Son zamanlarda gelişen olaylar düşüncelerimi farklı istikametlere sürüklemekte. Uzun yıllardır Kırcaali'nin köy ve kasabalarını dolaşmaktayım. Bazı medyaların kameranıyım, ayrıca Dombira.eu ve Kırcali.eu'ya habereler topluyorum. İnsanımızı ve durumunun yakından takip etme fırsatlarım oluyor.
Rahmetli babam, eski sistem esnasında çok acılar çekti. Milisler tarafından karakollara çekildi ve dövüldü. Ona zulüm ve işkence edildi. Tek suçu neydi biliyor musunuz? Ailesiyle beraber Türkiye’ye göç etmek! Mevki sahibi filan değildi, tipik ve sıradan bir köylüydü o. Ama godoman bir yakını vardı ve kendi kariyeri lekelenmesin diye, hiç durmadan babamın bu sevdasından vazgeçmesini istiyordu. Bu müzevircinin şimdi adını bile anmak istemiyorum. Şimdilerde ona Türk adı yakıştıramıyorlar, ama bir Türkten asla gerçek bir Bulgar olmaz. Benim açımdan, kendisi ne bir feylesof, ne de akıl sahibi...
Amacım başka konuya değinmek. Bu müzevirci, vaktinde bir Türk milliyetçisi olarak damgalanıyor ve ceza alıyor, ama daha sonra totaliter sistemin suyuna karışıyor ve boğulup gidiyor işte. Bir daha bu suyun üzerine çıkamıyor ve halkına geri dönemiyor.
Müzevirci, Nuri Adalı ve Lütvi Mestan aynı bölgeden.
Babamın, gerçekleşmemiş arzusunu yerine getirmek için ben Türkiye vatandaşı oldum ve gitarımla bir müzik grubunda çalmak için, Bursa'daki Balgöç örgütüne gittiğim esnada, orada bir efsane sayılan, siyah gözlüklü Nuri Adalı beyefendiyle uzun sohbetlerim oldu. Rahmetli babamı iyi tanıyordu, Lütvi Mestan’ın tütüncü babasından da bahsettiği oldu.
Nuri Adalı, gençliğinde, komünist partisine üye oluyor, hatta bu partinin vilayet örgütünde yüksek görev alıyor ama daha sonraki yıllarda bu sistemin azılı karşıtı olmayı başarıyor. Hatta Bulgaristan Türklüğü için bir meşale sayılır.
Tütüncü amcanın oğlu Lütvi Mestan ise öğretmen oluyor, daha sonra o da totaliter sistemin derin ve gizli sularında buluyor kendisini. Son ulaştığı tepe bir partinin başkanlık mevkiinde bulunmaktı. Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti'ni, kendi toprağının savunma hamlesini doğru buldu ve hemen suçsuz yere hain edildi.
Bundan sonraki süreçte, Lütvi Mestan kendi ocağına döndü, yani halkının kucağına.
Bir bölgenin üç popüler isminden bahsettim.
Müzevirci olan, halkından kopup, hatta onu satıyor ve bahsettiğim o derin ve çamurlu suların akıntısında kaybolup gidiyor.
Nuri Adalı, komünizm propagandasından vazgeçiyor ve taşıdığı Türk ruhundan dolayı 25 yıl hapis zindanlarında yatıyor.
Lütvi Mestan, yaptığı yanlışlıkları gördü ve sine i millete döndü.
Gerisini yarın Sofya’da açıklayacak...
Rafet ALİ
вторник, 5 януари 2016 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.