Akp’nin 14 yıllık tek başına iktidarı bir çok şeyi değiştirdi. Ama bunlar arasında en önemli olan şeylerden biri bence iletişimdi.
Kişi veya kurumların görüşerek ortak bir karara varması veyahut da doğal olarak varamamasının yerini “ben yaptım/ben söyledim oldu” metodu aldı. Bunun canlı tezahürlerini iç siyasetimizde olduğu kadar dış siyasette de yaşıyoruz.
Türkiye-Rusya krizi sonrası, HÖH’ün o zamanki Genel Başkanı Lütfi Mestan’ın doğal olarak Türkiye tarafını desteklemesi ve bunun sonucunda da partinin Onursal Başkanı Ahmet Doğan tarafından tarifi imkansız bir darbe ile ihraç edilmesi, Bulgaristan Türkleri siyasetinde yepyeni bir sayfa açtı.
Lütfi Mestan ve beraberinde istifa eden vekil ile diğer siyasetçiler DOST partisi adında yeni bir oluşumu meydana getirdiler.
Bulgaristan’da tüm bunlar meydana gelirken, Türkiye’deki Bulgaristan Türkleri camiası haklı olarak Lütfi Mestan’ın yanında, Ahmet Doğan’ın karşısında durdular.
Konu ile ilgili süreç ilerlerken hem DOST partisi, hem de HÖH’ten heyetler Türkiye’deki muhataplarını ziyaret ettiler/ediyorlar.
İşte konu tam da burada sarpa sarıyor ; çünkü bir kesim kimseler HÖH’ün ziyaret taleplerinin geri çevrilmesi gerektiğini , kapıların onlara tamamen kapatılması gerektiğini belirtiyorlar.
Bu düşüncelerine saygı duymak ile birlikte taleplerini uygulamayanları neredeyse hain ilan etmek noktasına varmış olmalarını da anlamış değilim.
Bence, ne kadar HÖH’lülerin hatalı, hatta bazılarının yargılanmaları gerektiğini düşünsem bile, bunun yüzlerine karşı söylenmesi gerektiğine inanırım.
Dağ dağa küsmüş, dağın haberi olmamış diye meşhur bir atasözümüz var bizim.
Yok sadece telefonla irtibat kurulsun, gereken öyle söylensin demeyeceksiniz herhalde.
2004 yılında, o zaman ki HÖH Genel Başkanı Ahmet Doğan ve beraberindeki heyet Ankara ziyaretinde, şimdiki Cumhurbaşkanı, o zaman Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmüşlerdi.
HÖH heyetinin, MHP ve CHP Genel Merkezlerini ziyaretleri sırasında çektirdikleri resimler üzerinden hesap soranlar, buna ne diyecek bilemiyorum ama bence bunun adı SİYASET.
Hiç bir konuda mutabık olmasınız bile, görüşür, konuşur ve tokalaşırsınız.
Siyasi adap bunu gerektirir.
Korkmayın, kimseye konuşmaktan zarar gelmez.
Biz 25 yıldır, HÖH’ün bir çok davetine katılıp, kuzuları götürenleri gördük.
Maşallah şimdi “hiçbir şey” olmamış gibiler…
Erdinç TEKER
четвъртък, 24 март 2016 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.