Bulgaristan'da 1989'da gerçekleşen demokrasiye geçiş sürecinden sonra Türklerin haklarını savunacağını beyan eden ilk siyasi hareket HÖH ( DPS ) olmuştu. Geçen 23 yıllık süreç içerisinde benzer beyan ile bir çok siyaset parti kuruldu, bir o kadar hareket de daha partileşemeden yok oldu. Son olarak HÖH'nin eski önderlerinden Kasım Dal ve Korman İsmailov'un liderliklerinde Hürriyet ve Şeref Halk Partisi adı altında yeni bir oluşum meydana geldi. Gerek partinin kuruluş manifestosu, gerekse de liderlerinin söylemleri tek bir şeyi işaret ediyor : değişim. Yani HÖH'nin günümüze kadar olan icraatlarından ve başında olan kişilerden farklı bir hareket tarzı. Sanırım buna “hayır” diyecek kimse pek bulunmaz. Çünkü 23 senelik süreç Türkler için hiç de iyi işlememiş, yoksulluk artmış, Türkçe eğitim dibe vurmuş, asimilasyon süreci sorumluları cezalandırılmamıştır. Bir çok farklı iddiayı daha ekleyebiliriz. Fakat tüm bunlar tek tek ele alarak ifade edebileceğimiz durumlardır. Yani bir bütünün, Bulgaristan'daki Türklere ait sorun ve değerlerin parçalarıdırlar. Eğer tamamını tek bir şemsiye altında toplayacak olursak bu şemsiyenin adı Türk- İslam mefkuresidir. Bulgaristan'da Türk adını ve haklarından bahsetmenin, bir de bunu İslam ile yan yana getirmenin ne kadar zor bir durum olduğunu farkındayım. Fakat bundan ne kadar kaçınmaya çalışırsanız çalışın , ne kadar farklı isimlendirmeye kalkarsanız kalkın orada yaşayan Türk milletini ve onun yaşantısı ile ihtiyaçlarını farklı adlandıramazsınız. Bu milletin adı Türk , inancı da İslamdır. Gereksinimleri de buna göre şekillenir. Ne yazık ki demokrasiye geçiş sürecinde bu gerçeklik ortaya net olarak koyulmadı . Ya da engellendi. Geçmişten gelen baskı ve korkular ile şekillenen Bulgaristan siyaseti ve ülkenin sosyal yapısına net çizgiler ile Türk milletinin doğuştan gelen hakları işlenilmedi. Bugün çekilen zorluklar tam o günlerdeki eksiklik tanımlamaların neticesidir. Asimilasyon sürecinde bir Türk'ün öz değerlerini yaşaması yasaktı. Aradan geçen 23 yıl , değişen sistemler ve adapte olunan uluslararası kurumlara rağmen bu hala sanki bir suçmuş gibi görülüyor. Ve görenler de sadece ırkçı Bulgarlar ( ATAKA ) değil; Türk siyasetçilerden , köylü halka kadar işlemiş bir vaziyet bu. “Türk adımla iş bulamam” korkusu yaşayan bir genç ile , “Türkler” demekten çekinen onun yerine inanç kimliğine sığınan politikacı arasında gram fark yok. Çünkü her ikisi de yukarıda bahsettiğim korku sarmalının içinde. Bu tür bir ruh hali içerisinde olanlardan çok bir şey beklenemiyor. Örneğin aynı müftülük krizini yaşayan komşu Yunanistan'daki Türklerin bu sorununa değinen bir açıklama okuyamadık. Ya da sürekli bahsettiğim gibi Bulgaristan Türklerinin zamanında yaşadığı zulmün bugün aynısı ile karşı karşıya olan Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz için tek bir kelam dahi edinmedi. İşte bugün Kerkük'te patlayan bombalar ile Türkmen kardeşlerimiz şehit oluyor. Yine tek beyan ile karşılaşamayacaksınız. Onun yerine Ahmet Doğan'ın komünist manifestoya benzer seçim bildirgeleri ve Vecdi Raşidov'un ağzında puro ile Selimiye camiisi avlusundaki pozları ile yetineceğiz. Sorarım sizlere hangisi Türk – İslam medeniyetine dahil bir milletin temsilcilerine uyuyor ? Ya da beklentimiz nedir? Benim Bulgaristan devletinin kamu düzenine ve işleyişine bir itirazım yok. Elbetteki orada yaşayan her Türk , Bulgaristan vatandaşlığının gerekliliklerini yerine getirecek. Ama bırakın da sosyal hayatta özünü yaşasın. Ve bunu yaşatmak , “Türk milletinin haklarının sözcüsüyüm” diye yola çıkanlarının vazifesidir. Tekrar hatırlatıyorum : bu hak sadece kasabadaki doküman işini takip etmek değil , tüm değerlerine sahip çıkmaktır. Yaşamasına , yaşatmasına ortam hazırlamaktır. Ve eğer bu hedefle yola çıkılmayacaksa/çıkılmadıysa laf kalabalığına hiç gerek yok; başarısızlık önceden bellidir.
Erdinç TEKER
Yazı kaynağı:dombira.eu
сряда, 17 април 2013 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
3 коментара:
Ellerin dert keder görmesin Cesur TÜRK tebrik ediyorum Allah senden razı olsun kardeşim
Bugüne kadar Türk milletinin haklarının sözcüsü ajanlardı ve 12 mayıs seçimlerinde bulgaristan Türkleri ajanların lehine oy kullanırlar ise ..artık ölene dek burunlarından ajanlar onları çekmeye devam edeceklerdir ve kimse bulgaristan türküne bundan sonra acımıyacak hallerini düşünmüyecektir..- açlık fukaralık içinde ömürlerini tüketecekler ..çocuklarına ise bir gelecek bırakamıyacaklardır
her zaman gibi...yazınız güzel! tebrikler! devam!
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.