.

O partinin artık miladı dolmuştur. Bitti artık bu partinin işi!

Nedeni şudur. Nasıl olup ta Bulgaristan Türkleri o kadar zulüm görüp, sadece  Pomakların yedi kere isimleri değiştirilmişken, nasıl olup ta bu partinin yönetimi, onun onursal başkanı, 2005 yılında, bizim en büyük düşmanımız olan Ataka partisine maddi yardım yapabiliyor?

Türkiye'yi sevmeyen,Türklüğü sevmeyen, Türklüğünü de, her şeyini de kaybeder. Bu değerlere  sahip olmayan hiç bir Türk, AB nezdinde kendi etnik kimliğini, hak ve hukukunu koruyamaz...

Şu an bize, DOST partisinin kurucularına ve üyelerine şunu soruyorlar;

"Siz Türkiye'nin bir uzantısı değil misiniz?"

Şahsen ben, Türkiye'nin bir uzantısı olmaktan gururu duyuyorum!

Aksi takdirde, eğer, Türkiye olmasa, hiç birimiz ne etnik kimliğimizi, ne Türklüğümüzü, dinimiz, örf ve adetlerimizi, geleneklerimizi ve kültürümüzü koruyamayız.

Bizim şu an zor zar Türklüğümüzün bir nevi korunmasını sağlan iki unsur vardır, birincisi - Türkçemizdir, yarım yamalak, bozuk ta olsa, ikincisi - dinimizdir, ibadetimizdir, kültürümüz, örf ve adetimizdir.

Eğer, Türkiye Cumhuriyeti'nde hangi parti iktidar olursa olsun, (Demirtaş ve onun partisi hariç.) bizlere, Bulgaristan Türklerine ve Dış Türklerin bütün  temsilcilerine, Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti her zaman sahip çıkmak zorunda.

Bunu yapmazsa, bizler yok olmaya mahkümüz..."

Mümin TOPÇU

0 коментара:

Публикуване на коментар

Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.