Serhat şehrimiz Edirne, Bulgaristan Türkleri için Ana toprağımızın Ana kapısıdır,Kapı Kule'sidir. Her Türk kardeşimiz ilk kez rüyasında görür bu kapıyı, gönlünün en derinliğinde yaşatır onu. Her zaman, diz üstü çökerek, Edirne'nin, ecdadımızın şehadet kanınla sulanmış bu kutsal toprağı öptük biz, ana bağrının sıcaklığını dudaklarımıza götürerek ve bu hazın verdiği dayanılmaz mutluluğu iliklerimizde yeşerterek. Edirne köprüsü altından bugün şair Recep Küpçü'nün özgür şiirleri akmakta. Bu büyük su, Arda boylarında yankılanan Mestanlılı Hüsniye bacımızın esirlik şarkısını Ana vatana ulaştırmakta. Gölgesinde Bay Nuri, elinde kasketiyle bizlere sitem dolu selam göndermekte. Nice kahraman ve şehidimize bu sırat köprüsünden geçmek nasip olmadı. Onun özleminle yandılar! Dün, Bulgaristan Türkünün kalbi topyekun Edirne'de attı. On sekiz aylık Türkan bebenin kalbiydi bu. Alnındaki kurşun yarasından sızlayan kan, bizim damarımızda akan kırmızı kandı. Belli ki, bu ızdirapla vedalaşma dansımız ve özgürlük sevdamız, belirli çevreleri rahatsız etmişti. Kalabalığın arasına tanıdık ajanlar süzülmüştü. Beyler, lütfen, raporlarınızda kardeşlikten ve dostluktan dem vurun! Soğuk suların ısıtıldığı Er meydanı noktası burası! Artık kahpe kalleşliğe yer mi kaldı,doymadınız mı göz yaşı akıtmaya? Gelin,hep beraber Edirne ciğeri yiyelim,üstüne de Ak baldır çeşmesinden getirdiğiniz o şifalı sudan içelim... Bizim Anadolu efelerine de birkaç kelam edeceğim. Efendiler,bizim bu toprağı hayatı boyunca hiç öpmemiş, boynuna boşuna kravat takmış,fakat insan ve vatan sevgisinden yoksun bürokrat bozuntularının ne aklına ,ne de tavsiyelerine bir muhtaçlığımız var. Bizler hoşgörü ve iman ile beslendik,bileğimizin hakkıyla ekmeğimizi kazandık. Yeri geldi Ana vatanımız için Çanakkale'de veya Silopi dağlarında şehit düştük,bazen memleketimiz Bulgaristan'ın bağımsızlığı için gönüllü asker olarak savaş yolunu tuttuk. Tek kalpte iki vatan yaşatıyoruz biz! Dedelerimizin kabri Rodop dağlarında,babalarımız Bursa'nın ulu çınarı altında yatar. Yeri geldiğinde,onlar için son damla kanımıza kadar savaşırız! Geçenlerde başbakanımızı yanlış yorumlayan,gerçekleri saptırmak peşinde koşturandır. İşte size Balkanların Edirne'de yaşadığı ve yaşatıldığı sözünün kanıtları! Her hafta en az birkaç kez Yunanistan'dan Edirne'ye hristiyan Yunanlılar buradaki kiliselere ibadet için gelirler. Onları takiben Bulgar ortodoksları da Edirne'deki iki kilisenin eşiklerini aşındırır.Bunların teki,yapılan restorasyondan sonra belki Dünya'da en güzel Bulgar kilisesi oldu. Edirne çarşısının karmaşasında her gün Balkan etnoslarının sesi ve müziği yankılanır,dostluk kadehleri tokuşturulur. Aramızdaki iyi komşuluk havasını söndürmeyi arzulayan köhne zihniyetli siyasetçilere lanet okunur... Dün, Edirne çok kalabalıktı, yerel protokol böyle bir hadise karşısında şaşırmıştı, onlarca medya mensubu kameralarını saatlerce kapatamadı. Trakya'nın her bölgesinden buraya göçmen grupları akın ettiler. Rodoplar'dan ve Deliorman'dan otobüs dolusu akıncı torunları koştu geldi. Bugün Türkan kızımız beyaz gelinlik giyecek. Duvak tellerinde göz yaşlarımız uçuşacak... Ellerimizde ki kırmızı karanfiller beyaz sütunlere şu mısraları yazdıracaktı; "Balkan rüzgarında bir kurşun / Dalgalandırdı soyumu / Şimdi adım özgürlük... Paraya pul dememiş,göçmen mahalesine kısa bir süre içinde Edirne belediyesi çok şirin bir yeşil park yaratmış. İşte bu güzel parkın ortasında annesinin kucağında, destanlara konu olmuş Türkan bebek, bizlere melek kanatlarınla el sallamakta. Belki bundan dolayı dün totalitarizmin vahşetine lanet yağdırıldı, özgürlüğümüzün baki kalması için,huşu içinde dualar okuduk. Yavuz Selim camisinde yan yana oturduk İstanbullu Özcan ve Süheyl ile,sağımızda Edirneli Günşen mevlidi şerife odaklandı, arkamızda Koşukavaklı Osman Azis'in eniştesinin gözlerinde nem ve hüzün vardı(Meşhur ozanımız Osman Azis'in sınır kapısında Türk yetkililer tarafından türkü ve destanlarımızı anlatan kitabına el konulduğunu biliyormusunuz?). Bir de Razgrad köylerinden ak yaşmaklı yaşlı bir teyzeciğim gelmişti camiye. "A be gızancığım,nasıl kıymışlar bu minnacık gadaşa(bebeğe),nasıl?" Bu soruyu cevapsız bırakmaktan başka bir çarem yoktu. Keşke onunla beraber yukarıdaki parkta Türkan'ın düğününe gitseydik, ama "şipli"dizleri artık tutmuyordu. Bütün annelerimizin diz ve bel kemikleri çok zamandır ağrı ve sancı içinde değil mi? Ağır geldi onlara Tudere'nin esareti. Ya yufka ve sevecen yüreklerindeki hiç kapanmayan yara sızıntılarına ne demeli? Anıt alanına Türkan kızın köyünden bir grup çocuk gelmişti. Bu minik kalplerin ustaca ve içtenlikle söylediği şiirleri İstanbul'un kolej şımarıkları bile bu denli başarılı yansıtamazdı. Onlarla beraber Türkan kız da söyledi,kendisi için bestelenmiş şarkıları. Sayın Edirne valisi ilgi odağı olurken,Sedefçi başkan nedense göz yaşlarını tutamıyordu. Ardino'nun çok sevilen Nuset ve Gündoğdu doktorların kızının gözlerinde bir emelin gerçekleşmesinin gurur ve huzuru ışıldıyordu. Rahmetli babası,annesinin ona verdiği adı koruyabilmek için yıllar boyu,kendini gönüllü sürgün etmişti memleketin hücra köşelerine ve en sonunda tabi ki kalbi dayanamamıştı. Bugün kızı ve yılmaz dava arkadaşları özgürlük anıtı önünde Türkün zafer pozunu veriyorlardı. Sonuçta,hepimizin akıbeti aynı değil mi? Türklüğümüz ve adımız namına bazılarımız kurşuna dizildi,tanklara ezildi,gençlik yılları hapis damlarında çürüdü. İki vatanımızın birleştiği sınır noktası artık Türkan bebek ve Annesine emanet. Hey,yolcu,Kapı Kule'den girdiğinde veya ona yönelmeden önce,git ve bu beyaz gelinlikli bebeğin önünde kırmızı bir karanfil bırak! Sana bu hayır yeter! Kendini unutmaman için...
Mümin Topçu, İstanbul
dombira.eu
4 коментара:
Neden anma rorenlerine HOH baskanlari ajan Sava ile ajan Pavel katilmiyorlar ? HOH partisi il baskanlari, ve milet vekileri bunlarin ne turk dusmani olduunu biliyorlar, ama menfat icin ajanlarin ayaklarini opuyorlar.Kasim Dal bunlari soyledi zamam, dogru oldunu bilikturukan ona dusman olduar, ve onu partiden ihrac etiler.HOH partisi artik turk partisi deil.Parlamentota on sirada olanlar HOH baskani ajan Pavel, Kamen Kostadinov, Yordan Conev, Yanko Yankov, a turk millet vekileri arka siralarda.Bunlar mi koruyacak turklerin haklarini ? Bizim partimiz artik NPSD, baskanimizda DS ajani olmayan Korman Ismailov !
Mümün Topcu abimiz onların bazılarını biliyor, türene bir çok ajan katıldı ama isimleri açıklanmadığı için sadece bazı insanlar tarafından bilinyorlar fakat ajan olmasalar ne yazar ajanlarla iş yapanlar de ajan sayılır
'Türkün zafer pozunu' verenler AKSAMDAN rakiyi fazla kaciranlar
İstanbulun kolej simarikleri dememeliydin ama ag alatin abi be bizleri chok yasa i
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.