неделя, 17 август 2014 г.

OLANLAR OLDU, TORBALAR DOLMADI GALİBA?

Geçenlerde Kırcaali’deki ofisimizde bulunduğum saatlerde, özel telefon numaramdan tanımadığım birileri aradı beni, önce kendilerini daha tanıtmadan, benimle görüşme talebinde bulundular, konu ise son günlerde yayımladığımız bazı yorumlarmış.

Okuyucularıma beslediğim saygı ve sevgiden dolayı, hiç tereddüt etmeden, merkez caminin oradaki randevuya gittim, ama bekleyenim filan yoktu. Kaydettiğim numarayı tekrar aradım, fakat nedense Kırcaali’den uzaklaşmışlar benim anonim konuklarım. Şu numaradan beni aramışlardı; 00905324356562. İstihbarat şefimiz Jale Filibeli için bu telefonun sahibini anında çözmek hiç sorun olmadı zaten.

Evet, benim adım Rafet Ali. Adım, adresim, işim ve soyum belli!

Ya sizler kimlersiniz, bana ses yükselten ve akıl vermeye kalkışanlar, hatta tehdit etme cüretinde bulunanlar?

Ben dobra insanımdır, siyasi tercihlerimi de asla kimseden gizlemem.
Daha Belçika’da yaşadığım yıllarda sıkı bir Tayip’çi oldum ve şimdi her seçim zamanında Bursa’ya gider ve oyumu AKP’ye veririm.
Geçenlerde yine bunca yol katettim  ve Tayip Erdoğan için oy kullandım.

Bulgaristan siyaset yelpazesinde ise antidoganizmi seçtim, hatta daha yıllar öncesi Kırcali.eu medyasını bu uğur doğrultusunda yarattım, çünkü şehrimizdeki o malum yandaş gazete gerçekleri yazmıyordu.

Lafın kısası, kendi inanç ve doğruluk duygularım yön verir bana. Bulgaristan’daki Türklerin partisine gelince. Ben bu siyasi gücün demokratikleşmesinden ve şeffaflığından yanayımdır.

Her zaman çevremdeki iki yüzlülere karşı belirli ve sağlam bir duruşum vardır.
Rant kapılarından hiç bir zaman uzaklaşmayan  sözde siyasi cüce ve fırıldaklar ise her zaman beni karşılarında bulur.
Bu basiretsizler genelde beni gördüklerinde ya süratla uzaklaşırlar, ya da gidip arkamdan dedikodu üretirler. Bana diş geçiremedikleri anlarda ise sülalemden sayılan bir hayırsızın ismine takılıp kalırlar. Halbuki onun sayesinde benim ailem vaktinde Ana Vatanımız Türkiye’ye göç edemedi. Rahmetli babam her gün karakola gidip imza atıyordu, yani sıkı kontrol altında ve ev hapsinde tutuluyordu. En sonunda üzüntü ve kahırdan erken yaşta vefat etti…

İşim icabı, ben her çeşit düşünce ve mevki sahibi şahıslarla görüşmekteyim. Bazen bazı göçmen aktivistleri öyle bir havalar atıyorlar ki buralarda, sanki bizim Türkiye’nin siyasi gündeminden hiç de haberimiz yok…

Bizim buralarda ekmek yok ya, biz yeşil çayırlarda ot otlamaktayız…

Ayrıca kendilerini bizlerin birer kurtarıcısı ve can simidi olarak ilan etmeyi de ihmal etmediklerinde ise adeta pes diyorum. 

Ben normal bir insan olarak gülüp geçiyorum kendilerine!

Dediğim gibi, ben Tayip Erdoğan’a yanımda kimseye laf söyletmem! 

Bir de Atatürk’e! 

Son günlerde, birden bire yüzlerine sıkı AKP taraftarı ve Tayip Erdoğan sevdalısı maskesi takanlar, düne kadar Kırcaali sokaklarında benimle aynı Tayip Erdoğan için sert bir şekilde tartışıyorlardı ve onun Türkiye’ye ne kadar zararlı olduğunu bana izah etmeye kalkışanlardı..

Demek ki, bunlar kara kedi misali, her zaman dört ayak üstüne düşen cinsten.

Bizler ise her zaman yüzüstü zemine çakılanlardan!

Yutmazlar be kardeş bu tiyatro oyununu!

Şimdi ise aynı şahsi bir rant ve çıkar peşinden koşturanlar, yedi kişinin eline birer Tayip posteri tutuşturmakla çok büyük bir iş bitirdiklerini sanmakta.

Sanki Tayip Erdoğan’nın ve AKP’nin bu tür şaklabanlıklara hiç ihtiyacı var…

Belli ki, kendileri açısından yalnız medyalara haber olabilmek önemli, yüzlerce defa amelleri doğrultusunda isimlerinin ve fotograflarının paylaşılması ise daha da önemli.

Şimdilerde çıkmış bir kadıncağız ve kendini acil elden bizim yeni Jeanne d'Arc'ımız ilan edivermiş.

Emel ve Filiz'imiz ne güne duruyor ki bizim?

Halbuki bakıyorum, düne kadar Ankara’daki MHP genel merkezinden çıkmayan bu kadın, bir gecede sıkı Tayip’çi oluvermiş.

Ayrıca Cebel’deki Bahri Baba’nın karargahına Türkiye’den heyetler de götürmekte.
Seçimler yaklaşıyor, bu  kadının iyiliklerini sakın unutma Mestan çavuş!

Bizim çocuklarımızın Ana Dil konusunu ise çeşitli Türk Dünyası toplantılarında çoktan çözmüş bu kadın, ama nedense bu işin sırrını bir tek biz anlayamadık gittik.

Şimdi bu takım fırıldaklara karşı dil uzattığımız için ben suçluyum tabi ki.

Onlar ise masum birer melek ve büyük hümanist.

Acaba geçen yıl neredeydi bunlar, sayın Bürge ve takımı buralarda totalitarizmin uzantılarına karşı mücadele ederken?

Olanlar oldu, ama torbalar dolmadı galiba?

Benim bildiğim Ankara'nın  boş laflara ve vaatlere karnı tok!

Zaten aldığım bir duyuma göre, bütün fırıldakların ve yalakaların bu kalenin kapısından girmesi yasaklanmış…

Yeni Türkiye’de galiba adetler değişecek!

Rafet Ali,
Kırcaali
Huseyin Burge / Kırcaalı

2 коментара:

Анонимен каза...

bu bahsetin kısı kadın mı erkek mı

Анонимен каза...

travestit talking about

Публикуване на коментар

Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.