Bizim mescitlerimiz kimlere zarar vermekte ve sönmeye yüz tutmuş etnik düşmanlığın ateşi neden yeniden yakılmak isteniyor.
Balkan harplerinden sonra, Rodoplar'daki, hristiyanlaştırma gayretleri ve komünizmin soya dönüş uğraşıları esnalarında bir çok camimizin minaresi yıkıldı ama camilerimize dokunma cüretinde bulunmadılar.
Doğru, bazı camilerimiz mescide dönüştürüldü. Müslüman cemaatin ibadet için toplandıkları yerlerdir bunlar. Burada insancıl sohbetler de edilir ama asla hükümetlere veya başka dinlerin cemaatlerine karşı hasmane bir tutum sergilenmez.
Ülkemizdeki etnik barışı bozmak ve provoke etmek isteyen bir takım yeni türemiş "cellatlar" var günümüzde.
Mescitlerimiz, günümüzün soyguncu "demokrasisinin" bir patenti değildir,ne de "uzun bıçaklı" nasionalşovinist ksenofobların...
Mesçitlerimizin varlığı, tarih boyunca hep hissedilmiştir ve korunmuştur.
Ağır ve acımasız komünist rejim esnasında bile onlara dokunulmadı. O zaman da bunlarda dini ibadetlerimizi gerçekleştiriyorduk, fakat temelinden yıkılmaları için kimse protestolara kalkışmıyordu.
Sofya'nın "Lülin"semtindeki mescit karşıtı protestoları, ben bir şuur kaybi ve patalojik ksenofobi olarak tanımlıyorum.
Nikola ÇURALSKİ,
yazar
събота, 19 март 2016 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.