Yıllardır, Rumeli ve Anadolu türkülerindeki
o büyük sevgi ve coşkuyu başarıyla
harmanlayan bir koro var.
Bundan 12 yıl öncesi, maestro Meltun Kadığolu,
Bursa’da Sevgi Korosu’nu kurdu.
Üyelerinin arasında konservatuar mezunları
bile var. Çoğunluk Bulgaristanlı göçmenlerin,
daha doğrusu Eğriderelilerin elinde.
Bizim Rodoplar’ın her yüksek doruğunda,
kara taşlarla örtülü bir mahallecik vardı (r).
Bunlar çoktan yok oldu, artık adeta birer
karamık (böğürtlen) tarlasına dönüştüler.
Bir zamanlar ise, hele dini kutlamalarımızda,
her mahallenin harman alanı
bir Bayram yerine dönüşüyordu.
Kol kola girmiş pembe yanaklı köylü güzelleri,
gün boyunca Bayram manileri ve türküleri
söylerdi. Sanki bütün dağlar, nehirler ve
ormanlar bülbül sesli bacılarımıza
eşlik ediyordu.
Her tepe başı, yamaç yokuşu
ve uçsuz bucaksız dere boyu,
bu yanık türkülerin ve ağıtların
namesiyle çınlıyordu.
Gökteki kuş sürüsü bile bambaşka
uçuyor ve ahenk içinde
dans ediyordu.
Bir çok efsanevi Rumeli türküsü,
işte bu Bayram sıralarında,
dağ ve tepelerde ilkin yankılandı...
Bu gece Sevgi Korosu’nun geleneksel
Çanakkale Şehitlerini Anma Konseri’ndeydim.
O, Bayram türkülerini söyleyenlerin
kız ve oğulları, bu gece hiç eskimeyen
Rumeli ve Anadolu türkülerini söyleyeceklerdi.
Bine yakın dinleyici onlar için gelmişti.
Genelde bu tür etkinliklerin seyirci kitlesi,
iş yerlerinin veya okulların dayatmalarıyla
oluşturulur, ama bu konser bambaşkaydı,
gönüllerdeki vatan ve millet sevgisi
ile dolmuştu koskoca salon.
“Çanakkale’yi görmeyen, Türk değildir!”
Bu vecizeyi, konser esnasında sahne alan
ünlü şairimiz Ahmet Emin Atasoy sarf etti.
Şehitlerimizin anısına hasredildi
bu gece bütün türküler ve şiirler.
Beraberce okundu Milli marşımız.
Şanlı Türkiye Cumhuriyeti
ve Mustafa Kemal Atatürk yüceltildi.
Al bayrak önünde saygı duruşu vardı.
Ellerde bayrak, mest oldu gönüller...
Türkülerimizdeki bitmeyen sevgi ve coşku,
bir kez daha canlandırılıp, yaşatılırken,
bu anlamlı konserin finalinde, bütün salon
” Aman be deryalar”türküsünün namelerini,
Uludağ’ın eteklerinden,
uzaklardaki Aladağ ve Dalca sırtlarına
gönderiyordu...
Mümin TOPÇU
четвъртък, 31 март 2016 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.