вторник, 3 декември 2013 г.

BEL ALTI VURUŞLARI-3

3 Aralık gününü, Birleşmiş Milletler, Dünya Engelliler Günü olarak belirlemiş. Engellilere sözüm yok, sadece saygım var. Ancak asıl engellilerin onlar değil; teröristler, uyuşturucu , kadın, fuhuş tacirleri, silah ve insan kaçakçıları, kadınlara ve çocuklara dayak atan, tecavüz edip öldüren psikopatlar olduğu konusunda sanırım hemfikiriz ve bu tür engellilerin ruhsal engelli, yürek engelli vicdan engelli olduğunu biliyoruz. Bel altı vuruşlarını bütün insanlığa karşı, bütün alemlere karşı yapan bu yaratıklarla topyekun mücadele etmelidir. Ancak kendilerine göre medenileşmemiş, ilkel, vahşi olan veya ikinci yada üçüncü dünya ülkesi adını verdikleri milletleri, halkları sömürmekle meşgul durumdaki emperyalist süper güçler, bütün insanlığa bel altı vuruşu yapan bu  ruh özürlü yaratıklardan da kar, menfaat sağlıyor ki, maalesef gücü olduğu halde onların tümünün köklerini kurutmuyor.
Teknoloji çağı başlamadan önce; bilgisayarlar, fotokopi makineleri, daktilolar icat edilmeden önce, güzel yazı yazanlar, yazı sanatı ustalarını, hattatları da aynen şimdiki bilgisayar korsanları veya hekırlar, hek saldırganları gibi beyaz şapkalı (iyi maksatlar için çalışan) ve siyah şapkalı( kötü maksatlar için çalışan)olanlarını tarih yazıyor. Onlar da zamanlarının bel altı vuruşları yapanlarıymışlar. Başkalarının ağzından, onların hiç haberleri olmadan sahte mektuplar yazarlarmış ve namuslu kadını fahişe gibi gösterirlermiş. Zengin adamı öldürüp vasiyetini düzenlerlermiş ve mirasını kendilerine bıraktırırlarmış. Şehzadelerin, prenslerin, prenseslerin, kralların, kraliçelerin, rahiplerin, papazların, piskoposların ağzından mektuplar yazarak kaos , taht ve taç kavgaları, din ve mezhep savaşları çıkartırlarmış. Kadına veya erkeğe içinde uyuşturucu, haşhaş, esrar olan meyve suları, ayranlar içirirler, o kendinden geçince, onu çırılçıplak soyarlar ve yatağına diğer cinsin giysilerini bırakarak, onu fahişe gibi gösterirler ve ölümle cezalandırılmasına sebep olurlarmış.
Bel altı vuruşları artık teknolojinin ilerlemesi sayesinde daha kolay yapılıyor. Anahtarlık, kalem, teşbih, çakmak, sigara paketi, cep telefonu, saat şeklinde gizli kameralar var.15 sene önce 2 kilometre çaplı mesafeden sizi dinleyebiliyorlardı. Şimdi bunun çapı çok büyüdü. Uluslararası, kıtalar arası, okyanuslar arası oldu. Uydular dünyaya yönelmiş süper tele kulaklar süper sinsi gözler gibi her türlü görüntüyü, sesi masamıza getiriyor. Evinizde televizyon, bilgisayar, radyo, cep telefonu, normal telefon varsa, kapalı bile olsa her an ,24 saat izlenebilirsiniz demektir. İşin en kötüsü bel altı vuruşlarına, bu yatak odalarına kadar, gizlice takip ve kontrol faaliyetlerine  ya da böylesi kara, gri, beyaz propaganda ile yürütülen , beyin yıkama,  Mankurtlaştırma  faaliyetlerine medeniyetin, çağdaşlığın, insan haklarının ebeveyni kesilen batılılar, süper güçler, sadece strateji, taktik, teknik usuller ,komplo metotları, psikolojik savaş yöntemleri  deseler de aslında sadece fitnedir, fesattır, iftiradır, yalandır, riyadır, iki yüzlülüktür, sinsiliktir, kalleşliktir.
Bu konudaki duygularımı, düşüncelerimi paylaşmaya devam edeceğim. Çünkü bel altı vuruşları ile intihar ettirilen, mahpus damlarında terörist damgası ile çürümeye terk edilen silah arkadaşlarım, sınıf arkadaşlarım var, onlara para borcum, maddi borcum, manevi sorumluluğum yoktur ama vefa borcum, dostluk borcum, silah arkadaşlığı ve sınıf arkadaşlığı yükümlülüğüm vardır.
Cami bombalayacakları, kendi savaş uçaklarımızı düşürecekleri, kendilerini desteklemeyen halkı stadyumlarda toplanıp ateşli silahlarla tarayacakları gibi suçlamalarla içeri atıldıklarını ve bir daha da içerinden çıkamadıklarını basından, medyadan, televizyonlardan tellalların güreş müsabakalarını ilan eder gibi yazdıkları, söyledikleri haberlerden öğrendik.
Bir askerin kendi savaş uçağını vurması , kendi halkının taraması ,kendi camisini bombalaması gibi onur ve insanlık dışı emirler;  ancak komünizm, faşizm, İslam cihadı  rejimlerini insanların kafalarına vura vura kabul ettirmek isteyen Hitler, Stalin, Mao, Usame Bin Ladin, Hasan Sabbah gibi herifleri adam yerine koyup onlara gönül veren, onların peşine takılan, onlara itiraz etmekte korkan robotlaşmış, duyguları köreltilmiş, aklı ve mantığı çürütülmüş, satranç piyonu haline getirilmiş askerler tarafından yerine getirilen emirlerdir. Ya da, kendi devletlerinden bile habersiz, dünya çapında komplo teorileri planlayıp uygulayan azılı ve acımasız istihbarat örgütlerinin işidir. Belki de bizi Birinci Dünya Savaşına sokmak için savaş gemilerine Türk bayrağı çekip ve denizcilerine de Türk bahriyelisi kıyafetleri giydirip Rusya’yı bombalayan Alman askerlerinin yaptığı sahtekarlık gibi dalaverelere tenezzül eden sinsi politikacıların veya komutanların emirlerini yerine getiren üniforma giyen ama asker olmasını becerememiş uluslararası kalleşlerin işidir.
k.vedat@windowslive.com
www.vedatkusakli.com

0 коментара:

Публикуване на коментар

Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.