İki göçmen şehidi bağrımıza basarak, yarınki gün onları ebediyete uğurlayacağız.
Kırcaalili Nefize Özsoy ve Şumnulu Kadir Cihan Karagözlu.
Bu iki ismin unutulması mümkün değil. Birisi Balkan’ın güneyinden, diğeri kuzeyinden, dağların ardından, nehirleri aşarak geldiler öz Anavatana ve adları şanlı kırmızı beyaz bayrağa nakış edildi...
Serhat şehrimiz Edirne’deki Selimiye Camisi dolup taşacak. Nefize’yi beyaz sütündeki yaşıtı Türkan Bebek karşılayacak. Türkan, özgürlüğümüzü bağışladı, Nefize ise vatanımızı.
Yarım kalmış hayatlar kitabında, Kadir Cihan Karagözlü’nün şehadetinde, kudretli Deliormanlı pehlivanların nasıl hüngür hüngür ağladığı okunacak...
Kırcaalili Yusuf, yazdı akşam bana;
“Aga, iyi bir nişancıyım, Türkiye’ye gelip, dağlardaki düşmanı temizlemek istiyorum. Kime ve nereye başvurmalıyım?”
Arslanım, dedim ve boğazım düğümlendi. Söyleyecek söz bulamadım ona.
İşte budur, Bulgaristan’daki Türkün gönlünde yatan Anavatan sevgisi!
Çok az insan tarafından bilinen, başka bir tarihi gerçeği anımsıyorum şu an. Kıbrıs olaylarının başlangıcında, Varna’nın Ezerovo köyündeki Türkler, meydana toplanıp, gönüllü olarak Kıbrıs savaşına katılma arzusunu belirtiyorlar. Tabi ki, daha sonra yığınla dayak yiyorlar...
Görüldüğü gibi, Türkiye vatandaşı olmadan da Türk olunuyor!
Ama, Türkiye vatandaşı olup ta,Türk olamayanlara ne demeli?
Hani şu onbir kanı bozuk Alman“Türk’” deputata ne demeli.
Onlar, “Türkiye vatandaşı” ama ”Biz Türkiye’yi savunmayız!”diyorlar...
Ah, öyle bir kolay olsa bu ülkeyi satmak!
Biz, göçmenler, gereken savunmayı yaparız, çünkü bizim için başka Türkiye yok...
Mümin TOPÇU
четвъртък, 9 юни 2016 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.