Bulgaristan İçişleri Bakanı Svetlin YOVÇEV son basın
toplantısında, ülkemizde politik düzey
üstü bir yönetim biriminin varlığından söz etti. Bakan, bu sözleri kişi
olarak Ahmet Doğan’a adreslemiştir.
Bulgaristan bir parlamenter
devlettir. Anayasaya göre, ilk ve son söz halkın seçtiği meclis olmalıdır.
12 Mayıs’ta seçilemeyen ve
halen milletvekili olamayan HÖH/DPS Fahri Başkanı A. Doğan politik sahneden
düşmüş olmasına rağmen, parlamento ve hükümetin seçilmesine, iç atamalara ve
kadro yerleştirmeye müdahale etmektedir. HÖH’çüler sarayının önünde sıraya
durmuş görev beklemekteler.
Politik düzeyin üstündeki
baskıcı bir derin devlet (organ) ceza kanuna göre işlem görmelidir. Savcılık
tahkikat başlatmak zorundadır.
Başıbozukların elebaşısı D.
Peevski’nin gizli servis DANS Başkanlığına getirilmesi (Rusya) derin devletin
işidir. En tehlikeli, halkımıza kan kusturan, bir vurguncu mafya olan (CİK)
görevlisi İ.İvanov Yovçev’in İçişleri Bakan Yardımcılığı’na atama teşebbüssü
Rusyanın Bulgaristan’daki derin devletin işidir. Bununla birlikte, aşırı
milliyetçi “Ataka” Partisi Başkanı V. Siderov’un meclis kararıyla “Adli
Suçlarla Mücadele Komisyonu” Başkanlığında atanması yine aynı grubun işidir.
Son atamaya, 1990-1997 döneminde Cumhurbaşkanı olan Dr. Jeyü Jelev’in sert
tepki göstermişti.
Bu atamalar, bizlerden de parlamento üstü, politik düzey
üstü bir gizli gücün var olduğuna kesin bir kanıttır.
İnanılır kaynaklardan alınan
haberlerde, bu derin devletin üyelerinden biri Bulgaristan’da tüm (Bulgarlar,
Türkler ve diğer azınlıklar) halkın gözünden tamamen düşmüş olan eski HÖH
başkanı A. Doğan’ındır. Bu iş temizlenmez ise Bulgaristan Türk ve Müslüman
azınlığın başına büyük bela açılacaktır.
Son dönemde, o derin devlet
elemanı A. Doğan, Hak ve Özgürlük Partisi (HÖH) Başkanı Lütfü Mestan’ı hiçe
saymaktadır. HÖH Merkez Yönetim Kurulu Operatif Bürosunu takmamaktadır. Kendini “herkesin ve her şeyin üstünde gören” ve kendisine hiçbir yetki vermemiş olmasına
rağmen, “bizim adımıza, verdiğimiz yetkilerle” halkın yetkileri ile kesip
biçmektedir. Rusya derin devletin gizli servisle-mafya ikilenmesi olduğunu D.
Peevski atamasında gördük. Bu olay Bulgaristan kamuoyunun sert tepkisine neden
oluyor. “Hükümet İstifa!” haykırışları 15 günden beri hağlen Sofya’yı
inletiyor.
Rusyanın derin devlet çetesi
Sofya’da HÖH Sarayı’nda konaklıyor. Gizli kodamanlar Sarayda yiyip içiyor.
Başta Rus gizli servisi olmak üzere, casus servislerinin emirlerine göre
hareket edilerek, AB’nin en yoksul ülkesi olan Bulgaristan çıkılması olanak
dışı olan bir siyasi bunalıma itmeye çalışılıyor.
Bulgaristan’da kök salmış olan yerli
yabancı mafya çevreleri, halkımızın iradesi, meclisimizin ve politik
kurumlarımızın üzerinde egemenlik kurmaya çalışırken, zamanını doldurup
devrilen totaliter rejimi, halk düşmanı politik rejimi, halkı soyarak
zenginleşen otokrasiyi politik sahneye geri çevirmeye çalışıyorlar. Her yerde
herkes olan bitenden usanmış, “bu çile, bu geçiş süreci hiç bitmeyecek
mi?” diye soruyor insanlar.
Kaynayan meydanlardan
çekilmeyen geniş halk kesimleri “Mafyanın
tasfiyesini!” “Mafya Başlarının tutuklanmasını!” Slogan yükselterek talep
ediyorlar.
Totaliter düzen 1990’da
devrildi. “Toşko” gemisini kayalara çarptı ve Karadenizde battı.
Şimdi A. Doğan tayfası
seçmenlerimizin güvenini kazanan bir hükümet kurulmasına engel olup eski düzen
kalıntıları işbaşına getirerek soygun sistemini yaşatmaya gayret ediyorlar.
Bakanlıklardaki görevleri eski dostlarına, yakınlarına dağıtıyor, yabancı
servislerin güvendiği kadroları hükümete sokuyor, , iktidar organlarına, devlet
makamlarındaki kilit mevzilere istedikleri kişiyi meclis kararıyla tayin
ettirip, politik ve ekonomik duruma, para akımlarına bundan böyle de tamamen
hâkim olmak istiyorlar.
Bu uygulama Avrupa Birliği (AB)
normlarına tamamen ters düşüyor. Bu gidişin yolu kesilmezse, Bulgaristan’da
çalma soyma işleri yeni bir hızla alıp yürüyecektir. Demokratikleşme ve daha
adil bir gelecek yaratmak için halkın umut ve çabaları felç olacaktır.
Derin devletin son hedefinde, Bulgaristan’ı
yerli mafyaya teslim edip, yabancı şirketlere peşkeş çekmesi isteniyor.
Partiler üstü, meclis üstü, hükümet üstü bir pratiğin her alanda, yürütme ve
yargıda hâkim olması nabzımızı durduracak, yaşamın her alanını paralize edecek
niteliktedir.
İki haftadan beri politik eylem
yürüten aydınlar ve gençler, yeni kuşak orta halliler demokratik hükümeti kurma
ve sağlıklı gelişme yollarını temizleyecek önerilerde bulundular. Yeni seçim
kanunu konusunda politik partiler de teklifler getirdi. GERB majöritar ve
orantılı olmakla karma seçim sistemi önerdi.
Burada önemli olan 12 Mayıs
semlerinden sonra Bulgaristan’ı karıştıranların tutuklanması ve siyaset alanına
girmelerinin kesin yasaklanmasıdır. Seçim kanununda bağımsız Miletvekillerin
önü açılması isteniyor. Değerli insanlar ancak böyle bu çarkın içine
girilebileceğini düşünüyoruz. Bu teklifleri etnik azınlıklar ve soydaşlar da destekliyorlar.
Onlarda artık gerçek temsilcilerinin parlamentoda olmalarını istiyorlar, halk özellikle
azınlıklar kendi temsilcilerini ancak bu yolla oralara gönderebilineceğine
inanıyorlar.
Sivil toplum örgütlerinin aktif politik statukosu
bu arada meclisi, hükümeti ve kurumları denetleme hakları yasalara uygun
biçimde belirlenmelidir.
Politika dışına itilmiş eski gizli
servis ajanlarının, mafya bağlantılı kişilerin, haklarında dolandırıcılık,
vergi kaçırma veya rüşvet davaları açılmış olan kişilerin herhangi bir biçimde
siyasete karışması yasaklanmalıdır.
Bulgaristan bir politik kriz eşiğinde değil, politik kriz
batağında bocalıyor.
AB’de de en fazla genç işsiz Bulgaristan’da
dır. En az çocuk parası burada ödenmektedir. En az emekli maaşı alan Bulgaristan. Çıkış yolu ararken halkın irade, bilgi alma,
bilgilenme özgürlükleri hiçbir süretle engellenemez.
V. Siderov’un Ulusal TV ve Ulusal Radyoya saldırılarının
yolu kesilmelidir.
Halkımız totaliter dönemin geri
dönmesini asla kabul edemez edemezler. Haklı isteklerle gösteri yaparken
tutuklananlar acilen serbest bırakılmalıdır.
Acil bir sorunluk olan ve hemen
kurulması gereken politik müzakere masasında parlamenter politik düzenin normal
işlevlerinin engellenmesi; seçim kanunun değiştirilmesi; yeni seçim
hazırlıkları; halk temsilcilerinin bağımsız vekiller olarak direk seçilmesi
engellerinin kaldırılması v.b. acil tartışılmalıdır.
Yasal hükümet işi olan, politik ve ekonomik krizi doğru
yönetmek, mafya işi değildir.
Sokma akıl, akıl olmaz. A.
Doğan, ne yazık ki, hayattan ders alamadı.
Sefil insanlarımızla alay etmeye devam ediyor, amma yakında sıra ona da
gelecek, o halkta onunla dalgasını geçecektir, inşallah.
Görevini üslenmiş bulunan
hükümetin ilk ödevleri arasında iş imkânları ile gençlerin gelir kaynaklarının
genişletilmesi; yeni üretim biçimlerine hem teşvikler sağlanması hem de öncelik
tanınması; kişisel imkânlara yeni seçenekler sunulması öncelik taşımalıdır.
İşsizlik ve yoksullukla mücadele paket program olarak AB ile koordineli olarak
acil gündeme alınmalıdır.
Bu arada etnik
azınlıkların özgün sorunları da ön planda çözüm bulmalıdır.
Türkçe derslerinin zorunlu ders olması yasalaşmalıdır.
Bizde bir demokrasi sorunları masası kurma zamanı geldi.
Bugün ülkemizin her yönünde herkes daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük,
daha kusursuz uygulanan insan hakları çağrıları yükseltiliyor.
Günümüzde, hele 12 Mayıs 2013
seçimlerinden sonra, perde arkası politikada baş aktör- mafya kendini gösterdi.
Ayaklar ne zamandan beri baş olmaya başladı?
Totaliter rejimin kalıntıları
olan mafya def olana kadar mücadele devam edecektir.
Mafya egemenliğindeki demokrasi bizim için kölelik olur.
Ne Doğan’dan ne de mafyadan iyilik beklemiyoruz.
Ahmet Doğan ile mafyanın el ele verip hayata
çağıracakları demokrasi bizim için modern kölelik olur.
İnsanları yaradandan ötürü sevebilmek, buna hem yürek,
hem inanç, hemde dürüst olabilmek gerekir.
Rafet Ulutürk
7 коментара:
doganın demokrasii ile amerikanın ıraka getirdiği demokrasi arasında fark bulabilen yasın
Fark var biri silahla-amerika
diğeri yalan dolanla kahraman oldu
Kahramanlar iki türdür
sevsenizde sevmesenizde hak ederek
dieri de şeytanlıkla
HOH partisinin lideri evet lideri Ahmet Dogan ,Mestan yalniz kukla yurutdugu politikalar yuzunden ilk kez 23 yildan beri bulgar gencleri Sofyada kahrolsun turkler diye haykiriyorlar bu politikalan bu adamlar turklerin basini belaya sokacaklar
hiç bişe anlamadım ..aralarında fark yok çünkü ikisininde amacı belli- insanları yok etmek.. amerika irak halkına koydu amed aga bulgaristanda türklere koydu
ahmet en buyuk
SİZİN TAYİPE BİLE REST ÇEKTİ
İLK YENİLGESİNİ HÖH'den GELDİ
BULGARİSTANDA SÖZ SAHİBİ HÖH VE AHMET
senin de sadece türk kimliğin var amedin gibi 01,57 ama ermenimisin yahudimisn almanmısın ingilizmisin roman mısın nesin allah bilir amet rapor yazmak ve ajanlıktan başka türkler için ne yaptığını bir yazarsan çok memnun olurum düğünlerde'zeleno , zeleno' cenazelerde kovcheg nişanda papaz türkçe kelime 20 leva , cümle -Belene, 89 türkiyeye göç ederken ise 20 bim levaya lada satın aldık, hayvan hasanet inşaat malzemeleri öylece bırakıldı, 1 ay atılana atılana savaşlarda olduğu gibi sınıra yolculuk - podkova, şiroko pole ve stambolovo harmanli yakınlarında kamplar, su veren bile yok, o 'zasto govoris na turski' diye ceza kesenler şahıslar şimdi HÖH yönetiminde ..biz senin kimden olduğunu anlayalımda bu tür açıklamalarda bulunuruz
Anonim olarak değindiğiz konu çok çok ezici ve can acıtıcı. Be de geçtim o yoldan, Ladamın altında yata yata kemiklerim eğirildi. Bir yudum su için yalvarmalar. Bir dergide birisi iki arada diye bir yazı yazmış ve bir kadının bu çekisini anlatmıştı. Belki bu 20 gün gibi bir zaman diyorsunuz da 2 ay kadar sürdü. Bir düşünsene Silistreden çekilmişsin ve beklerken külüstüre dönmüşsün. Asıl acı aillecek çekilen acı. Bir yazsanız bir anlatsanız beldi çok daha yakın noktalarda beraberliğimiz olur. Bu yazılar son durumu yansıtıyor ve tespitler çok yerinde. Biz Ahmet eşeğinin belini kırmadan yol alamıyacağız. Lütfü de bizim taraftan zaten o da çekilsin yoldan ve gençlere yol verelim.
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.