Yıl 2016, İsviçre
Alp dağlarını delip geçen, 56 km.uzunluğundaki hızlı tren yolunun açılışı yapıldı.
Rodoplar’daki Türk köylerine üç kilometrelik yol yapımı için, seneler boyu ne ödenek ayrılıyor, ne de bir niyet ortaya çıkıyor.
Yıl 1991, Bulgaristan
Demokratik rejime geçiş ile Bulgaristan Avrupa’nın yeni İsviçre’si ilan edildi. Az bir yatırımla, doğal güzelliklerin verdiği avantajla, dağlarımızın Alp Dağı, şehirlerimiz ve köylerimizin İsviçre benzeri yerleşim alanlarına dönüşeceğine, büyük bir umut bağlamıştık...
25 yıl sonra İsviçre olamadık, köylerimize ve yollarımıza asfalt bile döşe yemedik.
Yüzlerce yıl bu ülkenin topraklarını vatan belledik. Artık, bu vatanı temelli terk etmek zamanı mı? Bilinmeyen ve görünmeyen bir düzenin eli, Bulgaristan’da ki Türkü vatanından etmeye devam ediyor.
1990 yılına kadar bu şeytani el, zorbalıkla, baskıyla ve zulümle, insanımızı sindirdi, dinini, dilini, örf ve adetini yok etmeye çalıştı. Bizi topraklarımızdan kovdu! Sonuç; boşalan vatan! Mahzun kalan baba yadigarları!
Yeni dönemde, görünmeyen şeytani el, bu sefer iktisadi araç kullandı. Bulgaristan’da ki Türkü, bir lokma ekmeğe muhtaç etti, topraklarını ekilmemiş bıraktırdı, mahsulü satın aldırtmadı, ticaret yollarını kapattı, tek açık kapı, yine göç kapısı kaldı.Ve Türk, bu sefer bir lokma ekmek için yine göç etti.
Bu yağma düzenini kurmalar, topraklarımızı bizden almalar, hiçte tesadüfi gelişmeler değildir. Maksatlı, hedefini bilen ve bu hedefe varmak için yolunu titizlikle takip eden bir akıldır. İşte bu şeytani akıl ile artık yüzleşme vakti gelmiştir. Geç bile kalındı!
Bu, kendisi görünmeyen, fakat etkileri içimize kadar işleyen akıl, bizden olanları bize karşı kullanmayı bildi. Saf, temiz ve inandırılması kolay olan halkımızı, kurnaz, açgözlü, sonradan görme siyasetçilerin insafına bıraktı ki, kendi perde arkasında kalsın ve bütün kötülüğü, zulmü kendinden bilinmesin...
Bizden olanlar, bizim ihtiyaçlarımızı görmedi, toprakların, köylerin, kasabaların boş kalmasını, iktisadi nedenlerle göçü seyretti, önlem almak isteyenleri dışladı. Bazılarını hain ilan ettirdi. Dövdürttü, vatanı onlara zindan etti. Fakat kaçınılmaz son yaklaştı...
Bıçak kemiğe dayandı. Hep birlikte bu toprakları tekrar ihya etmeliyiz! Bizi yurdumuzdan eden şeytani akıl tesadüfi olmadığına göre, ona karşılık verecek olan ihya hareketi de tesadüfi ve dönemsel olmamalı. Bu hassasiyeti her Bulgaristan Türkü hissetmeli, elinden gelen her türlü katkıyı vermeli ve bu yola baş koymalı.
Evladı Fatihan, her siyasi yolu denemeli, sivil toplum örgütlerini desteklemeli. Bulgaristan’da ki Türklerin içinde bulundukları ve destek gördükleri her siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu denetlenmeli ve süzgeçten geçirilmeli.
Bizden görünen, fakat bizleri vatanımızı terk ettiren akla hizmet edenler, ciddi bir şekilde uyarılmalı, gerekirse yeni dostlar aramalı ve edinmeliyiz.
Unutmayalım ki, dost kötü günde belli olur! İşte içinde bulunduğumuz bu dönem, bizim son şansımız ve geri alınması mümkün olmayan zaman dilimidir.
Bulgaristan’da yaşayan genç neslimiz, terk edilen köy ve kasabalarımızı yeniden canlandırmak ve yaşanabilen yurt haline getirmek için son fırsat...
Feridun ÖZTÜRK
петък, 3 юни 2016 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.