"Pomakların ideolojik, örgütsel ve tarihsel merkezinin
Paşmaklı (Smolyan) ve Rodoplar olduğu bazına dayanarak, tüm Pomaklar tarafından
tanınmış ve Pomakların eski yönetim yapısının mirasçısı olarak kabul görmüş bir
kuruluş olarak, 20.09.2014 tarihinde Türkiye Bursa’da yapılan Pomak
derneklerinin Genel Kurulu ile ilgili görüşümüzü açıklama zorunluluğu
doğmuştur. AVRUPA POMAK ENSTİTÜSÜNÜN 05.10. 2014 tarihinde Trigrad’da yapılan,
Yönetim Kurulu toplantısında, PODEF Genel Kurulundan gelen bilgiler doğrultusunda,
tüm bakış açılarını değerlendirerek, sizlere hitaben, şu görüşlerimizi
özellikle belirtmek istiyoruz:
Türkiye’deki Pomak örgütlerinin, Türkiye Cumhuriyeti
topraklarında eskiden Pomaklara uygulanan asimilasyon sürecinin etkisinde
kalmış olup, eski alışkanlıkların etkisinde kaldıkları için ciddi örgütsel ve
ideolojik sorunlarının olduğunu tespit ettik. Türkiye’deki Pomak dernekleri,
hala POMAK etnik kavramını tanımlamakta zorluk çekiyorlar ve bu antik çağ
halkın benzersiz POMAK tanımlamasını güçlendirmek istemiyorlar. PODEF Genel
Kurulunda, “Pomak Türkleri” deyimini güçlü kılan kişilerin ve kuruluşların
ağırlıklı olduğu görülmüştür. Diğer yandan PODEF’in Yönetim Kuruluna, Türk
Milliyetçi Partisi mensupları alınmıştır.
AVRUPA POMAK ENSTİTÜSÜ olarak şunu beyan ediyoruz:
- Pomaklar eski çağlardan kalma bir halktır. Pomaklar
yaşadıkları herhangi bir ülkede milliyetçi olamazlar, Onlar sadece Pomak
vatansever olurlar ve bununla gurur duyarlar. Tüm Pomaklar, anadili Pomakça’yı
konuşurlar. Türkiye’deki Pomak derneklerinin yönetim kademelerine Pomakça
bilmeyen ve konuşamayan kişilerin alınması kabul edilemez. Bu kişiler, Türkiye
Cumhuriyeti tarafında yürütülen asimilasyonu kabul etmiş sayılırlar ve
Türkiye’de Pomak etnik kimliğinin güçlenmesine engel olmamalıdırlar. Pomaklar
dünyanın her neresinde olursa olsun, gerçek Pomak olarak, kendi kimliklerini
korumalıdır. Türkiye’deki Pomak örgütleri, Pomakların Türkiye’de ayrı bir etnik
grup olduklarını, resmi olarak tanınmaları için, henüz devlet kurumlarını ikna
edememişlerdir. Pomak örgütlerinin, Pomakların etnik kimliklerine karşı
hareketler, haklarına saldırı veya asimilasyon eylemleri yapılması dışında,
herhangi bir devletin siyasi süreçlerine katılmaları kabul edilemez.
- PODEF açıkça belirtmeli ve hareketleriyle kanıtlamalı ki,
Türkiye devletiyle bir bağlantısı olmadığını, Türkiye devleti veya Türk gizli
servisleri tarafından yönetilmediğini, aynı şekilde Bulgaristan gizli
servisleriyle bağlantısı olan Türkiye’deki BAL- GÖÇ örgütüyle hiçbir ortak yönü
olmadığını;
- PODEF’ e Bulgaristan’da HÖH/DPS ile görüşme ve müzakere
yürüterek Bulgaristan’daki siyasi süreçler hakkında görüş belirtme yetkisi
verilmemiştir ve buna hakkı da yoktur. Hatırlatmak isteriz ki, HÖH/DPS, eski
rejimin gizli servisi DS tarafından kurulmuştur ve Bulgaristan’da yaşayan
Pomaklara hiçbir yardımı olmamıştır. HÖH/DPS, Bulgar ve Türk gizli
servisleriyle birlikte, Pomak etnik kavramının güçlenmesine karşı
çalışmaktadır;
- AVRUPA POMAK ENSTİTÜSÜ, Bulgaristan’da artık POMAKLARA, “
Bulgar- Muhamedanlar” veya “Bulgar- Müslümanlar” denmemesi konusunda başarılı
olmuştur. PODEF’in, Türkiye’deki POMAKLARA, “ Pomak Türkleri” denmemesi için
mücadele vermesi gerekiyor. Bu Sizin temel göreviniz;
- POMAKLAR her zaman Avrupalı olmuşlardır ve daima Avrupalı
kalacaklar. Türkiye’deki Pomaklar, bu Avrupa halkının çocuklarıdır. PODEF,
Türkiye’deki POMAKLARIN Avrupalı görünümünü güçlendirmek için büyük gayretler
içine girmelidir, aksi takdirde Asya’da yeni ve genç bir etnik kimlik ortaya
çıkacak. Onun adı da, “Pomak Türkleri” olacak. Ancak Türkiye’deki Pomak
örgütlerinin gayret ve çabalarıyla, bu karamsar tahmin engellenebilir.
Dünyadaki Pomakların tek bir yönetim merkezi vardır. Bu
merkezi de AVRUPA POMAK ENSTİTÜSÜ temsil ediyor. PODEF yönetimine, bu değişmez
gerçeği hesaba katmanızı ve Türkiye’de yeni, gerçek bir POMAK FEDERASYONUNUN
kurulmasını önlenmesini öneriyoruz.
AVRUPA POMAK ENSTİTÜSÜ Başkanı: Efrem Mollov"
***
Bu açıklamayı okuduktan sonra, bazı notlar düşmemiz zaruri
oldu.
Pomak Dernekleri Federasyonu'nun (PODEF), Bursa'daki kuruluş
kongresini, ben ve medyamızın istihbarat şefi Ali Ay ile beraber izledik.
Şimdi anlıyorum ki, sn.Efrem Mollov, bu malüm kongreye
katılmamasına rağmen, Merinos Parkı'ndaki o unutulmaz ilk coşku ve heyecan
havasını hiç solumadan, araştırmadan ve görmeden, olay ve gelişmeleri çok
farklı yönlere çekme gayretine girişmiş. Tebrik yerine, tenkit mesajı
göndermiş...
Kendisinin kaleme aldığı satırlarla, o kongre salonundaki
konuşmaların ve alınan kararların
arasında hiç bir organik bağ göremedim.
Bundan dolayı bazı hususları yorumlamadan geçemem.
- Smolyan (Paşmaklı) şehri, coğrafi olarak Rodop dağlarının
merkezi konumunda, fakat tarih boyunca burası Pomaklar tarafından resmen bir
merkez olarak tayin edilmedi.
Ayrıca burada Pomakların eski bir yönetim sisteminden bahsedilmekte. Böyle bir yapının
varlığından söz etmemiz mümkün değil. Son seçimlerdeki seçmen oylarını
incelediğimizde, galiba, Nevrokop bölgesindeki Pomakların sayısı daha fazla.
- Ayrıca, günümüzde en fazla Pomak asılı vatandaş, Türkiye
Cumhuriyeti'nde yaşamakta - resmi kaynaklara göre, bu rakam iki buçuk
miliyonu aşmakta. Türkiye'deki Pomak
derneklerinin üye sayısının fazlalığı dikkat çeken başka bir önemli husus
oluşturmakta. Bütün Balkan devletlerinde ise Pomakların sayısı çok daha küçük
bir rakamla ifade ediliyor. Oralarda ciddi bir yapılanmadan da bahsedilemez...
- Avrupa Pomak
Enstitüsü, Hamburg merkezli bir resmi kuruluş. Bulgaristan'daki varlığını,
sn.Efrem Mollov yönetimindeki örgütle göstermekte.
- Türkiye'deki PODEF ile Avrupa Pomak Enstitüsü arasında
şimdilik herhangi bir resmi irtibat kaydedilmedi, ortak hareket kararları da
alınmadı.
- Sn.Mollov, Türkiye'de Pomaklara karşı uygulanan
asimilasyondan bahsetmekte. Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihsel sürecinde,
azınlıklarına karşı bazı yanlış uygulamalar olmuş olabilir, fakat bir tek Türkiye'de yaşayan Pomaklar günümüze
dek bütün etnik örf ve adetlerini, dilini ve kültürünü muhafaza etmeyi
başarmıştır.Türkiye'deki Pomaklar, günümüzde de koyu birer müslüman.
Kullandıkları anadilleri de eski ve arkaik bir dil olarak yaşatılmakta. Kimse
ne dinlerine ve dillerine karışmıştır, ne de etnik kimliklerine.
- Ya diğer Balkan devletlerindeki ve özellikle
Bulgaristan'daki Pomakların akıbeti ne biçimde gelişmekte?
- Bunların bir kısmı, "Rodina"gibi örgütlerin
gönüllü aktivisti oldu ve Pomak kökenini reddetmekte, diğer bir kısım,
kendilerini Bulgar olarak görmekte, hatta gönüllü olarak dinini değiştirenler
var. Pomak asıllı sahte papazlar bile ortalıkta etek savurmakta...
Yakoruda bölgesindeki Pomaklar kendilerini Türk olarak
tanımlarken, Pazarcıklı çingeneler ise nedense vahhabiliğe umut bağlamışlar!
Boşuna çıkmamış bizim topraklardan şu söz;
- "Nerde Yambol, nerde İstanbul!"
Demokrasilerde kimsenin din ve etnik seçimine karışamayız.
Zaten bu haddimizi de
aşar. Ama, sn.Mollov'un kendi çevresini görmezlikten gelip, Türkiye'deki
Pomakların toplumsal durum ve duruşuna dil uzatmasını bayağı yadırgadım, çünkü
bizler doğruya doğru, yanlışa yanlış demek mecburiyetindeyiz. Tabi ki, bu ne
Türkiye'deki, ne de Bulgaristan'daki
toplumsal gelişmelerin analiz ve
tenkit edilemez anlamına gelmez...
Lafın kısası,Türkiye'deki Pomaklar bir asır boyunca ciddi
anlamda ne bir asimilasyon görmüştür, ne de herhangi baskı ve zulüm. Bulgaristan'daki
Pomakların ise bu esnada 12 kere zoraki bir şekilde isimleri değiştirildi...
- Bazılarını çok rahatsız eden, "Pomak Türkleri"
kavramı ise çoktan buralarda tedavülden kalktı.
Ayrıca, çok kalın ve derin tarih kitaplarını
karıştırdığımızda görüyoruz ki, nedense Bulgarı da, Pomağı da hep eski Türk kökenli olarak karşımıza çıkmakta.
- Pomakların, öz ve gerçek tarihlerini, kendilerinin yazma
zamanı gelmedi mi?
Belki bir tek o zaman, "Pomak" kelimesinin "pomaga" etimolojisiyle bir
bağlantısının olmadığını anlamış oluruz...
- Türkiye'deki
Pomaklar, bu saatten sonra, kendi etnik yapısıyla ilgili devlet kurumlarını bu
konuda ikna etme gayretinde bulunmaz.
Zaten devletin en üst kademesine varınca, kendilerinin
varlığını tanımlamakta. İsterseniz, sizlere televizyon açalım, okullarda
anadilinizi okuyun ve öğrenin boşuna denmemekte...
- Ya Bulgaristan'daki Pomaklar aynı hak ve özgürlükler
statüsüne kavuştu mu?
- Sonuçta, PODEF, Türkiye menşeli bir sivil toplum kuruluşu.
Her Türkiye vatandaşı arzu ettiği siyasi partiye üye
olabilir, ayrıca anadilini bilmemiş olsa bile PODEF yönetimine de girebilir...
Bu örgüt Pomak kimliğini yok etmek için değil, onu var etmek
ve yaşatmak için kuruldu. Bunu sn. Mollov'da çok iyi biliyor...
Galiba, asıl bu gerçek, bazı Balkanlı uyanıkları rahatsız
etmekte...
- Bir de PODEF'in, Türkiye devletiyle bir bağlantısının
olmaması koşulunu koyuyor, sn.Mollov.
Türk gizli servisi tarafından yönetilmemesi buyruğunu da
unutmuyor.
Bunlara gülüp geçelim!
Sakın ha, PODEF, BALGÖÇ gibi kabul görmüş bir göçmen
kuruluşu ile irtibata geçeyim demesin!
- Sn.Mollov ve dava arkadaşlarına sormak isterim, acaba
Bulgaristan'daki 1972 yılı olaylarında, Türkiye'deki göçmen dernekleri kimlerin
gasp edilen hak ve özgürlüklerini savundular?
Dahası da,1989 yılından sonra, Türkiye'ye göç eden
Pomaklara, acaba BALGÖÇ neden sahip çıktı?
- Artık insanlık ve kardeşlik mi öldü, sn.Mollov?
- BALGÖÇ'ün, Bulgar gizli istihbarat örgütüyle olan
bağlantısını ve ayrıca Türk istihbaratının,
Pomak etnik kavramının güçlenmesini ne şekilde engellediğini, ispatlamak yine,
sn.Mollov'a düşmekte.
Belli oluyor ki, kendisi bu konulara hepimizden daha
fazla hakim...
Avrupa Pomak Enstitüsü'nün basın açıklaması ile bağlantılı
yorumlara açığız.
Umarım ki, yakın zamanda bu köşede PODEF örgütünün yorumlarını da okuruz.
Mümin Topçu
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.