BAZI KÜÇÜK DETAYLARIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ...

Totaliterizme karşı verdiğimiz mücadelenin sembol ismi haline dönüşen, şehit küçük bebeğimizin mezarının kötü durumu, düne kadar yoğun biçimde bir siyasi partinin yalakalığı ve yandaşlığı isterisi içinde yayınlar yapan küçük bir özel Türk tivisinin ele alması, sanal alemde bayağı çalkalandı...

Halbuki bu durumu Bulgaristan kökenli Türk muhalif gazeteciler ve medyalar uzun yıllardan beri dile getirmekte.

Emektar ve yılmaz kalemlerden Mümin Topçu'nun bu konuda bir sürü yorumu var. Kırcaalili gazeteci Nahit Doğu'nun da yorum, radyo ve televizyon yayınları mevcut. Yine ciddi bir muhalif analist olan Durmuş Arda'da bu konu üzerine serzenişte bulunmuştu. Tabi ki, bir "Kırcaali Haber" veya İsmail Köseömer için her yer gül filistanlık, onlara göre adeta Balkanların İsviçre'sinde yaşıyoruz...

Kırcali.eu olarak, bizler 2011 yılında, yani bundan dört yıl öncesi, yetkilileri uyarmıştık. Hatta, bazıları bana bu mezarı bulmam için yardımı bile esirgemişlerdi, çünkü tam olarak mevkisi bilinmiyordu...

O tarihte aynı Türk tivisinin ekibi de oradaydı, fakat kendileri bizim siyasi liderlerin peşinde koşturuyorlardı, beklentileri vardı onlardan. Benimle mezarı görmeye bile gelmediler, daha ziyade akşama verilecek kokteyle merak sarmışlardı. Bunun semeresini birkaç yıl sonra taraflı yayınlar hazırlayarak alacaklardı...

Son programdan anlaşılıyor ki, dostane ilişkiler bitmiş, ya da bazıları reketör rolüne kaftan biçmekte. Yarın öbür gün aynı tiviciler yeniden "yıkama ve yağlama" işine koyulurlar, bundan hiç şüpheniz olmasın.

Şimdilerde bazı göçmen derneği öncüleri göze çarpmakta, her hafta suyun iki istikametinde lüks araçlarla adeta mekik dokuyorlar. Hani bunlar yalnız 25 yıl öncesi sadece birer gömlekle göç etmişlerdi, kendileri bizim Türklüğümüz ve özgürlüğümüz için efor sarf ediyorsa, o zaman öncelikle git ve o şehitlerin kabirlerinin onarımını ve düzenlemesini gerçekleştir. Önlerinde birer Fatiha duası oku, birer demet çiçek bırak ve sonra karşımıza çık. O çiçeği de kendi paranla al...

Ama bunu yaparken sakın kendi fotografını ve videonu çektireyim deme. Yüzlerce ve binlerce defa cihan pehlivanı edasıyla çekilmiş senin fotograf pozlarına artık tahammülümüz kalmadı.

Son Kirli ve buna benzer etkinliklerde yapılan fuzuli masraflarla, biliyor musunuz kaç tane Türkçe kitap bastırılırdı?

Kaç tane mezarlığımızın onarımı ve bakımı gerçekleşebilirdi?

Kaç tane mescidimiz ve camimiz tamir edilebilirdi?

Veya en azından kaç tane yoksul kardeşimizin karnı doyurulabilirdi?

İşte 2011 yılında düştüğümüz not ve bunun paylaşım linki;

http://www.kircali.eu/…/yl-2011-ayn-toren-ayn-senaryo-ayn.h…

Yıl 2011: Aynı tören, aynı senaryo, aynı konuşmalar...

Şehitlerimiz ise bir dua bekliyor

Kirkovo Belediyesine bağlı Mogilyane (Kayaloba) köyünde 26 Aralık 1984 yılında, asimilsyona karşı düzenlenen protesto gösterileri sırasında öldürülen Kitnalı Musa Yakup, Kayalobalı Ayşe Hasan ve 17 aylık Türkan anıldı.

Ama nasıl?

Törenin açılışı ve yapılışı eski yıllarda olduğu gibi tekrarlandı. Türkiye'den, Sofya'dan, Kırcaali'den ve Kirkovo'dan, HÖH partinin aktivistleri katıldılar törene. Kırcaali medya temsilcileri düzenlenen törene ve özellikle kokteyle tam kadro katıldılar. Halk törene katılmadı. Yaklaşık 3 km uzaklıkta Kayaloba mezarlığında bulunan mezarlarda güller ve menekşeler büyürken, küçük Şehit Türkan bebeğin mezarını kar, otlar ve dikenler sarmış, bir dua bekliyordu sadece...

Rafet Ali,

Kırcaali

Foto //  kircali.eu - Mogilyane (Kayaloba) mezarlığı, 26 Aralık 2011 yılı