Göçmen
dernekleri bir çok çatı altında yuvalandı.
En büyüğü
ise Balkan Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu.
Bugün bu
örgütümüzle ilgili birkaç nüansa değineceğim.
Hak ve
Özgürlükler Hareketi'nin Haskovo vekili ve eski valisi,
Trakya
bölgesinde bazı valilik, kaymakamlık ve belediyelerde
nezaket
ziyaretlerinde bulundu.
Bunlara
konfederasyon ve yerel dernek temsilcileri eşlik etti.
Türkiye
Cumhuriyeti, her zaman olduğu gibi,
Bulgaristan
Türklerinin seçilmiş temsilcilerine karşı ilgisiz kalmaz,
fakat rutin
bu protokol ziyaretlerinin perde arkasında
başka
düşündürücü gerçekler de çıkmakta.
Çifte
vatandaşlık hakkına sahip göçmenlerin sayı orantısına göre,
HÖH
partisine oy verenler beşte biri geçmez ve ortaya çoğunluğa karşı
bir
saygısızlık çıkmaktadır.
Son
yıllarda, her ne kadar tasvip edilmese de,
bazı dernek
yöneticilerini siyasetin içinde görmekteyiz.
Açık açığa
siyasi renkleri yüzlerine vurmakta.
Çeşitli
yöntemlerle camiamıza ayar çekme çabaları
çoktan ayyuka
çıktı ve tat vermemeye başladı.
Sanki
enselerimizdeki kafa değil de, boş bir teneke kofası.
"-
Bilmem hangi partiye destek çıkmayın,
ama oyunuzu
mutlaka filanca partiye verin!"
"- O
deputat adayı simsiyah, diğeri ise bembeyaz!"
"- Yok,
sen hemen yakana bir kırmızı karanfil tak bakalım!"
Biraz insaf
yahu, ben belki beyaz laleyi seviyorum!
"-
Oyunu ampule at, sakın kurda vereyim deme bak!"
"-
Mestan kahraman(herhalde geçmişinden dolayı), Korman hain..."
Bizim sokak
işte bunlara benzer,
o tanıdık
cennahın nidalarıyla çınlamakta.
Ama
unutulmasın ki, günün birinde adama kondururlar;
"- Siz
sivil toplum örgütümüsünüz, ya da siyasi bir parti mi?
Kanımca,
göçmen kuruluşları herkese eşit mesafede durmalı.
Azılı parti
militanları ise başka yuvaya!
Neden mi
anlatıyorum bunları.
Varsayalım
ki, yarın Trakya bölgesi ziyaretine
Kasım Dal ve
Korman İsmail de geliyor.
Arkalarından
Menderes Kungun ve Efrem Mollov da beliriyor.
Resmi devlet
makamı, memnuniyetle bunları da kabul eder.
Ama dernek
yöneticilerimiz bu konuklara eşlik eder mi?
Hiç
sanmıyorum!
Çünkü
tarafsızlığını ve saygınlığını çoktan kaybettiler!
Bursa'da
havalar güzel gidiyor, ama aldığımız duyumlara göre,
BALGÖÇ
ofislerini kara bulutlar sarmış.
Mutlaka
geçici olaraktır!
Balkan
panayırı ve şöleni derken, belediyelerle ortaklık porsumuş.
Bazıları
şahsi rantçı kisvesine bürünürken, diğerleri ise bu etkinliklerde
HÖH için
yeterince çalışamadığından muzdarip.
Herhalde
yoğun köfte kokusu ve bira bolluğu buna engel olmuştur...
Olup bitenin
sonunda, Kestel dernek şube başkanını görevden alma mektubu
nedense bir
pastane rafında bulunmuş.
Aynı Kestel
halkı ise buna nasıl cevap verir ki?
Seçtikleri
başkan, kendilerine sorulmadan aforoz ediliyor.
Başka zaman
da belirttiğim oldu.
Bizim siyasi
partilerimizde ve derneklerimizde,
nedense
yeterli bir şekilde danışman kurulları kullanılmıyor. Önde gelen
kanat
önderlerimiz ve aydınlarımız bu derneklerden uzak tutuluyor.
Bir çok
ciddi alanda başarıdan uzak kalmamızın ana sebebi,
dernekçimizin
yetersiz ve hazırlıksız kalmasına bağlı.
Şimdilik bir
örnekle yetineceğim.
Balkan
Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu çok büyük bir sorumluluk
taşımakta.
Ama bakıyorum ki, başkanın danışmanı genç bir
ünüversiteli
voleybol sporcusu.
Kendisi
Türkle evli bir Bulgar.
Saygı
duyarım!
Acaba bu
genç kadının, bizi ilgilendiren bütün önemli konular hakkında
yeterince
bilgi birikimi ve becerisi var mı?
Buna benim
pek inanasım gelmiyor.
Bu sporcu
kızımız;
-
Kırcaali'yi "kurtaran" Bulgar generalin fahri hemşehri unvanına
karşı
çıkabilecek mi?
- Aynı şehir
merkezindeki tarihi Medrese binasındaki müzeyi mi sahiplenir?
- Ya da
yıkılmak üzre olan İbrahim Paşa Camiisi'nin şehrinin adını bilir mi?
Bu soruların
doğru cevabını, değil Bulgar gelinimiz,
bir çok
dernekçimiz bile bilmemekte ve asla ilgilenmemekte...
Başka bir
kıyaslamayla yazımı noktalıyorum,
yoksa feys
arkadaşım Zürfettin bey, bana fena darılır.
Umarım,
kendisi benim iyi niyetimi anlar.
Kırcaali'de
bir Trakyalılar örgütlenmesi var.
Üyeleri
genelde Trakya'dan göç ettirilen mübadillerin torunları
ve gizliden
ha bire bizlere diş gıcırdatmakta...
Hiç durmadan
Trakya'da vuku bulan bir takım zulümlerden bahsediyorlar.
Halbuki aynı
zamanda Kırcaali bölgesindeki her Türk köyünün başında
beş on
suçsuz şehidimizin kabri bulunmakta.
İşte o
sözünü ettiğim derneğin başkan danışmanlığını,
Türkiye'den
gitme bir Türk gelin üstlenebilir mi dersiniz?
Mümin Topçu
10 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.