Geçenlerde Yalovalı Bulgar dili sevdalısı göçmenleri yazmıştım.
Bugün de İzmirlilerin aynı ruhtaki talebini dile getirdi Bulgar medyaları.
Güya bizim müslüman İzmirliler Türkiye okullarında Bulgarca dili eğitimi talep etmişler.
Ama nedense bunu mefta olmuş Jivkov'un partisinin temsilcilerinden ve Bulgaristan devletinden istiyorlar...
Acaba bu arzularını Sayın Cumhurbaşkanımız Tayip Erdoğan'dan neden talep etmiyorlar ki?
Korkuyorlar mı dersiniz? Zaten bir çoğunuz resmen Bulgar ismlerinizden vazgeçmiyorsunuz,
sizler en iyisi memleketinize dönün ve orada istediğiniz dilde eğitim görürsünüz,
demesinden mi tedirgin oluyorlar dersiniz...
Bu mevzuyu pek anlamış değilim. Demek ki, biz Türkiye'ye Bulgarca dili öğrenmek için göç etmşiz...
Yarın bu haber bütün Bulgar medyalarında çalkanacak, milliyetçi ve ırkçı Bulgar düşmanlarımız tarafından
bayram edilecek ve yıllar boyu bize hatırlatılacak.
İnanılır gibi değil ama, bazıları işte bu tür saçmalıklarla hala kendi ezikliğini ve yetersizliğini tatmin etme peşinde.
Haber Georgi Kulov'dan. Aslında profesyonel bir tarihçi olan bu Bulgara göre, müze çalışanı olduğu dönemde,
Kırcaali ilindeki bütün Türkler Mars'a göçetmişlerdi...
Şimdiki görevini ise yalnız tahmin edebiliyorum. Maaşını Türkiye Cumhuriyeti düşmanı olan bir Pensilvanyalı'dan alarak,
son yıllarda durmadan köhne ve sığ görüşlü sahte Bulgar milliyetçilerinin hoşuna gidecek yazılar kaleme almakta.
Sevdiği konular arasında, Bulgaristanlı ve Türkiyeli Pomakların arasına nifak tohumları ekmek,
ya da Bulgaristanlı Türk göçmenlerin inanılmaz ve uyduruk Bulgarca "öğrenme tutkusunu" var.
Bu haberin daha yarın İzmirlilerin yalanlanmasını ümit ediyorum.
Aksi halde milliyetçi bir Bulgaristan gazetecisinden özür dilemek düşücek bana.
İzmir heyetinde Kırmızı Nazmi yine kılavuzlık yapmış.
Bu şahıs bizim Mleçino'da koministlerin has adamıydı, yani birinci sekreteri.
Moskova'da yüksek öğretim gördü, belki de bundan dolayı onlarca masum ve savunmasız Türk kardeşimizi,
kızıl bayraklarla döşeli makamında eşek sudan gelinceye dek kütekten geçiriyordu.
Yarın Bursa sokaklarına çıksam, bayağı bunun tekme ve yumruğunu yemiş kardeşimizi bulur ve konuşurum.
Acaba bunun neresi sosyalistlik ve hümanizm oluyor?
Ben ise muhatapları olduğu İzmirli dernekçileri liberalizmcı biliyordum...
Eskiden, kendisi göçmen derneklerinin kapısından girmeye korkardı ve İstanbula kadar gelip,
heyetiyle beraber Bulgaristan Türklerine ait olmayan herhangi bir Rumeli derneği tabelası önünde fotograf çektiriyordu.
(Gogıl'da böyle bir fotograf mevcut).
Demek ki aptal Bulgaristan komünistlerini aldatmak hala çok kolay!
Sonuçta, Kırmızı Nazmi'yin sayesinde, Türkiye okullarında Bulgarca dili okutulmaya başlanacak.
Şu Prezident Plevneli, geçen gün galiba yanlış Türklere onur madalyası vermiş oldu...
Ölme eşeğim ölme mi dersin, ya da vah bizim halimize...
İnsanlar arasında ayrımcılık yapmam. Ne kafatası ölçerim, ne de çeşitli halkların dostluğunun arasına girerim.
Evet, Bulgaristan bizim de memleketimiz. Severiz ve sayarız.
Sonuçta Georgi Kulov'un hak sahibi olduğu kadar, benim ve okurumun da aynı payı ve hakkı var bu devlette.
Benim, Kulov ve Papaz Peşo'nun kilisesinde nasıl asla gözüm yoksa, ne de bu hristiyan mabedini
bir Türk müzesine dönüştürme heveslisiyim...
Ama bu zorbalar da benim Kırcaali'deki muhteşem Medrese binamı acilen terk etsinler!
Kulov, bu konuda "Zaman"gazetesinde kaç tane yazı yazmıştır sanıyorsunuz?
Ya da Kırmızı Nazmi?
Bulgar milliyetçileri ve ırkçıları bizim Bulgaristan'da Türkçe okumamıza karşı çıkar,
ayrıca Türkiye'de bile Bulgarca okumamızı ister.
Burada asıl ima etmek istedikleri galiba başka tanıdık bir nüans.
Yani öküz altında buzağı aramaya devam ediyor bu şaşkınlar...
Aslında neden Goşo'yu suçluyorum ki?
İstanbul'da doğma ve yetişme binlerce Bulgar etnosuna ait Türkiye vatandaşı yaşamakta.
Bunlar bile Türkiye okullarında Bulgarca okumayı tercih etmezken,
acaba hangi sebepten dolayı bizim Türk sandığımız bazı göçmenler eski memleketinin
resmi dilini bunca okumaya hevesli ki?
İşte ben bunu da anlayamıyorum!
Yoksa, bu işin içinde tahmin edemediğimiz başka bir sır ve amaç mı var?
Eski Balgöç başkanı Prof.Emil Balkan ile bir söyleşimizde, başkanlığını yürüttüğü yönetim kurulunda bile
aşırı Bulgar milliyetçilerinin Skot tivisinin ajanı olduğunu itiraf etmişti.
Bu ise güpe gündüz eski komünist istihbaratçılarıyla ortak hareket etmekti...
Fazla uzatmaya gerek yok. Bu konulara tekrar döneriz.
Şu an rahmetli Bay Nuri'yi, Safiye Ablayı, İsperih bölgesinde protesto nümayişi sırasında,
kahpe ve acımasız bir şekilde kurşuna dizilen onbir kardeşimizi anmadan edemiyorum.
Avni Veli'yi, Mustafa Ömer'i, Sabri İskender'i ve binlerce Türklük namına hayatlarını riske atan
ve feda edenleri saygıyla anarken, İzmirli dernekçilerin seçtiği yolu ise hiç doğru bulmuyorum.
Bu akşam, bu konu ile alakalı beni Ankara'dan, yüksek mevkide görevli ve bizleri yakından takip eden bir dostum aradı,
ilk önce duyduğu büyük üzüntüyü belirterek, bizleri vefasızlıkla suçladı ve sorumsuzca davranışlarımızdan
dolayı kınadığını belirtti. Kanıma dokunmadı da değil!
Hemen ekspres bir anket gerçekleştirdim, işte ilk üç cevap;
Niyazi Makak, eski mücahitlerimizden, şair;
" - Eğer, çifte vatandaşlık hakkını kazanan gençler, gelecekte Bulgaristan'da yaşamak isterlerse, Bulgarca öğrenme istekleri yanlış bir anlam taşımaz. Bulgaristan'ın resmi dilini öğrenmek gayet doğaldır, ama Türkiye Cumhuriyeti'nin bu gençlere Bulgarca dili öğretme gibi bir mecburiyeti olamaz. Binaenaleyh, komünist uzantısı sosyalistlerin maksatları Bulgaristan'da yaşayan Türklere gözdağı vermekse ve "Bakınız, Türkiye'deki göçmenler bile Bulgarca öğrenmek istiyor, siz ise Türkçe eğitimin üzerinde duruyorsunuz!" kabilinden ise, işte orası çok çirkin bir propagandanın çerçevesinin dışına çıkmaz."
Hanife Şuayip, araştırmacı yazar;
"- Herhalde Bulgaristan vatandaşı olmayı isteyen gençlerin sayısının bir hayli çok olmasından dolayı kaynaklanıyordur bu Bulgarca okuma isteği."
Bilgin Akay, eski siyasi mahkümlardan, heykeltraş;
"- Kırmızı Nazmi gibi, eski ve kaşarlanmis komünistlerin bu tür girisimlerde bulunmasının mesajı çok açık ve net. "Bulgarca dili" öğrenme kılıfı ve maskesi ardına bakmak gerek. Gercek orada gizli! Bu zatların geçmişini, faaliyetlerini ve bu emrileri kimden aldıklarını iyi biliyoruz. Türkiye'de bu tür bir misyonda bulunabilme garantisini ve cesaretini kimden aldılar? Burada kimlerle irtibatta oldukları bizlere bazı ip uçları vermekte. Gerçeği söylemek gerekirse, ben bu talebe pek inanmış değilim. Sanırım bu açıklama bir propaganda niteliğinde, komunistlerin ileri sürdüğü bir boş ve komik iddia olarak anılacak.
Mümin TOPÇU
петък, 12 юни 2015 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.