Ramazan, iftar yemeği ve yardımlaşmalar boynumuzun borcudur.
Ama göçmen kuruluşlarının bunca gösterişli ve şatavatlı
iftar organizasyonlarından, bu yıl bana adeta gına geldi,
çünkü bunca parasal sermayeyinin sadece bir kısmından,
Bulgaristan'daki Türk Topluluğunun başka acil ihtiyaçları
için de biraz kaydırılabilse, çok daha isabetli olmaz mı?
İftar bahanesiyle düzenlenen bu toplu oruç bozma yemekleri
yine gerçekleşsin ama sonunda herkes yediği yemeğin bir
mislisinin değerini bir bağış kutusuna atmış olsa ve bu toplu
para, suyun ötesine uçurulsa...
Derneklerin bu tür etkinlikleri, genelde protokol ve zengin
kesimin gövde gösterisine dönüşür. Halbuki,fakir fukaranın
yaşadığı bir göçmen mahalesindeki topluca iftar yemeği çok
daha büyük bir hayıra ve mutlu anlara vesile olabilir.
Memleketteki kardeşimizin, bütün zorlu yaşantısını ve
bocalamasını bilmeyen yok. Şimdi zaten bunları sıralamaya
gerek duymuyorum.
Geçenlerde, Altay derneğinin bahçesine düşman çamur atmaya
kalkıştı. Hatta bunu gene kandaşlarımızı sinsice
kullanarak yaptılar.
Altay derneği ilk adımlarını zaten birkaç idealistin cabası
sayesinde atmakta. Vaktinde nasıl kimse BAHAD derneğini
desteklemediyse, şimdi de, Bulgaristan'daki siyasi oluşumların
veya Türkiye'deki o çok "büyük ve güçlü" göçmen kuruluşlarının
hiçbir temsilcisi şimdiye kadar Altay'ın kapısını aralamadı.
Aslında, birkaç gün öncesine bu kuruluşun bir kapısı
veya ofisi bile yoktu...
Kırcaali'nin belediye başkanı, Templierler gibi uyduruk bir
sözde hristiyan klübüne ofis bulabiliyor, hatta bazı öz be
öz Türk yavrucuklarını bunların davulcusu yapabiliyor ama
Bulgaristan'daki Türk varlığını savunan ve savunacak olan bir
bağımsız ve özgür kuruluşa ofis veremiyor veya bulamıyor...
Aynı belediye başkanı, vefat eden bir Türkü, devlet tarafından
dayatılmış hristiyan ismiyle ve haçıyla bir mezara gömülmesine
göz yumabiliyor ve ölüm belgesinin altına imzasını atabiliyor
ama Altay'ın cesaretli delikanlıları işte bu tür şaklabanca
ve hayasız oyunları bozabiliyor...
Neden mi bu noktaya vurgu yaptım? Bahsettiğim o Altay'a karşı
başlatılan acemice Rusofil çalımlarından sonra, dernek
yönetiminin bunlara cevabındaki bir cümle kanıma fena dokundu;
"Altay derneği,şimdiye kadar bir kuruş para harcamamıştır!"
Çünkü paraları yok!
Ramazandan sonra, göçmen derneklerinin verdiği iftar yemeklerinin
toplam faturasını açıklamaya gayret göstereceğim...
Herhalde, iftarda oruç bozanlar, bana yalan söylemez...
Mümin TOPÇU
събота, 18 юни 2016 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.