сряда, 25 ноември 2015 г.

DOBRO UTRO, HASAN AMCA!

Eski devrin Bulgar ve Türk külhabeyleri bir olup,
yahu, siz dalga  mı geçiyorsunuz bu milletle?

Güya, ocak ayı itibaren  üç saatlik yayın yapmaya
başlayacak “Kırcaali Radyosu” için Türkçe yayın talebi yokmuş...

“Koskoca”meclis, hükümet, siyasetçisi ve borozancısı dahili,
bir yıl boyunca bu radyoyu tartışmadı mı, kararlar alınmadı mı?

Bu radyonun açılışını bizzat ulusal ve yerel  yöneticiler istemiyor,
çünkü çok pısırık ve korkaklar.

İnsanı anında satan ve gölgesinden korkan cinsten bunlar.

Tahminlerine göre bu tür bir radyo özgürlükten ve bağımsızlıktan yana
dem vuracak.

Sırtköy’den Lütvi amca, zıııırrr diye açacak telefonu;

”Alo, Kırcaali Radyosu’mu, "gospodin" Memiş, senmisin ba aretlik, yahu,
baksana şu bizim köyün yolları bir haftadır karla kaplı, damdaki
hayvanlar açlıktan telef oldu, şunu bi duyursana Resmi başkana”...

Kandilka’dan Kadriye Osman;

"Alo, Memiş "bırtçet", köyümüzün gençleri hepsi işsiz, hani DPS söz vermişti,
kaçtanecik  petiletka geçti, hala bizim burada ne fabrika, ne de "tseh" var."

Bizim yeni çakma feodal bozuntuları işte bundan korkuyorlar.

Onlar, ne radyo, ne de başka bir medya istiyorlar.

Faşizm döneminde, bundan 70 - 80 yıl öncesi, bizim buralarda bilinçli bir
şekilde çocukların cahil kalması hedefleniyormuş.

Bugün de aynısı değil mi?

Yirmi beş yıldır yerel idare sözde Türk partisi DPS’nin elinde.

Ana dilde eğitim, başarı grafiği çizeceğine, tepetaklak duvara tosladı.
Resmi dilin de ne kadar benimsendiğini geçenlerde gördük.

Mestanlı köylerinden muhtar seçilen ünüversiteli kızımız iki cümleyi
bağlayamadı ve cümle aleme rezil olduk gittik.

Türkçe öğretmenlerimiz örgüt bile kurmuşlar ama öğrenci aramıyorlar
ve istemiyorlar. Belli ki, aldıkları talimatlar bu yönde.

Lider kisvesine bürünenlerin zihniyeti çürük bir kere.

Dalkavuğun teki ne kadar güzel Bulgarca konuştuğunla övünüp
durmakta, halbuki Ana dili'nde ise feci şekilde tökezlemekte.
Küçük isiminde ufaklığın birisi ise Ana dili gününde İngilizçenin
yararlarından bahsetmekteydi.

Bu zümrenin Türkçe ders sınıflarını doldurmaya asla bir niyeti yok.


Bunu anlamış olan Türkçe öğretmenlerimizi, geçenlerde Gümülcineli
meslektaşlarıyla gönül eğlendiriyorlardı.
Onlar demlenirken, bir grup öğrenci ise çevrelerinde göbek atıyordu.

Fazla uzatmaya değemez.

Günümüzde Kırcaali’deki medyalar satın alınmış durumda.

Bütün yerel gazeteler, belediyelerin ve siyasi gürühün yüzlerce toplu
abonesi sayesinde ayakta kalmakta.

Bunun karşılığı da yandaşlık ve yalakalıkla ödenmekte.
Yani alan ve veren memnun.

Bugün ben, kırk yıldır yazı yazmama rağmen,
tenkit içerikli hiç bir yazımı herhangi bir Kırcaali gazetesinde
yayımlatamam.

Süleyman Gökçe ekselansları bile rica etmiş olsa,
Müzeki efendi olumsuz kafa sallayacaktır...

Birkaç yıl, Nahit Doğu’nun kurduğu Ajans Bg ‘de yazdım.
Gerçekçi olmaya  özen gösteriyordum.

Günün birinde büyük bir tantana ile, bu medyamızın ofisi açıldı.
Güya gazete, radyo, hatta televizyon kanalımız bile olacaktı...

Açılışa gelen, halk tarafından değil, yukarıdan seçilenleri görünce,
benim de görevim bitmişti bu medyada.

O, şaşalı ofis açılışı bir aldatmaca ve gözboyamaktı,
aynı şu “Kırcali Radyosu” palavrasında tekerrür ettiği gibi...

Halkımızı enayi yerine koyanlar için, Ajans Bg’nin ofis açılış
kokteylinde içilenler kar kaldı.
Sofya’daki patronların aferimlerini pas geçelim...

Bilindiği gibi medya dördüncü güç. Yani medyadan kaçış yok!
Bahsettiğim o ofiste ise bugün Dombıra’nın Kırcaali temsilciliği
bulunuyor... Bizimkisi kime niyet, kime kısmet misali.
Korkulur bu Dombıra’nın tokmağından, Bahri Baba!

Kırcaali Radyosu’nun Türkçe yayınları da olacak!

Herhalde, palazlanmış yerel derebey ve feodallar,
Arda’nın akıntısına kapıldığıda...

İşte o zaman, "kopçeyi" çevirdiğimizde, kulağımızın pasını
şu ses silecek;

"Günaydın, sevgili dinleyicilerim, ben Memiş,
Kırcaali Radyosu Türkçe yayınlarından herkese merhabalar..."

Mümin TOPÇU

0 коментара:

Публикуване на коментар

Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.