Onu, ülkenin ve Balkanlar'ın en büyük sözde siyaset mimari
ve jonglörü,
kendisine en uygun varis olarak tayin etmişti.
O, bir respektiv parlamentaristti,
doğuştan liberist,
diyaloğun erişilmez usta viziyoneri,
hiç bir görüşünden asla tavizkar olmayan,
aynı zamanda inanılmaz büyük siyasi tecrübe sahibi,
bütün milli çıkar ve menfaatlere, anında,
yıldırım hızıyla müdahale etme yeteneği olanı.
Bundan sonra, Bulgaristan Türkleri'nin arkası artık hiç yere
değmeyecekti!
Adeta bir talih kuşu konmuştu başımıza!
Adeta Nimet Abla'nın piyango bileti bize çıkmıştı...
Hele son aylardaki onun bütün çıkış ve çalımları yürekleri
yeniden fethetti.
Bu ne biçim bir demagojiydi,
ne biçim siyasi piruetlerdi bunlar,
adeta herkese küçük dilini yutturamadı mı?
Öyle akıllı ve tam isabetli çıkışlar yaptı ki!
Adeta bütün siyasiler bunun kabiliyetine ve yaratıcılık
ruhuna bayıldı .
Hele son devlet bütçesi tartışmaları sırasında, yeni bir
Balkanların beyaz Pele'si gibi öyle virtüözce bir gol attı ki...
Sanki, başarısız ve haksız yere kurulan,
akıbeti daha birinci gününden belirlenmiş olan
o bahtsız hükümetin mimarlarından ve sorumlularından değildi
kendisi.
Sanki, o mafya bozuntularını, değil Türkün, Bulgarın
bile görmek ve duymak istemediği şahısları,
Meclisin arka kapısından iterek ben soktum içeriye...
Evet, şimdi biraz fazla abartılı konuşmakta ve övünmekte!
Adeta bir Viyana fatihi kumandan edasıyla, zarif kuğu gibi
göklere yükselmekte!
Zaten, kendileri daima mavi bulutlar üzerinde süzülmeleri
için seçildiler ya...
Ama nedense dedemin, lafla denizde gemi yürümez sözü aklıma
esti şimdi.
Bu ülkenin gerçekten yalnız bir tek boş ve güzel laflara mı
ihtiyacı var?
Sanki, Ulusal Tiyatro binamız Meclise taşınmış!
Meğer boş laf estetiği,
frivolca kurulmuş abreviaturlardan öğrenilmiyormuş,
asıl metaforların patenti kendisine mahsus.
O, bir perfeksionist!
Hele Bulgarca dilinin temizliği onun ağzından adeta
yücelmekte.
Burada, kendi Ana Dili'nin bir önemi mi var yoksa?
Bunun kadrolu yalaka takımına göre, o, adeta aslında
pratikte de sözünün eriymiş.
Halkının (Hangi halktan yana olduğu pek belli değil!)
dertleri ise onun kalbinde çoktan kutsallık mertebesine erişmiş...
Tabi ki,onun KTB kooperatif bostanıyla hiç bir bağlantısı
yok,
ne de öz vekillerinin,
hele hele fahrisinin hiç yok...
Ak kaşık gibi temizdir şu mavi göklerde uçuşan kanatsız kuğu
kuşları...
Kuş lastiği yapmayı da unutmuşum artık!
Böyle işte!
Nice yükseklerden uçan,erişilmez ve zeka küpü kanatsız
kuşlar doğuruyor anneler!
Ne demişti, poposunun üzerine cillop gibi oturtulan o son
tangocu;
"Bulgaristan artık yeni bir döneme giriyor!"
Laf salatasının, rakı masasında iyi meze olmadığına göre,
galiba biz bu 1989 yılından sonra hiç bir şekilde yeni ve temiz bir döneme
giremedik...
Ama laf virtüozları, durmadan bizi yeni ve çok parlak hayali
dönemlere sokmakta.
Hatta bizim boş laf ustası bakın ne naneler yemekte;
- "Madem ki, bir politikacı olmuşsun, sen milli menfaat
ve çıkarları korumaya mecbursun!
Yalnızca doğruları konuşarak, bütün yaralara dokunarak,ses
tonu vererek,hem de hiç tereddüt etmeden.."
Pes yani!
Mümin Topçu
1 коментара:
sen mıllı menfaat ne oldunu bılıyormusun be tıkvo
nov jıvotta yazıların duruyor sımdı bıze kalkıp mıllıyetcı yapma kendını
adam olun adam her donemın adamı değil halkın adamı olun
bu gune kadar ne yaptın elle tutulur bır sey soyle 1 tane
bursadan yazmak kolay gelde burada yaza
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.