Tarih, ihanet edenlerin, Sultan ve
Kralların mezar taşlarıyla doludur.
Hak ve Özgürlükler Hareketi kendi
kendini bitirdi. Halkımızı, seçmeni aldatma planları yaparken son kurultayda
ayağı kaydı ve ölümcül düştü. Çok yazık olsa da, yapılacak bir şey yok. Sonunda
eden kendine eder, kim ne ekerse onu biçer. Halka kötülük edenin kaderi her
zaman yok olmak olmuştur. Bu politik parti, hareket, iktidar veya devlet
olabilir, halkına kötülükler eden devletler de yok olmuştur. Tarih, ihanet
edenlerin, Sultan ve Kralların mezar taşlarıyla doludur.
Önemli olan, yok olduktan sonra, yok
olanın tarihini kimin yazacağıdır. Tarihi kaleme almak zordur.
Alman tarihçi Joseph V. Hammer Büyük Osmanlı Tarihi üzerinde 30 yıl
çalıştıktan sonra, 5 yıl yazmıştır.
Bulgar yazar P. Yapov A. Doğan hakkında
"ŞEYTAN" adlı kitabını yazabilmek için 8 yıl HÖH Başkanı'nın çok
yakınında çalışmış ve A. Emin'in Saray'daki sihirli ölümünden sonra, HÖH'ten
ayrılıp 3 yıl yazmıştır. Gotse Delçev'li, (Nevrekop) usta yazar, Sofya'da yeni
baskılarla satılan başarılı eserinde, yalnız Bulgaristan Türk ve Pomaklarının
haklı davasına ihanet etmekle kalmayıp, Bulgaristan Cumhuriyeti'nin ve bütün
Bulgaristan halkının ulusal menfaatlerine sırt çevrildiğini, ihanet edildiğini,
Bulgaristan'ın Rusya'ya peşkeş çekilmesinde A. Doğan'ın büyük rol oynadığını ve
buna benzer utanç verici somut gerçekleri büyük bir ustalıkla anlatmıştır.
Eserde, A. Doğan'ın DS tarafından yetiştirilip, KGB'ye devredilmesi süreci ve
sonunda Bulgaristan'a ihanet ederken, Bulgaristan Türklerini bir parça ekmeğe
muhtaç ettiğini akıcı bir dille anlatmıştır. Ne var ki, bu eserde dünyaya
duyurulan A. Doğan şeytanlıkları, insanları uyanmaya bir davet olsa da, HÖH'ün
özündeki yüksek insancıl ve vatansever ideallerle çakışmamıştır.
Totalitarizme karşı demokrasi ve adalet
mücadelesinin bilinen kahramanlarından av. Y. Yankov'da "lidere" ve
HÖH'e adadığı ve Türkçe’ye tercüme edilmeden tükenen kitabında, A. Doğan'ın DS
ve KGB ajanı olduğunu dünyaya ilk duyuranlardan biri oldu. Zülüm gören ünlü
hukukçu eserini esaslandırırken, yargılanma ve hapislik yıllarına geniş yer
vermiştir. Sofya Merkez Hapishanesi'nde A. Doğan'a komşu "ölüm
hücresinde" uzun zaman kaldığını, daha sonra HÖH-DPS lideri olan
"mahkûmun" muayene bahanesiyle sık sık hapishane sağlık ocağına çağrıldığını,
burada, Dr. St. Stoyanov'un kendisine bonfile, köfte, kaşer, salam, sucuk
yedirdiğini, sağlığı ve ruhu kuvvetlendirici batıda imal edilmiş ilaçlar
verdiğini de anlatıyor. Buna karşılık minnet ifadesi olarak, HÖH'ün koalisyon
iktidar ortaklığı döneminde Dr. St. Stoyanov'un Sofya İl Belediye Başkan
Yardımcısı ve daha sonra Sağlık Bakanı Yardımcısı görevlerine atandığına işaret
ediyor. Tabii bu gerçekleri yazan av. Y. Yankov, kendisi demokratik düzende
işsiz kaldı, ötelendi. Sofya'yı terk etti. Başka şehirlerde iş aramak zorunda
kaldı.
Av. Yankov çok değerli kitabını
HÖH-DPS'den ayrıldıktan sonra, 2 yıl boyunca yazdı. HÖH ve lideri konularında
basında ve TV'de esaslı açıklamalar yaptı. HÖH liderinin özünde bir çarpıklık
ve sahtelik olduğunu halka ilk duyururken, Bulgaristan Türklerinin davasına
"yakın zamanda" ihanet edebilir, uyarısında daha 2000 yılında
bulundu.
Yazılacak HÖH tarihine önemli ışık
tutacak bu eser ve avukat yazarın basında çıkan dizi yazıları, yakın
geçmişimize ait, şanlı tarihimizin omurga çizgisinde önemli olaylara ışık
tutup, hala sır olan pek çok gerçeğin ortaya çıkmasına anahtar olabilir.
Onurlu tarihimizin yazılmasına, HÖH
"lideri" tarafından yetenekli ve halk tarafından sevilen ve sayılır
oldukları görülünce hemen kenara itilen, partiden uzaklaştırılan ve bir daha
HÖH-DPS kapı mandalına yapışma cesareti gösteremeyen, kendilerine hiç bir
olanak sunulmayan, cesaretleri kırılan, korku dünyasına itilen, bu arada hiçbir
örgütsel toplantıya ve herhangi başka bir etkinliğe çağrılmayan, tehlikeli
düşman olarak gösterilen, "Türk milliyetçisi" olarak lekelenen, hatta
yeri gelince "ırkçı" damgası vurulan, kendilerine yaşam hakkı bile
çok görülen, yer yer çok ezilenler mahrumiyet çizgisinde yaşamaya zorlananlar
da büyük bir bilgi birikimi paylaşarak anlatacakları olaylarla gerçeklerin su
yüzüne çıkmasına önemli katkıda bulunabilirler.
A. Doğan'ın dosyası, gizli servise
müzevirlik dosyası 40 cilt olduğundan okunması en az 18 ay sürmektedir.
Dosyalar müdürlüğünde müdür yardımcısı olan HÖH-DPS Yürütme Konseyi eski üyesi
Hayruş bile A. Doğan'ın dosyasını makamına istemiş, ne yazık ki, okumaya
başlayınca tiksinmiş ve sinir şokuna düşme korkusuyla geri göndermiştir. Çünkü
hak ve özgürlükler davasının tüm aşamalarında ezile ezile sertleşen Hayruşlar
sülalesi bile nasılsa bu dosyalara girmiştir.
HÖH tarihinin yazılması, azınlık
tarihimizdeki zehirim temizlenmesi açısından çok önemlidir. HÖH tarihinde A.
Doğan'ın gerçek yüzü ve özü gizlidir. Halkımıza yapılan kötülüklerin sırrı ve
kaynağı oradadır. Bu cadı kazanın kapağı kaldırılmadan, HÖH tarihi yazılamaz.
Tarihçi, bunu yapamazsa, HÖH kendi mezarını kendi elleriyle kazmak zorunda
kalacaktır. Bu işte, A. Doğan yine seyirci kalacak, şimdiye kadar sırıttığı
gibi, hepimizle alay etmeye devam edecektir. O, HÖH'ün gömüldüğüne ancak
sevinecektir. Çünkü onun öz misyonu Hak ve Özgürlükler Partisine hayat hakkı
tanımamaktır. Bundan dolayıdır ki, A. Doğan 23 yıldır Türkleri, Pomakları ve
tüm öteki ezilenleri bilinç ve vicdan olarak yok etmeye çalıştı. Halkımızın
çalışma şevkini serpilip açılarak mutluluk arama özlemini kırdı. Hepimize
maneviyat olarak kırgınlık ve çöküş yaşattı. Bu sahte lider zamanında yetişen
tek aydın gösterilemez, kurulan tek okul gösterilemez, basılan tek şiir
derlemesi gösterilemez, telleri koparılmamış beş saz gösterilemez, aç kalmış
yaşlılara, yetimlere yemek dağıtan tek sosyal tesis gösterilemez, sağlık
hizmetlerinin geliştiğini ve halka yaklaştığını gösteren tek adıma işaret
edilemez, emekçi halkımızın işini kolaylaştıran adımların atıldığı
gösterilemez...
Sabırlı insanlarımız bu defa da dayandı.
23 yıldan beri partiye ve adaletli davamıza olan umudumuzu yaşatabildi. Şimdi
yalan balonları patlıyor, çökerek yok olma kapıya dayandı.
2013 yılında HÖH ile ilgili haberler, su
tabancasıyla "devrim yapan" Oktay, bende, HÖH-DPS tarihini
çarpıtmadan kim yazabilir fikrini kurcalarken, benzer konularda dünya
tarihinden pek çok olayı hatırlamama neden oldu. Tarih bilen akıllıdır, tarih
yazansa bilgedir. Ve "ibret" veren eserlerde insanlık ve adalet
yaşar" derken, General Hannibal kitabının sayfalarını karıştırdım:
Ünlü General Hannibal, (247 M.Ö.)
İspanya üzerinden gelerek Roma’yı kuşatır. Roma düşmek üzeredir. Ne hikmetse
Hannibal Roma’ya girip, şehri bütün ihtişamıyla tarihe gömemez. Tarihçiler, generali niyetinden vazgeçiren
bir suikast teşebbüsü olduğunu anlatır.
General Hannibal Roma'yı kuşatan
orduların başından çekildikten sonra çok ağır günler yaşar. İspanya'daki
Sarayları ona dar gelir, Marmara Denizi'nde bugünkü "Eski Hisar"
kalesine saklanır. Yerinin Romalılar tarafından öğrenildiğini haber alınca,
parmağındaki yüzükte taşıdığı zehirli içerek canına kıyar. Hannibal’ı ölü ele
geçiren Romalı komutanın işi bitmemiştir… Tarih onun bildiklerini bilmek;
yaptıklarının nedenini öğrenmek ister.
Romalı komutan Hannibal'ın hizmetkârını
tutuklatır, günlerce işkence yapar, aradığı Hannibal’ın günlükleridir. Ağır
işkencelere dayanamayan hizmetçi, sonunda günlükleri sakladığı yerden çıkarıp,
Romalı komutana verir.
Zafer kazanmanın gururuyla günlükleri
eline geçiren Romalı komutan, şöminenin başına geçerek bir yandan keyifle
şarabını yudumlar ve bir yandan da günlükleri teker teker yırtarak şöminenin
ateşine atarken şu unutulmaz sözleri söyler:
“
Bu tarihi de Romalılar yazacak! “
Rafet Ulutürk
5 коментара:
Dik duruşunu alkıslıyoum
HELAL YOLUN ACIK OLSUN
DPS oy veren Turkiyede yasayan Bulgaristan gocmenleri 1989 yilinda agent Sava ile agent Pavel gibi ajanlarin yuzunden dayak yediler, ve Turk devletinden yardim istediler.Turk devleti onlara kucak asti, ve onlari kabul etti.Turk devleti onlardan yardim istedi zaman Kasim Dal ve Korman Ismailov icin onlar sirtini dondu Turk devletine, ve oylarini Sava, Pavel, Hristo Biserov, ve bir daha cok serevsizlere verdiler.Yaziklar olsun boyle turklere ! Insallah en yakin zamanda Turk devleti onlari cezalandiri !
evet bu konuda haklısın NURHAN kardeşim oy oy dediler aldılar geldiler türkiye kucakladı ama hala ne diyorlar biliyonmu bana neden türkiye bizi kabül etmiyor vatandaşlına diyorlar ve inan asıl hayiner orada kesesini doldurup yan gelip yatıyolar şu an ve onar hem türk vatandaşı hem bulgar 2 tarafta hayatlanı sürüyolar ve hala arada fitnelik yapıyarak kendilerine rant kazanma amaçları evet bizim türkler eger sözünde ve oyunda dikatli olsalardı bole olmazdı ve en yüksey yerde olurlardı üç beş çapulcu onarı koyun gibi sürüyor bi oraya bi buraya guya yardım eder görünümde ama kendi menfaatlerini koruyolar evet ben çok yazdım ve uyardım oradaki kardeşleri ne oldu daha bana saldırdılar ŞEHİDİN KIZINA DİL UZATIP şehin KARISINA NAMUS bekçili yapanara diyorum şimdi sizin karılarınız ne yapıyor acaba orada ha ve şimdiki durumuda o pisliklerin hazıladı tuzaklardı sizlere evet BEN ŞEHİT KIZIYIM VE BENİM AYLEME SALDINARAN SİZİ YÖNETİYOR HALA BUNU KAFANIZA İ SOKUN ŞEHİTLERE SAYGISI OLMAYAN BULGAR YANLISI TÜRKLERİ ARANIZDAN TEMİZLEYİN O ZAMAN SİZ HUZURLU OLACAKSINIZ VE İNANIN ARTIK TÜRKİYE GELİP OY İŞİ DE YATACAK BUNDA KESİN KONUŞUYORUM SİZLERE KENDİNİZE GÜCÜ KARDEŞLİKTE BULACAKSINIZ VE MADEM SİZ GÜÇLÜ OLMAK İSTİYORSUNUZ GÖSTERİN GÜCÜNÜZÜ BANA BENDE SİZLERE DESTEK OLAM İNAN O ZAMAN ELİMDEN GELENİ SİZLERE YAPACAM KENDİMİ FEDA ETMİŞİM BU YOLA BEN İNANIN YARDIMCI OLACAGIM O ZAMAN TEMİZLEYİN PARTİNİZDEKİ ÇÖPLERİ
Nurhan,
Yanlış kapıyı çaldınız, buradaki Türkler güdülecek koyun olmadıklarını gösterdi, eğer güdülecek olsalardı Bulgaristan' da kalırlardı. Türkiye Cumhuriyeti buradaki göçmenlerden oy istemedi, isteseydi değil oy canlarını bile verirlerdi. Oy isteyen AKP oldu. Uzatmaya gerek yok sizler gibiler cezalarını zaten çekiyorlar, bizi fazla düşünmeyin. Kendinizi toparlayın ve kendinizi ifade etmeyi öğrenin, avlamakla bir yere varılmaz.
kırcali halkı sesini ve tarafını duyurdu anlamak istemeyen ve ahmak olanlar anlayamadı ve anlayamazdı da çünkü midesi ile düşünenler bu konuları anlayamazlar.
Kırcali halkı bu secimlerde iki tarafa da kırmızı karton verdı bu da hem Türkiye hem Bulgaristanda yaşayan türk yöneticilerine.
Evet ikisine de hayır dedi, nasıl mı işte cevap;
Kırcalide oy kulanmayan %70 insanımız ne Kasim ne de Lütvi dedi amma bu sesi bakıyorum hala duymayanlar var. Türkiye yanlış adamı destekledi ve bu her yerde soylendı. Ayrıca Türk halkı adaletlıdır 20 yıl birine hizmet edip çıkıp ona şerefsizsin dersen sen daha buyuk serefsizsin demektr bu kural insan olanlar için gecerlidir. Türkiyedeki dernekler HÖH çü olmusar, devlet yonetenler Kasimci Ya halkın yanında kim var hiç kimse işte sonuç bu
gelecek secimlerde HÖH siyasi arenadan silinecektir hic sevinmeyin Türkiyenın gucunu bu gunden sonra hıssedeceksiniz.
Biz Türkiyesiz de seçim kazanıyoruz diyen genel baskanınıza başarılar dılıyor ve gelecek secimlerde görüşmek dileği ile
sevgilerle
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.