четвъртък, 16 октомври 2014 г.

PODEF'İN KURULUŞU HANGİ ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ

"Pomakların ideolojik, örgütsel ve tarihsel merkezinin Paşmaklı (Smolyan) ve Rodoplar olduğu bazına dayanarak, tüm Pomaklar tarafından tanınmış ve Pomakların eski yönetim yapısının mirasçısı olarak kabul görmüş bir kuruluş olarak, 20.09.2014 tarihinde Türkiye Bursa’da yapılan Pomak derneklerinin Genel Kurulu ile ilgili görüşümüzü açıklama zorunluluğu doğmuştur. AVRUPA POMAK ENSTİTÜSÜNÜN 05.10. 2014 tarihinde Trigrad’da yapılan, Yönetim Kurulu toplantısında, PODEF Genel Kurulundan gelen bilgiler doğrultusunda, tüm bakış açılarını değerlendirerek, sizlere hitaben, şu görüşlerimizi özellikle belirtmek istiyoruz:
Türkiye’deki Pomak örgütlerinin, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında eskiden Pomaklara uygulanan asimilasyon sürecinin etkisinde kalmış olup, eski alışkanlıkların etkisinde kaldıkları için ciddi örgütsel ve ideolojik sorunlarının olduğunu tespit ettik. Türkiye’deki Pomak dernekleri, hala POMAK etnik kavramını tanımlamakta zorluk çekiyorlar ve bu antik çağ halkın benzersiz POMAK tanımlamasını güçlendirmek istemiyorlar. PODEF Genel Kurulunda, “Pomak Türkleri” deyimini güçlü kılan kişilerin ve kuruluşların ağırlıklı olduğu görülmüştür. Diğer yandan PODEF’in Yönetim Kuruluna, Türk Milliyetçi Partisi mensupları alınmıştır.
AVRUPA POMAK ENSTİTÜSÜ olarak şunu beyan ediyoruz:
- Pomaklar eski çağlardan kalma bir halktır. Pomaklar yaşadıkları herhangi bir ülkede milliyetçi olamazlar, Onlar sadece Pomak vatansever olurlar ve bununla gurur duyarlar. Tüm Pomaklar, anadili Pomakça’yı konuşurlar. Türkiye’deki Pomak derneklerinin yönetim kademelerine Pomakça bilmeyen ve konuşamayan kişilerin alınması kabul edilemez. Bu kişiler, Türkiye Cumhuriyeti tarafında yürütülen asimilasyonu kabul etmiş sayılırlar ve Türkiye’de Pomak etnik kimliğinin güçlenmesine engel olmamalıdırlar. Pomaklar dünyanın her neresinde olursa olsun, gerçek Pomak olarak, kendi kimliklerini korumalıdır. Türkiye’deki Pomak örgütleri, Pomakların Türkiye’de ayrı bir etnik grup olduklarını, resmi olarak tanınmaları için, henüz devlet kurumlarını ikna edememişlerdir. Pomak örgütlerinin, Pomakların etnik kimliklerine karşı hareketler, haklarına saldırı veya asimilasyon eylemleri yapılması dışında, herhangi bir devletin siyasi süreçlerine katılmaları kabul edilemez.
- PODEF açıkça belirtmeli ve hareketleriyle kanıtlamalı ki, Türkiye devletiyle bir bağlantısı olmadığını, Türkiye devleti veya Türk gizli servisleri tarafından yönetilmediğini, aynı şekilde Bulgaristan gizli servisleriyle bağlantısı olan Türkiye’deki BAL- GÖÇ örgütüyle hiçbir ortak yönü olmadığını;
- PODEF’ e Bulgaristan’da HÖH/DPS ile görüşme ve müzakere yürüterek Bulgaristan’daki siyasi süreçler hakkında görüş belirtme yetkisi verilmemiştir ve buna hakkı da yoktur. Hatırlatmak isteriz ki, HÖH/DPS, eski rejimin gizli servisi DS tarafından kurulmuştur ve Bulgaristan’da yaşayan Pomaklara hiçbir yardımı olmamıştır. HÖH/DPS, Bulgar ve Türk gizli servisleriyle birlikte, Pomak etnik kavramının güçlenmesine karşı çalışmaktadır;
- AVRUPA POMAK ENSTİTÜSÜ, Bulgaristan’da artık POMAKLARA, “ Bulgar- Muhamedanlar” veya “Bulgar- Müslümanlar” denmemesi konusunda başarılı olmuştur. PODEF’in, Türkiye’deki POMAKLARA, “ Pomak Türkleri” denmemesi için mücadele vermesi gerekiyor. Bu Sizin temel göreviniz;
- POMAKLAR her zaman Avrupalı olmuşlardır ve daima Avrupalı kalacaklar. Türkiye’deki Pomaklar, bu Avrupa halkının çocuklarıdır. PODEF, Türkiye’deki POMAKLARIN Avrupalı görünümünü güçlendirmek için büyük gayretler içine girmelidir, aksi takdirde Asya’da yeni ve genç bir etnik kimlik ortaya çıkacak. Onun adı da, “Pomak Türkleri” olacak. Ancak Türkiye’deki Pomak örgütlerinin gayret ve çabalarıyla, bu karamsar tahmin engellenebilir.
Dünyadaki Pomakların tek bir yönetim merkezi vardır. Bu merkezi de AVRUPA POMAK ENSTİTÜSÜ temsil ediyor. PODEF yönetimine, bu değişmez gerçeği hesaba katmanızı ve Türkiye’de yeni, gerçek bir POMAK FEDERASYONUNUN kurulmasını önlenmesini öneriyoruz.

AVRUPA POMAK ENSTİTÜSÜ Başkanı: Efrem Mollov"

***

Bu açıklamayı okuduktan sonra, bazı notlar düşmemiz zaruri oldu.

Pomak Dernekleri Federasyonu'nun (PODEF), Bursa'daki kuruluş kongresini, ben ve medyamızın istihbarat şefi Ali Ay ile beraber izledik.
Şimdi anlıyorum ki, sn.Efrem Mollov, bu malüm kongreye katılmamasına rağmen, Merinos Parkı'ndaki o unutulmaz ilk coşku ve heyecan havasını hiç solumadan, araştırmadan ve görmeden, olay ve gelişmeleri çok farklı yönlere çekme gayretine girişmiş. Tebrik yerine, tenkit mesajı göndermiş...

Kendisinin kaleme aldığı satırlarla, o kongre salonundaki konuşmaların ve alınan kararların  arasında hiç bir organik bağ göremedim.
Bundan dolayı bazı hususları yorumlamadan geçemem.

- Smolyan (Paşmaklı) şehri, coğrafi olarak Rodop dağlarının merkezi konumunda, fakat tarih boyunca burası Pomaklar tarafından resmen bir merkez olarak tayin edilmedi.
Ayrıca burada Pomakların eski bir yönetim  sisteminden bahsedilmekte. Böyle bir yapının varlığından söz etmemiz mümkün değil. Son seçimlerdeki seçmen oylarını incelediğimizde, galiba, Nevrokop bölgesindeki Pomakların sayısı daha fazla.

- Ayrıca, günümüzde en fazla Pomak asılı vatandaş, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşamakta - resmi kaynaklara göre, bu rakam iki buçuk miliyonu  aşmakta. Türkiye'deki Pomak derneklerinin üye sayısının fazlalığı dikkat çeken başka bir önemli husus oluşturmakta. Bütün Balkan devletlerinde ise Pomakların sayısı çok daha küçük bir rakamla ifade ediliyor. Oralarda ciddi bir yapılanmadan da bahsedilemez...

-  Avrupa Pomak Enstitüsü, Hamburg merkezli bir resmi kuruluş. Bulgaristan'daki varlığını, sn.Efrem Mollov yönetimindeki örgütle göstermekte.

- Türkiye'deki PODEF ile Avrupa Pomak Enstitüsü arasında şimdilik herhangi bir resmi irtibat kaydedilmedi, ortak hareket kararları da alınmadı.

- Sn.Mollov, Türkiye'de Pomaklara karşı uygulanan asimilasyondan bahsetmekte. Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihsel sürecinde, azınlıklarına karşı bazı yanlış uygulamalar olmuş olabilir, fakat  bir tek Türkiye'de yaşayan Pomaklar günümüze dek bütün etnik örf ve adetlerini, dilini ve kültürünü muhafaza etmeyi başarmıştır.Türkiye'deki Pomaklar, günümüzde de koyu birer müslüman. Kullandıkları anadilleri de eski ve arkaik bir dil olarak yaşatılmakta. Kimse ne dinlerine ve dillerine karışmıştır, ne de etnik kimliklerine.

- Ya diğer Balkan devletlerindeki ve özellikle Bulgaristan'daki Pomakların akıbeti ne biçimde gelişmekte?

- Bunların bir kısmı, "Rodina"gibi örgütlerin gönüllü aktivisti oldu ve Pomak kökenini reddetmekte, diğer bir kısım, kendilerini Bulgar olarak görmekte, hatta gönüllü olarak dinini değiştirenler var. Pomak asıllı sahte papazlar bile ortalıkta etek savurmakta...
Yakoruda bölgesindeki Pomaklar kendilerini Türk olarak tanımlarken, Pazarcıklı çingeneler ise nedense vahhabiliğe umut bağlamışlar!
Boşuna çıkmamış bizim topraklardan şu söz;
- "Nerde Yambol, nerde İstanbul!"

Demokrasilerde kimsenin din ve etnik seçimine karışamayız.
Zaten bu  haddimizi de aşar. Ama, sn.Mollov'un kendi çevresini görmezlikten gelip, Türkiye'deki Pomakların toplumsal durum ve duruşuna dil uzatmasını bayağı yadırgadım, çünkü bizler doğruya doğru, yanlışa yanlış demek mecburiyetindeyiz. Tabi ki, bu ne Türkiye'deki, ne de Bulgaristan'daki  toplumsal gelişmelerin analiz ve  tenkit edilemez anlamına gelmez...

Lafın kısası,Türkiye'deki Pomaklar bir asır boyunca ciddi anlamda ne bir asimilasyon görmüştür, ne de herhangi baskı ve zulüm. Bulgaristan'daki Pomakların ise bu esnada 12 kere zoraki bir şekilde isimleri değiştirildi...

- Bazılarını çok rahatsız eden, "Pomak Türkleri" kavramı ise çoktan buralarda tedavülden kalktı.
Ayrıca, çok kalın ve derin tarih kitaplarını karıştırdığımızda görüyoruz ki, nedense Bulgarı da, Pomağı da hep  eski Türk kökenli olarak karşımıza çıkmakta.

- Pomakların, öz ve gerçek tarihlerini, kendilerinin yazma zamanı gelmedi mi?
Belki bir tek o zaman, "Pomak" kelimesinin  "pomaga" etimolojisiyle bir bağlantısının olmadığını anlamış oluruz...

 - Türkiye'deki Pomaklar, bu saatten sonra, kendi etnik yapısıyla ilgili devlet kurumlarını bu konuda ikna etme gayretinde bulunmaz.
Zaten devletin en üst kademesine varınca, kendilerinin varlığını tanımlamakta. İsterseniz, sizlere televizyon açalım, okullarda anadilinizi okuyun ve öğrenin boşuna denmemekte...

- Ya Bulgaristan'daki Pomaklar aynı hak ve özgürlükler statüsüne  kavuştu mu?

- Sonuçta, PODEF, Türkiye menşeli  bir sivil toplum kuruluşu.
Her Türkiye vatandaşı arzu ettiği siyasi partiye üye olabilir, ayrıca anadilini bilmemiş olsa bile PODEF yönetimine de girebilir...
Bu örgüt Pomak kimliğini yok etmek için değil, onu var etmek ve yaşatmak için kuruldu. Bunu sn. Mollov'da çok iyi biliyor...
Galiba, asıl bu gerçek, bazı Balkanlı uyanıkları rahatsız etmekte...

- Bir de PODEF'in, Türkiye devletiyle bir bağlantısının olmaması koşulunu koyuyor, sn.Mollov.
Türk gizli servisi tarafından yönetilmemesi buyruğunu da unutmuyor.
Bunlara gülüp geçelim!
Sakın ha, PODEF, BALGÖÇ gibi kabul görmüş bir göçmen kuruluşu ile irtibata geçeyim demesin!

- Sn.Mollov ve dava arkadaşlarına sormak isterim, acaba Bulgaristan'daki 1972 yılı olaylarında, Türkiye'deki göçmen dernekleri kimlerin gasp edilen hak ve özgürlüklerini savundular?
Dahası da,1989 yılından sonra, Türkiye'ye göç eden Pomaklara, acaba BALGÖÇ neden sahip çıktı?

- Artık insanlık ve kardeşlik mi öldü, sn.Mollov?

- BALGÖÇ'ün, Bulgar gizli istihbarat örgütüyle olan bağlantısını  ve ayrıca Türk istihbaratının, Pomak etnik kavramının güçlenmesini ne şekilde engellediğini, ispatlamak yine, sn.Mollov'a düşmekte.
Belli oluyor ki, kendisi bu konulara hepimizden daha fazla  hakim...

Avrupa Pomak Enstitüsü'nün basın açıklaması ile bağlantılı yorumlara açığız.

Umarım ki, yakın zamanda bu köşede PODEF örgütünün  yorumlarını da okuruz.


Mümin Topçu

0 коментара:

Публикуване на коментар

Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.