AŞAĞISI SAKAL YUKARSI BIYIK

İki günden beri Sofya’ya arasız yağan rahmet havayı biraz serinletti ama toplumdaki politik hararet bir türlü düşmüyor, göstericiler yolları kesiyor.

Bultürk Başkanı Rafet Ulutürk üç hafta önce durum “PAT” demişti. Değişiklik yok. Bulgaristan adaleti ve politik dengesi bir başkasının değil, milliyetçi V. Siderov’un iradesine yani pamuk ipliğine asılmıştır. Bakalım ve bekleyelim kaç gün daha dayanacak?

Böyle ağır bir politik ortamda Özgürlükçü ve Onurcu ikilisi İsmail ile Kasım dut yemiş bülbül gibi susuyorlar. Mevsim de dut mevsimi. Bu sene de mübarek dut senesi.

Yemek içmek halkla görüşmek iyi de, memlekette derinleşen politik bunalım var. İkiniz birlik oldunuz “Ahmet Doğan’a sen DS ajanısın, biz halkımızı inim inim inleten, ceza evlerinde toplama kamplarında, sürgünlerde gevreten, 500 bin kardeşimizi göçe zorlayan bir gizli polis ajanıyla birlikte çalışmak istemiyoruz!” dediniz ve HÖH Merkez Yönetim Kurulu’ndan ayrıldınız(kovuldunuz) kendi partinizle seçime katıldınız, hepsi iyi de, A. Doğan şimdi çok daha ileri giderek,  gizli polis merkezi DANS Başkanlığına kendi adamı D. Peevskiyi atıyor, vergi kaçakçılarını meclise doldurdu, fakat bu yeni kritik durumda sizin ne sesiniz ne soluğunuz çıktı…

Hasta mısınız? Yorgun musunuz? Başka bir yerden yeni bir emir mi aldınız?

“Konuşmak gümüşse, susmak altındır!” atasözünü yeni mi işittiniz?

Yoksaaaaa… Gizlice anlaşıp, parayı almış olmayasınız?

Yeni planlarınız nedir bilmiyorum ama vaat ettiğiniz büyük politik atılımın bir ülkenin başbakanıyla bir tek resim çektirmekle gerçekleşeceğini zannediyorsanız, hesaplarınız pazara uymayabilir.

O sirkesi keskin, Bulgaristan Türkleri damadları milletvekillerine de selam olsun. Türkiye’deki politik yaklaşım, propaganda ve ajitasyon yöntemleriyle Bulgaristan’ın seçim önü siyasi yaklaşım ve mazlum halkımızın gönlünü alma yaklaşımları kökten farklıdır.

Halkımız Türkiye’ye inanır, fakat “Taşıma su ile değirmek dönmez!” atasözümüzü de iyi bilir. Bu işlerde kazançlı olan ancak su taşıyıcıları olur ve öyle de olmuştur.

Bulgaristan olaylarına çözüm Bulgar politik figürlerince bulunmalıdır ve eminim bulunacaktır. Ne var ki, iyi bahçıvan her mevsim bahçesine uğrar, biz sizin hareketlerinizde ve tavrınızda “ara sıra, oraktan orağa” niyeti görüyorum.

Olmaz!

Sonra şu kurduğunuz şerefli partinin, Türk olarak adımızın geçtiği bir Programı, Tüzüğü, çalışma tutanağı falan hala yazılmadı mı? Sorun yaşıyorsanız söyleyin, yardım edelim, elimizden geleni ardımıza koymayız, daha birdir…

Sonra, Sn. İ. Korman, ben senin Türkiye Cumhuriyetinde, üç stadyum toplantısına katılmana şahit oldum. Şirin Evlerde “Rumeli TV” stadyum gecesinde kısa konuştunuz. “Bulgaristan’dan selam getirdim!” dediniz.

İyi de Siz bu selamı kime getirdiniz?

Orada, Bulgaristanlı benden başka kimse yoktu. Ben de iş gereği oradaydım. Konuklar Bosnalı, Makedonyalı, Yunan göçmeni ve Kosova’ lı Arnavut kardeşlerdi. Sizi ikinci defa Yine İstanbul Sultangazi-500 Evler stadyumunda gördüm. Birkaç kişiyle geldiniz, alkışlandınız, şeref konuğu bölümüne davet edildiniz ve iki söz söylemeden, Nasılsınız? diye sormadan yok olup, kayıplara karıştınız.

Bunlar seçim görüşmeleriydi. Sesinizi işitmeyen, programınız üstüne bilgi alamayan soydaş seçmen oyunu ne diye size versin. Partinizi destekleyen bazı eski belediye başkanı, kimi milletvekili veya Bulgaristan damatları var diye mi?

Yok. Olmadı. Yutmazlar. Seçmenin tepkisini siz de gördünüz…

Türkiye ile işbirliği Türkiye Cumhuriyeti makamlarından para almaya ve bu paraları hesapsız plansız harcayıp, sefa sürmeye ya da yol boylarında paylaşmaya dayanıyorsa, bu hesap bizim halkımıza uymaz.

Siz de bilirsiniz, Türkiye Cumhuriyeti parasından her kese fayda gelmez!

HÖH Başkan Yardımcısı Osman Oktay’ın başını yiyen Ankara Parası olmuştu. Oyle söylendi.

HÖH Başkan Yardımcısı Güner Tahir’in başını yiyen de Ankara olmuştur. HÖH Genel Başkan Yardımcısı, Sn. Kasım Dal’ın başını yiyen de yine Ankara parası olmuş ya da olacaktır.

Bu gerçekleri Bulgaristan’da bilmeyen kalmadı.  Siz çok gençsiniz Sn. İsmail Bey, bu işe, lütfen Siz elinizi sürmeyiniz kaptırmayınız! Biz kendi kendimize yeteriz. Olabilirse, şu yaza yaza yazamadığınız politik programınızı görelim, devamını bize bırakın.

Bir de, ikiyüzlülük meselesi var ya.

Size bununla ilgili bir gerçek hikâye anlatmak istiyorum:

 Olay bundan 200 sene evvel Amerika’da cereyan etmiş:

Amerikan devletinin 3. Başkanı G. Cefferson’un, daha Başkan olmadan önce, çiftliğindeki siyah derili kölelerle cinsel ilişkilerinden 8 evladı dünyaya gelmiştir. (Eşin dostun ve tüm dünyanın gözünden uzak tabii) Gündüz feneri zencilerin yüzlerini görmekten o denli bıkmış usanmış olan çiftlik sahibi, olaya çözüm için çok özel büyük bir ev planı çizmiş. (Planı daha sonra kurulan Beyaz Saray’ın mimarisinde temel olmuş.)

Yeni evinde siyahların yemek servisine katılmalarını önlemek için, alt kattaki mutfakta pişen yemekler üst kata asansörle çıkarılıyormuş. Tüm ziyafetler siyah derili yüzü görmeden beyazlar ortamında gerçekleşmeye başlamış. Daha sonra, Birleşik Amerika İnsan Hakları Beyannamesi’ni kaleme alan ünlü hukukçu Cefferson, Amerika’daki siyah derililerin vatandaşlık hakları konusunda şu tümceyi yazmıştır:

“Şimdiki nesil değil, bu nesilden sonra Amerika topraklarında dünyaya gelecek olanlar, doğuştan eşit haklı Amerikan vatandaşlığı olma hakkı kazanacaklardır.”  Evet! Çok ilginç. Öz karısından yani nikahlı beyaz karısından 3 evlat babası olan G. Cefferson, Amerikalı siyah derililerin doğuştan Amerikan vatandaşı olmalarını bir nesil ertelerken, siyah derili sevgililerinden dünyaya gelen 8 evladına miras hakkı tanımak ve malından mülkünden onlara pay vermek mi istedi yoksa beyaz karısına söz mü geçiremedi dersiniz?

Tabi bütün direnişler başarılarla sonuçlanmıştır, Amerikada siyah derililer doğuştan ABD vatandaş olma hakkını 170 sene sonra-1961 y. elde etmişlerdir.

Bu hikayeyi yukarıda yazılanlarla direk ilgilidir…

Olay bu kadar basit Sn. Korman ve Sn Dal Beyler.

Bu dünyada sır diye bir şey yok. Bu konuda zaman çok amansızdır.

Niyetinizi bilmek istiyoruz. Günümüz ortamında susmanızın nedeni nedir?

Sofya’dan para mı aldınız? Yoksa bir başka yerden sinyal mi geldi?

Unutmayınız. Politika para değildir.

 Yazın, okuyalım fikirlerinizi öğrenelim. Böyle gizli politika olmaz.

Durmuş MUTLU

FOTO : kircali.eu ve haber.bg