1985-1989 yılları arasında, Bulgaristan'da yaşayan iki milyona yakın Türkü yok etmeye kalkışan Bulgar Devleti ve Türk halkına yapmış oldukları zulümlere karşı dayanamayarak, ölümü göze alarak, Türkiye Cumhuriyeti'ne siyasi destek verebilmem için ve Anavatanımızın, bizim esir sesimizi bütün dünyaya duyurabilmesi için, 27.08.1987 tarihinde Kırcaali'ye, kendi ellerimle hazırladığım ilk Türk Milli Bayrağını, herkesin görebileceği bir noktadan dalgalandırdım...
İki yıla yakın, daha bir çok yere şanlı bayrağımızı astım, çeşitli plakatlar hazırlayarak, halkımızı direnişe çağırdım,daha başka gizli faaliyetlerde de bulundum.
Binlerce güvenlik gücü mensubu, gece gündüz peşimden koştu ve en sonunda sonunda, 02.03.1989 tarihinde, Kırcaali'nin Karagözler (Çernooçene) ilçesinde, saat tam 20.30'da (fotoğrafta görüldüğü gibi) On dokuzuncu Türk Milli Bayrağını göndere çekeceğim anda beni işte bu şekilde ele geçirdiler. Başka bir fotografta ise, 200 metre ilerideki polis araçlarına götürülürken görüntüm alınmış.
Değerli kardeşlerim, ben bu çetin mücadeleme Yüce Allah'ım diyerek başladım, sağ olarak geri dönüşümün olmadığını biliyordum, fakat Yüce Yaradanım beni bu canavarların elinden sağ olarak kurtardı ve aileme kavuşturdu.
Benim nasıl kurtulduğumu, bir Allah biliyor ve bir de ben!
Bunları sizlere daha sonra anlatacağım.
Başımdan geçen olayları yazdıkça, bir çok insan çok şaşıracak, hatta resmi devlet yetkilileri bile.
Altı ay boyunca, Sofya Merkez Cezaevi'nde beni yok etmek için her yolu denediler, fakat emellerine ulaşamadılar işte...
Ramadan Arif Yusuf
четвъртък, 3 март 2016 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.