Hayatımdan herkes birer birer çekip gitti. Bıraktılar beni, terk ettiler beni. Önce kız kardeşim boynumu büktü. Sonra komşular, akrabalar derken, annem ve babam öksüz bıraktı beni. Gerisi çorap söküğü gibi geldi. Silah arkadaşlarım, sınıf arkadaşlarım hepsi gitti. Kimisi bu alemden öbür aleme kalkan sessiz gemiye bindiği için gitti, kimisi de kendini bir halt sandığı için, kendinden gayrı herkesi hor, hakir, aşağılık gördüğü için gitti. Bir sen gitmedin kalemim. Sen hep yanımdaydın. Merak etme! Ben de seni bırakmayacağım! Cennete gidersem cennetin gülümseyen katip meleği olarak, cehenneme gidersem cehennemin asabi ve somurtkan ,kayıtçı zebanisi olarak seni bırakmayacağım. Çünkü sen beni bilirsin, ben de seni! Biz birbirimize kelek yapmayız! Biz birbirimizi yarı yolda bırakmayız! Üstelik sen harika bir dostsun! Yağcılığın, dalkavukluğun, intikamcılığın yok! Kin, nefret, düşmanlık sana göre değil! Sen öyle delikanlı bir adamsın ki, bazen en sadık dost olduğumuz halde birbirimize, beni bile yerden yere vuruyorsun! Bu yüzden sana laf söyletmem! Şöyle yazmışsın, böyle yazmamışsın, falan filan, sana kusur bulmak kimsenin haddine değil! Bana kusur bulabilirler, mükemmel değilim ama sana kimse kusur bulamaz! Sana her konuda kefilim! Sen bazen kendinle bile dala geçen birisin! Kalemsin sen! Klavye elbiseleri giydirdiler sana, tuş şapkası taktılar kafana! Ama kendini hiç bozmadın! Sen kalemsin! Benim kalemimsin! Sen twit, face falan anlamazsın! Öyle sosyetenin, bürokratların, sanatçıların, zengin iş adamlarının, palavracı politikacıların, ahkam kesen yerel ve mülki amirlerin sanal kıraathanesi, hayal kahvehanesi olan mekanlara uğramazsın! Sen öyle tuvalet ,terk edilmiş fabrika, iş yeri, ev duvarlarına da slogan veya sövgü olarak yazmazsın! Sen sakin, temiz, basit, olağan, sıradan yerlerde yazarsın! Bazen seni bir, bazen üç kişi okur, bazen hiç kimse okumaz! Hemcinslerinden, türünden , ırkından bazen günde on bin, yirmi bin tıklanan olur, onların bazen elli bin ,yüz bin takipçisi olur, Fark etmez! Senin tek ve en sadık takipçin benim! Sen ne yazarsan yaz ben doğruluğuna eminim ve sana kefilim! Ayıp da yazsan, kötü de yazsan, kahkahalar atarak da , göz yaşları dökerek de yazsan, sen ne yazman gerekiyorsa onu yazarsın kardeşim! Seninle 1965 senesinde tanıştık! O gün bugündür, dostluğumuza gölge düşmedi, sevgimiz hiç sarsılmadı! Kurşun kalemdin, tükenmez kalemdin, dolma kalemdin o zamanlar, böyle klavye, tuş hallerini hiç bilmezdin ama o eski günlerde nasıl saf bir çocuksan, hala öylesin! Biz birbirimize yeteriz kardeşim! Kötüleri, hırsızları, sahtekar dolandırıcıları, kibir salaklarını, ukala budalaları bir süre kendi hallerine bırakalım! Onların tepe taklak, kafa üstü, çivileme, yere çakılmalarına çok az kaldı! Onlar hak ettikleri sona erdikten sonra ne olacak? Ne olmalı? Seninle bunları düşünelim artık ve bunları yazalım! Ejderhayı da kendi haline bırakalım! Muhteşem bir dost ama, onunda biraz daha uyumaya, güç toplamaya ihtiyacı var. Teşekkür ederim kardeşim! İyi ki varsın! Sen olmasaydın ben ne yapardım bilmiyorum! Annemden, babamdan, kız kardeşimden, eski komşularımdan, silah ve sınıf arkadaşlarımdan bile, onlardan sana vahiy gelmiş gibi bana onlardan haber getirdin hep. Aslanım benim! Yeri gelince gül bahçesi, yeri gelince güdümlü füze ve bataryası oluyorsun! Sakın meydanları boş bırakmayalım! Sakın meydanları namertlere terk eylemeyelim! Bu dünyada sadece sen ve ben kalsak bile, fısıldamalarımıza, haykırmalarımıza devam edelim! Çünkü bizim görevimiz bu! Biz harflerin sesiyiz! Su sesi, çocuk sesi, insan sesi, rüzgar sesi, gök gürültüsü sesi gibi, biz de yüreğimizin, ejderhanın, ruhumuzun, hayallerinizin sesi olduk ve onları harflerle nakış gibi işledik. Belki de bütün alemleri yaratan, Rahman ve Rahim olan ve baki olan, ilahi otorite bizi yazalım diye yarattı! Belki de bize ne yazmamız gerektiğini kalbimize, ruhumuza önce O işliyor! Doğum günümüz kutlu olsun! Hangi doğum günü? Bilmiyorum! Ama bugün nasıl ki milyonlarca varlık, hayvan, bitki, insan, böcek, kuş, umut, hayal, nefes öldüyse doğada, milyonlarcası da doğdu onların yerine! İyi ki doğdular! İyi ki! Nice nice güzel doğumlara ve elbette ölümlere de saygı duymak gerekir! Gel benim sevgili kalemim! Seni alnından öpüyorum!
http://vedatkusakli.com/
петък, 22 ноември 2013 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.