Kabaivanoğlu, Karlovo'nun milliyetçi kisvesi kabarmış
muhtarı. Yavuz ve pişkin hırsız damgasını çoktan yedi.
İşlediği suçların hesabını artık hakim önünde verir.
Bir de Allah katında!
Güpe gündüz Kurşun Cami'mizi çalmak istedi.
Güya cami değilmiş bu tarihi Müslüman mabedi.
Buna göre bizim de olmuyormuş...
Başmüftülüğün desteği ile bugün güller diyarında
barışçıl bir protesto yürüyüşü gerçekleştirildi.
Kabaivanoğlu'na bunu odasının perde arkasından
izlemek düştü.
Meydana inip, Müslüman kardeşlerine
elini uzatma cesareti bulamadı nedense...
Herhalde, böylece Kurşun Cami'nin gerçek sahiplerinin
kim olduğunu öğrenmiştir oldu.
Barışçıl bir protesto yürüyüşüne bile izin vermeyen zatın,
eşek kulaklarını bölge idare mahkemesi çekti ve kararını
iptal etti.
Eli kanlı diktatör Jivkov düşeli bunca yıl geçmesine rağmen,
hala Bulgaristan'da Türk ve Müslüman olmak hiç de kolay
değil.
Bu etnik gerginliğin altında, eski totaliter sistem uzantılarının
günümüzde de iktidarlarını sürdürebilmek arzusu yatmakta.
Bütün çabaları da, bazı beyni yıkanmış Bulgar kökenli
vatandaşlarımızı kullanarak, gereksiz ve suni gerginliklere yol
açmak.
Halbuki, Osmanlı döneminin Karlovo kasabasında,
aynı sokağı barış içinde paylaşan Bulgarların ve Türklerin
ev altlarından "komşuluk"denen tüneller geçiyormuş.
Bu yapıların izleri hala ortada.
O yıllarda kardeşçe yaşam varmış. Huzur varmış.
Zangoç, özgürce kiliseye davet edermiş.
İmam da minareden namaza...
Ülkemizdeki camilerin ve medreselerin,
kiliselerin ve manastırların sahipleri tartışma konusu olamaz.
Uyduruk mahkemelerin kararları veya mafyalaşmış siyasilerin
bozuk emelleri bizlere vız gelir tırıs gider.
Bazı gerçekler vardır ki, bıçağın ucu kadar sıcak!
Buna dokunan yanar!
Bundan dolayı gerçekleri bir tek tarih yazar!
Bu işin çözümü ne ucuz populistçi Boyko'ya, ne Valeri'ye,
ne de Gençev ve Doğan'a kalır!
Aynı parazit siyasi ekolün zehirli poparasını yemekteyiz şimdi!
Bu poparayı hala bizlere birileri etnik model olarak dayatmadı mı?
Etnik model, birileri dua ederken,
başkaları domuz gibi morklamak mıdır?
Karlova'da bugün, Müslümanın ve Hristiyanın
elinde ortak yurdumuzun üç renkli bayrağı vardı.
Ama kamplaştık bir kere! Birileri tekbir getirirken,
diğerleri milli marşımızı söylüyordu.
Bu marşı söyleme hakkını yalnız kendinde gören bu özürlü Valeri
ordusu, yakın zamanda yenilgiye uğramaya mahkum.
Çünkü ortada resmi bir etnik model yok!
Bir tek tarihi gerçek var!
Bir de siyasilerin yalanları ve iktidar doyumsuzluğu.
Osmanlı dönemi yaptırılan manastır ve kiliselerin nasıl sahibi varsa,
camilerin ve vakıf mallarının da sahipleri ortada.
Bunu Karlovo meydanından canlı yayında bütün cümle alem gördü...
Hey, Kabaivanoğlu, sakın bir daha camimize dokunayım deme!
Mümin Topçu
сряда, 1 юли 2015 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.