TİTRE VE KENDİNE DÖN! (16 NUMARALI TAŞ PLAK KAYDI)

10 Kasım 1938 yazar batı takvimleri. Saat 9’u 5  geçe falan derler. Benim deli yürekli, aslan pençeli, özgür ruhlu süvarimin, bu palavra hayattan hakiki ve asli hayata ışınlanmasının, mavi gözlü, şimşek bakışlı, buğday sarısı saçlı bedenini Türk topraklarına armağan edip, ruhlar alemine, Yaratan’a kavuşmasının dünyada uydurulmuş bu saat sistemine göre yasının tutulma faaliyetleridir.
Oysa ne gam, ne tasa, ne keder, ne hüzün, hiçbir şey  gerekmez adalet savaşçıları için! Nazım Hikmet’in dediği gibi’’ Ölenler dövüşerek öldüler, vaktimiz yok onların matemini tutmaya!’’ Yahya Kemal Beyatlı’nın mısralarındaki gibi ‘’ Bin atlı o gün çocuklar gibi şendik, bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik’’ destanındaki ak tolgalı beylerbeyidir O ve yola çıktığında bin değil, bir atlısı bile yoktur peşinde! Milletler aleminde ilk ve son delikanlı olan Türk milletine güvenmektedir. Türk Milletinin zaptı rapta alınamaz olan ve uyandığında cümle alemin kalplerine korku salan ejderhasına, yani delikanlı milletinin öfkesine,heyecanına,yiğitliğine,mertliğine,cengaverliğine,kahramanlığına,ata biner gibi binen, yani bu ele avuca sığmayan ulusunun birliğine, millet bilincine önderlik, liderlik eden  bir süvaridir O.
Bütün sözleri, tüm kahramanlıkları, tekmil yiğitlikleri, cümle mertlikleri çarpıtılsa da, Ona pis bataklıkların tüm iftiraları, çamurları hayasızca atılsa da ‘’çamur at, izi kalsın!’’ sözü Mustafa Kemal Atatürk için geçersizdir.
En az Onun kadar çılgın, yiğit, mert, savaşçı, deli yürek olan ama Onun kadar deha ve strateji, öngörü sahibi olamayan Enver Paşa, Mustafa Kemal’in mücadelesini sürekli izlemiştir ve Ona köstek olmamıştır. Tam tersi yedekte beklemiştir ve Onun başarısız olma ihtimalinde devreye girmek için yedek bir süvari olarak ,hazır kıta bir savaşçı olarak sabırla, merakla ve heyecanla beklemiştir.
Demem o ki, bu ejderhaya cenk zamanlarında binecek bir süvari mutlaka çıkar! Türk Milletinin bahtı,  Namık Kemal’in dediği ve Mustafa Kemal’in dilinden düşürmediği gibi  "Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini? " mısralarında ima edildiği gibi, Türk Milletinin bahtı kara değildir. Türk Milletinin bahtı kara olsaydı, böyle bir yiğit ve binlerce koç yiğitler, dadaşlar, efeler, zeybekler, akıncılar ,Mehmetçikler ,zabitler, neferler, bu Milletin efsane tarihinde yer almazdı.
Elbette  bütün milletlere saygı duyuyorum, insanın insana üstünlüğü sadece aklının, vicdanının, zekasının varsa olumlu farkıdır diyorum ama ‘’ Ne Mutlu Türküm diyene’’ sözünü de sinsi, içten, derin bir onur ve gurur ile yüreğimde haykırıyorum.
Karaoğlan’a sevgilisi Bayırgülü ve cenk, dalaş, uğraş ustası ve babası  Baybora bozkırlarda birbiri ile ölümüne dövüşen iki grup gördükleri zaman Karaoğlan atılırdı hep ‘’ haydi ! işimiz var!’’ Bayırgülü sorardı hep’’ Yine mi? Hangi tarafa karşı kılıç sallayacaksın deli oğlan!’’ Baybora gülerdi hep’’ Bu da sorulur mu akılsız kızım! Tabi ki aciz, mazlum  olanın yanında, zalim ve güçlü olana karşı kılıç sallamasını öğrettik biz bu deli çocuğa!’’ Suat Yalaz, Turgut Özakman, Namık Kemal, Yahya Kemal Beyatlı, Ziya Gökalp, Mehmet Akif Ersoy bağırlarında yetiştikleri bu milletin ne kadar deli yürek ve korkusuz ruhlu olduklarını hep biliyorlardı ve bunu daima ifade ediyorlardı.
Şimdi bir şeyler yapmaya çalışıyorlar bize! Kimyamızı, fiziğimizi, vicdanımızı, yüreğimizi, ruhumuzu asimile etmeye, dönüştürmeye çalışıyorlar. Genlerimizi bozmak istiyorlar! Zalimin, haksızın, namerdin yanında ,mazluma, haklıya, mert kişiye karşı sırtından, kahpece , kurşun, yazı, dil, söz, ok, hançer, bomba, mayın ile sinsice, çakallar gibi, kobralar gibi saldırmamızı, akbabalar ve sırtlanlar gibi leşlere üşüşmemizi istiyorlar!
10 Kasım günleri ve diğer 364-365 gün, ve saat dokuzu beş geçe ile diğer tüm dakikalar, artık yas, matem, ah edip inleme zamanları değil; ejderhaya can, kan, ilik verme zamanıdır. Ejderha ölürse eğer, tarihteki adımız destanlardan, efsanelerden, masallardan bile silinir.
Çünkü  ay yıldızlı kırmızı kilimi sırtına bir heybe, bir semer, bir döşek ,bir giysi gibi örten ejderhayı süvarisinden ve süvarinin peşindeki akıncılardan, bin atlıdan başka hiç kimse sevmedi.
Ejderhanın seyisi, at uşağı bile olamayacak şahıslar, ejderhanın burnuna halka takmak ve onu panayırlarda, cambaz çadırlarında, palyaçolar, hokkabazlar, şamar oğlanları gibi oynatmak istiyorlar ve el aleme rezil rüsva edip tarihi ile dalga geçmek, alay etmek istiyorlar.
Süvarisini, delikanlıyı, peşindeki bin atlıyı sevmeden ejderhayı da sevemezsin!
Titre ve kendine dön!
www.vedatkusakli.com