събота, 19 март 2016 г.

GÖÇ, ACI BİR ÇIĞLIKTIR ...

Göç, savaşlardan sonra öküz arabalarıyla ve yayan yapıldak yollara dökülen binlerce acılı, ızdıraplı insan kafilesinin bir meçhule yönelişidir.

Göç, Kırcaali tren garında, gecenin alacakaranlığında kalkan bir utanç treninin ardından"gızanım" diye bağıran bir annenin Arda boylarında bıraktığı acı bir çığlıktır.

Göç, sahibine sadık bir köpeğin Kayacık'tan kalkan bir göçmen treninin ardından koşarak sınır kapısında yaralanıp tel örgülerin dibinde kıvrılarak nemli gözlerle sahibinin ardından garip garip bakışıdır.

Göç, terkettiğimiz köylerimizin sokaklarındaki cehennem ıssızlığıdır.

Pencerelerde kırık camların ağlayışıdır göç. Paslı kilitlerin kapılarda esneyişidir.

Sen bilir misin göç nedir, kardeş?

Göç, mahsun mahsun yollara bakan ağaçlarımızdır. İnsan adımlarına hasret kalan eşiğimizdir.

Göç, boş bırakılan evlerde hala bebek sesine hasret, bebek sesi arayan kederli bir beşiktir göç.

Ve nihayet göç Rodoplar'da büyük ve bakımlı boş bir evin eşiğine oturmuş seksenlik yalnız bir ihtiyarın kurumaya yüz tutmuş göz pınarlarından süzülen yaşlarının ak sakalını ıslatmasıdır...

Göçler, asırlardır kaderimiz ızdırabımız ve kanayan yaramızdır.

Süleyman Yusuf ADALI

0 коментара:

Публикуване на коментар

Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.