четвъртък, 25 декември 2014 г.

ASİMİLASYON VE GÖÇE ZORLAMANIN OTUZUNCU YILI

Bu yıl Bulgaristan’da totaliter rejim tarafından zorla isim değiştirme, Türk kimliğini inkâr etme, Türklerin bütün haklarının elinden alınması ve baskıların uygulanmasının 30. yılıdır. Aynı böyle 1989 yılı Mayıs yürüyüşlerinin de 25. yılıdır. Bu acıklı ve o kadar da gurur verici mücadeleyi anmak ve gelecek nesillere anlatmak bizim görevimizdir.
Bulgaristan Türklerini asimile etme ve göçe zorlama hatta Bulgaristan’da Türk varlığını inkâr etme politikası her zaman Bulgar ırkçıları tarafından hep gündemde tutulmuştur. Hep gündemde kalmıştır. Ben burada kısaca bu süreci özetleyerek sözlerime başlamak istiyorum. Çünkü bu süreç yüzyıldan fazla planlı bir şekilde devam etmiştir devam etmektedir. Türk kıyımı daha 1877-1878 Rus Osmanlı savaşında sivil Türk halkının kıyımı ve göçüyle başlamıştır. Türk halkı Savaştan sonra göçe zorlanmış ve göç ettirilmiştir. Balkan savaşı yıllarında Pomakların adlarını değiştirtirildi. 1934-1944 arası Türkçe yer adlarının değiştirildi. Türk özel okullarının Bulgar devlet okullarıyla birleştirilmek istendi ve Türk öğretmenlerinin (özellikle Daru-l Muallimi-n okulunu bitirenlerin) yurt dışına kovuldular. 1947 yılından itibaren okullarda İslâm dinine kısıtlamalar getirildi. Bu asimilasyonun ve göçün Bulgaristan Türkleri tarihinin bir küçük özetidir. Bulgaristan Türkleri bu baskılara dayanamayarak, Nisan 1878 yılında Rodoplarda Rus işgaline karşı, Şubat 1880 y. Kırcali ilçesinde, Aytos ilçesinde Bulgar zulümlerine karşı isyanlar çıkardı*5.
En büyük baskılar ve zorla asimile etme siyaseti ise 1956 yılından sonra April plenumu adıyla bilinen merkez Komitesinin (geniş oturumda) alınan kararlarla başlamıştır. Süreç 1956-1989 yılları arasını kapsamaktadır. Bu süreci 3 döneme ayırabiliriz. 1. Türklerin haklarını ellerinden almak için ilk denemeler. 2. Türklerin bütün eğitim ve kültür kurumlarının kapatılması. 3. Zorla isim değiştirilmesi ve Türk varlığını inkâr etme. Isim değiştirme 24.12.1984 yılında başladı ve 24.01.1985 tarihinde sona erdi. Asker ve tanklarla sarılmış köylüler direndiler. Çarpışmalar oldu. En büyük çarpışmalar Benkovski, Mestanlı, Kirkovo, Prahovo, Mleçino, Yablanovo, Novo selo, Golâmo gradişte ve başka köylerde oldu.
Bundan sonra Türklerin haklarını elinden almak için baskılar başladı.
Ancak bu süreç 1989 yılına kadar devam etti. Mayıs 1989 yılında Özgürlük yürüyüşleri başladı. En büyük yürüyüşler, Yusufhanlar – Kaolinovo, Mahmuzlu köyü, Ezerçe köyü, Kalova, Sarıkovanlık, Dulovo ve toplam 73 yürüyüş yapıldı. Yürüyüşlerle başa çıkamayacağını anlayan T. Jivkov Zorunlu Göçü başlattı.
HEPİMİZİN, ÖZELLİKLE DE DERNEKLERİMİZİN GÖREVİ: BUNLARI UNUTMAMALIYIZ, UNUTTURMAMALIYIZ.

Embiya ULUSOY


3 коментара:

Анонимен каза...

Komünizm döneminde, Bulgaristan Türklerinin işçi askeri olma; subay, hukukçu, diplomat olamama gibi "avantajları" vardı. Asimilasyon daha düşük hızla da olsa devam etmekte. Günümüzde dahi, bazı gençlere adını değiştirme teklifleri yapılmakta. Kırcaali de dahil, resmi dairelerde çalışan azınlık mensuplarının yüzdesi çok düşük seviyede. Razgrad'ta Türk tiyatrosuna ne oldu? İbrahim Paşa Camii yıkıldı yıkılacak...Romanlar hırsızlıkla(jılti stotinki) suçlanıyor. Bankaları, değişik ülkelerdeki bankomatları, hangi etnik kökenden olanlar boşaltmakta?

Анонимен каза...

kimseye inanmıyoruz hepsi ikiyüzlü bulgaristanda türkler türkiyeye göç etti kalanlar rın Allah bilir ne olduklarını

Анонимен каза...

"kimseye inanmıyoruz hepsi ikiyüzlü bulgaristanda türkler türkiyeye göç etti kalanlar rın Allah bilir ne olduklarını" ---Çok saçma. Ben Türküm diyen herkes Türktür. Daha en az 1 000 000 Türk var Bulgaristan'da. Bunlardan bir kısmı maalesef yarı asimile olmuş durumda.

Публикуване на коментар

Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.