Hani özgürlük denmişti adına ama kuyruklu yalan dolan çıktı.
Kangren kapmış toplum için hala güzel günler ırak.
Hatta, şimdilik ufuk kapkara.
İstikbalini tayin etme becerisinden yoksunlar,
seçimlerde Doğru Adam’a reyini sunamıyor,
çünkü öyle birisini göremiyor karşısında.
Doğru Adam sevilmiyor Bulgaristan’da.
Doğru Adam’ın önüne kırmızı halı yerine,
çamur deryaları serilmiş.
Boynuna kadar bu simsiyah çamur balçığına gömülsün
ve çaresizlik içinde durmadan kıvransın.
Çıksın çıkabilirse, mıhlandığı yerden!
İmdat çığlığını duyan mı olur dersin, kardeş?
Sanki, öz ülkesinde, 10 avro karşılığında ırzına geçilecek
bir Arap sığınmacı...
Nerede var bir çulsuz, it ve kopuk,
başımıza bostan korkuluğu kesildi.
Dört çeker jipler onların,
körpe manitalar kucaklarında hoplamakta.
Çıyan, durmadan sırıtıyor araba aynasında,
çamur içinde kıvranan feryada kulakları tıkalı.
Sinsice bekliyor avını, çamurun içinden uzatılacak eli.
O anda, dört çeker jipin, hafifçe aralanan kapısından
simsiyah bir çizme belirecek.
Çok tanıdık bu çizme!
Kırmızı kanımız hiç kurumaz üzerinde.
Başımızı kuru soğan gibi ezer.
Ağırlığı inim inim inletir bizi.
Bu çizmenin son hamle sonucu, işte o çamurdaki
Doğru Adam’ın imdat için uzattığı kırık el.
Korkuyor it! Titriyor kopuk!
Ya bu çığlığın eli, kendisini de batağın dibine çekerse...
Yanındaki orospusu, hemen kokulu beyaz peçete uzatıyor.
Çizmeye sıçramış çamur damlacıkları itina ile temizleniyor.
Ve süratla dört çeker gaza basıyor,
arka lastikler Doğru Adam’ın gözlerine
çamur ve duman püskürtüyor...
Ya günün birinde, Doğru Adam’ın gözleri açılıp,
dört çeker jipin lastikleri patlarsa...
Mümin TOPÇU
четвъртък, 22 октомври 2015 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.