Annelerin kaderidir çocuklarının şımarıklık ve kaprislerini çekmek. “Ana yüreği bu” dayanamaz dedikleri türden. Her zorluğa katlanma durumları, yaradılıştan gelen bir sabır örneğidir.Babaların her türlü otorite kurma taktiklerinin en masum bozguncularıdır aynı zamanda.
Her ne kadar babaların sevgisi ve ilgisi tam da olsa; annelerin yeri bambaşkadır.
Konuşmaya başlandığında ilk sözcüktür ”anne” . İlklerin yaşandığı birçok konuda da ilk adımlar anneye atılır.
İlk arkadaşları, ilk sevgilileri, ilk yaşanan heyecanları, aşkları, ilk gülücükler ve ilk gözyaşlarını ilk fark edendir.
Yapılan her yaramazlık ve haylazlıkta önce fırtınaları koparsa da; sığınılacak en güvenli limandır. Nereye de yelken açılsa, seferler uzun da sürse, dönüp dolaşıp yine oraya demir atılır.
Açık denizlerin, karaya… Toprağın, suya özlemi gibidir anneye olan hasretler…
Yaradılıştan gelen bir önemi vardır, Yaradanın özenerek yeryüzüne ve yaşama ilahi bir sunumudur.
Kıymet bilinesi ve el üstünde tutulası bir değerdedir. Ezilse de, kolu kanadı kırılsa da; söz konusu evlatlar olunca ilahi bir güçle donatılmıştır…
Yemez, yedirir. İçmez, içirir. Giymez, giydirir…
Kır çiçekleri gibi doğal bir kokusu vardır. Dalından koparılsa bile; kokusunu kaybetmez… Anne kokusu hiçbir şeye benzemez.
Her anne ve çocuk arasında özel bir bağ vardır. Daha çocukken farkettiğim bu anneliğin zaaflarını bende zaman zaman çok değerlendirmişimdir.
Çok haşarı, dediğim dedik, bildiğim bildik bir çocuktum. Zaman zaman benim bu hırçınlıklarımdan çok çekmiştir annem… Çocukluk işte o zaman çok ta farkında olunamıyor. Akıl ve mantık ne kadar idrak etse de; tam anlamak anneliği tadınca netleşiyor.
Hele ki ergenlik dönemlerinde ki eziyetleri düşünüyorum da… Çocukluktan geçiş aşamalarındaki tercihler ve annemle olan zevkler konusundaki çekişmelerimi hatırlıyorum.
Bir bayram alışverişi için komşularımızla beraber İstanbul Mahmutpaşa’ya gitmiştik. Bana da kıyafet bakıyoruz. Benim renk ve model seçimim daha modern ve son çıkan tarzlara takılmış. Annem ise daha klasik ve hanım hanımcık çiçek desenli bir elbiseyi almak telaşında. Ben diretiyorum ille de benim beğendiğim. Annemin gözü tutmuyor bu yeni tarzı, hem de işine gelmiyor daha pahalı diye. Bir türlü uzlaşamıyoruz. Benim beğendiğim kıyafet poşete konuyor ama annem bir türlü ödemeyi yapmıyor… Değiştirip onun beğendiğini veriyorlar elime. Bir hırsla poşeti fırlatıyorum ortalık yere ve fırlıyorum sokağa… Koşar adımlarla tutturmuşum yokuştan yukarı doğru ağlayarak gidiyorum. Arkamdan komşu ablamız yetişti ve beni sakinleştirdi. Bir baktım annem benim seçtiğim kıyafeti almış söylene söylene geliyor.
Sanıyorum ki herkesin buna benzer bir alışveriş anısı vardır… Her ne kadar zevkli seçimlere sahipsem de aynı zıtlaşmayı oğlumla ben de yaşıyorum. Aklıma bu anım geliyor ve biliyorum bu konuda netice ne olacak…
Yaşamımızın kır çiçekleri olan annelerimizi soldurmayalım ve kokularını kaybetmeyelim diyerek, tüm annelerimize uzun ve sağlıklı yaşamlar diliyorum.
ASİYE UMUT
неделя, 12 май 2013 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.