Bulgaristan’da HÖH’ün yürüttüğü siyaset
o ülkedeki Müslüman-Türk toplumuna hizmet olmalıdır. Aynı zamanda
Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmesi için imkânları çerçevesinde destek
sağlamalıdır. En azından Avrupa Parlamentosunda faaliyet gösterebilirler, fakat
bu bilinç şu anki HÖH kadrolarında olduğunu söylemek maalesef mümkün değildir.
Bununda örneği Avrupa Parlamento seçimlerinde 1.Sıradan Milletvekili seçilen
Sn.Filiz Hüsmenova bir Bulgaristan TV programında şunları söylemiştir: Soru: Türkiye’nin
AB katılıp katılmaması konusunda ne düşünüyorsunuz. “Benim kişisel görüşüm Türkiye’nin
Avrupa Birliğine katılmamasıdır.”
Yukarıda belirttiğimiz iki konuda (Türk
toplumuna hizmet ve AB) gerekli çalışmaları yapmayan HÖH’ün hiç kimseye faydası
olacağını sanmıyoruz. Amma her şeye rağmen Bulgaristan’daki Türklerin
oluşturduğu bir Milli parti (Türklerin) olması nedeniyle gönlümüzde yer almaya
devam edecektir, taa ki yenilenmeyi içindeki DC’leri reddedene kadar. Bu 2013 seçimlerindeki
başarı Türkün başarısı olacaktır. Her şeyi bırakıp Türklüğün, Müslümanlığın ve
orada kalan Atalarımızın şehitlerimizin varlığını sürdürmek için başarmak
zorundayız.
Bunu HÖH’ün 23 yıllık faaliyetlerine Müslüman-Türk
toplumu tarafından verilen desteği hak etmemişlerdir.
Fazla teferruata girmeden HÖH’ün yapması
gereken ancak hiçbir şekilde üzerinde durmadığı konular kısaca şunlardır.
·
Kurucularının da KDS (Bulgar gizli servisi) şu an da 2013 vekil listelerinde
16 DC mensubu olan HÖH bu gizli servis ve muhbir kalıntılardan kurtulmaya
çalışmadı ve komünist partisi işbirlikçilerini partiden uzaklaştırma gayretine
girmedi, buna karşılık samimi olanları küstürdü ve yer vermeyerek uzaklaştırdı.
·
Bulgaristan Komünist dönemde devlet tarafından el konulan arazilerin (gayrı
menkullerin) Tarihi eserlerimiz vakıfların geri verilmesi esnasında HÖH Bulgaristan’daki
Müslüman-Türk toplumuna gerektiği gibi yardım etmemiş, yol gösterici
olmamıştır. Türk toplumunun sorunlarına eğilmemiştir. Buna mukabil teşkilat
içindeki bir kısım kişiler bundan nasıl faydalanabilecekleri ile uğraşıp
durmuşlardır.
·
Bulgaristan’da yaşayan Türklerin büyük bir kısmı orman arazilerine
sahiptir. Ancak bu arazilerle ilgili insanların ellerinde tapuları yok. Ancak şahitler
vasıtası ile mahkeme tarafından tapular verilebiliyordu. HÖH’un bu konuda herhangi
bir gayreti olmamıştır, gayreti köylerde seçilen muhtarların Türkiye’ye
gidenlerin yerlerini almakla meşgul olmalarıdır.
·
Bulgaristan’da çeşitli işletmeler özelleştirilmeye başladığında bu
özelleştirmelerden Türk toplumunun faydalanması için HÖH hiçbir faaliyette
bulunmamış, yol gösterici olmamıştır, hatta engellenmişlerdir. Bulgaristan’da
bir sanayici ve müteşebbis grubu oluşması için çaba sarf etmemiştir. Buna
mukabil HÖH’ün ileri gelenleri özelleştirmeden kendileri kazançlı çıkmaları
için ellerinden geleni yapmışlardır. Ancak bu durumu da diyet borçlu oldukları
Bulgarlar kullanmasını iyi bilmişler ve Bulgaristan Türkleri özelleştirmenin
dışında tutulmuşlardır.
·
Sonuç olarak Bulgaristan Türkleri Bulgaristan’ın iktisadi hayatının dışında
bırakılmışlardır. Bu Bulgarlar tarafından bilinçli bir şekilde yapılmıştır.
Hâlbuki bu dönemlerde HÖH gerekli olan tavrını koyarak Bulgaristan’daki
Türklerin de özelleştirmeden faydalanmalarını sağlayabilirdi, hatta
gerektiğinde rest çekme imkânı da vardı. Bunu yapmadı daha doğrusu yapamadı.
·
Özelleştirmeden sonra işlerini kaybeden Türkler ya Türkiye’nin yolunu
tutmuş, ya da başka yerlerde nafakasını aramak için yollara koyulmuştur.
Kırcaali belediyesinde çalışan toplam 190 kişiden 65’ Türktür. Burada belediye
başkanı da HÖH’den yani orada Türklerin oyu ile kazanandır. Özelleştirme ile
birlikte Bulgaristan Türkleri adeta bir ekonomik soykırım yaşamışlardır başta
Ahmet Doğan olmak üzere HÖH de buna seyirci kalmıştır.
·
Bulgaristan’daki Türklerin Türkçe eğitimi konusu hala sürüncemede ve Türk
çocukları Türk dilbilgisinden mahrum edilmiş durumdadırlar. Üniversite
sınavlarında dahi ayrımcılık yapılmakta ve isimler ön planda tutulmaktadır. Üst
düzey eğitim mastır veya doc. Prof. olmak için Hristiyanların dışında olanlar halen
engellenmektedir. Bu da bu gün doç. Prof. olan Müslümanların sayısı çok ama çok
azdır. Bu konuda da HÖH istenilen faaliyetleri yürütmemiştir.
·
Vakıflar ve vakıf malları: Bulgaristan’daki vakıflar ve vakıf malları
tamamen sahipsiz kalmış, bir kısım vakıf malları da yağmalanmış durumdadır.
Birçok vakıf malı yok denecek fiyatlara satılmış, bir kısmı da çeşitli
grupların gelir kaynağı haline gelmiştir. Vakıf mallarının büyük bir kısmı ise
hala devletin elindedir ve geri alınmaları konusunda ciddi çalışmalar
yapılmamaktadır. Pomak Türklerine mesafeli davranmış ve onların HÖH’ten yavaş
yavaş uzaklaşmalarına neden olmuştur. HÖH adeta bindiği dalı kesmiştir.
HÖH Lider kadrosu eski KDS ( Eski Bulgar Gizli Servisi ) mensuplarının
oluşturduğu Bulgaristan finans çevrelerinin bataklığına, gırtlağına kadar
batmışlardı. Neticede de Bulgarların ve özellikle bu çevrelerin sözlerinin
dışına çıkmaları mümkün olmamıştı.
Yukarda ana hatları ile belirttiğimiz konularda ve daha birçok benzeri
konuda HÖH bilinçli veya bilinçsiz gerekeni yapmamış olmakla Bulgaristan’daki
Türk toplumuna destek olamamış ve her geçen gün güç kaybetmiştir. Bu nedenle
HÖH’te ciddi bir reorganizasyona ihtiyaç duyulmaktaydı bunu da seçim öncesi yap(a)madı.
Bu da Bulgaristan’daki Türk topluluğunun bilinçlendirilmesi ile mümkün
olacaktır. Türk topluluğunun bilinçlenmesi ise bilinçli ve samimiyetle çalışan
sivil kuruluşlar vasıtasıyla olabilecektir. Bundan dolayı Türkiye’nin HÖH
desteklemekten ziyade Bulgaristan’daki Türk topluluğunu toparlayacak ve
bilinçlendirecek olan sivil kuruluşlarına gerekli desteği göstermesi doğru
olacağı kanaatindeyiz. Şuna inanıyoruz ki, Türkiye desteği kesilen HÖH’te
taşlar yerinden oynamaya başlamıştır.
Sonsöz:
Bulgaristan Balkan ülkelerinden Türkiye’nin Avrupa yolunda en stratejik
bölgeyi işgal etmektedir. Yani burada bulunan barajlar ve nehirlerin bulunduğu
yerlerde Türklerin yaşadığı yerlerdedir. Bu nedenle Türkiye’nin bu ülkeye ayri
bir önem vermesi gerektiği düşüncesindeyiz. Asırlarca vatan toprağı olan bu
ülkede milyonlarca kardeşimizin yaşadığı gibi büyük bir Türk İslam mirasını da
barındırmaktadır. Bulgaristan ın taşında toprağında, havasında suyunda Türklük
kokmaktadır. Türkiye’nin yapacağı yardımlar ve destek ile yürütülecek
eğitim ve propaganda çalışmaları ile burada Türklüğü ve Müslümanlığı sonsuza
kadar yaşatmak mümkündür. Bulgarlar bu toprakları Bulgar toprağı olarak
görmekte ve Türkler Türkiye’ye propagandasını yapmaktadırlar. Ancak bu
toprakların esas sahipleri Traklardır. Onlarda tarihe karışmıştır. Bu nedenle
yapılacak çalışmalarla bu durum temel alınmalı ve buranın burada yaşayan
herkesin olduğu konusunda STK’ları ile Türkleri eğitmeli ve bilinçlendirmeliyiz.
Sahiplenme ve “ vatan toprağı “ duygusuna sahip oldukları andan itibaren
bu konu çözümlenmiş olacaktır. Vatan toprağı diyoruz çünkü burası asırlarca
anavatanın bir parçası idi ve Bulgaristan Türklerinin ANAVATAN’ ı
bu topraklardır, Bulgaristan’dır. Dedem koynunda yatıkça benimsin ey güzel
toprak Bulgaristan.Rafet Ulutürk
2 коментара:
ARTIK COCUKLARDA BILIYOR DPS=DS !
Dogan-agent Angelov, agent Sergey, agent Sava, Mestan-agent Pavel, ve daha bir cok DS ajani DPS yonetiminde.Bunlar mi arayacak bizim haklarimizi ? DPS ilerlemen icin ya DS ajani olman gerekiyor, yada pis ajan Doganin onude eilmen lazim.
Bunlarin deismeye niyeti yok !
Oy pusulamiz NPSD-6 !
tebrikler
bu cesaretli ve yol gösterici sözlerin için tebrik ediyor karsınızda saygıyla eğiliyorum
Halil Metin
Kazanlık
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.