Dokunulmazlık şemsiyesinin altında; muhafızların etten duvar ördüğü yollarda ve güzergahlarda, kurşun geçirmez arabaların içinde veya özel uçakların, helikopterlerin, yatların güvenli koltuklarında seyahat ederek ve hiçbir maddi sorun yaşamayarak; konuşmak, kürsülerden nutuklar atmak, twit sayfalarından kafa tutmak, facebook hesaplarından ahkam kesmek ne kadar da kolay değil mi ! Ama böyle yapan insanların, kendilerini cesur, kahraman, gözü kara insanlar gibi göstermeleri de doğrusu çok komik ve anlamsız oluyor!
Seçilmişler, atanmışlar, bürokratlar, mülki amirler, kendi fikirleri, uygulamaları veya yaptıkları işler aleyhinde konuşan kişilere ‘’Sen kim oluyorsun da!’’ diye bağırarak veya twit sayfalarında kalın harflerle yazarak öyle bir fırça atıyorlar, azarlıyorlar, aşağılıyorlar ki ‘’ Vay be!’’ diyorsunuz. ’ ’Peki sen kim oluyorsun!’’ demiyor kimse böyle ulu büyük yüce zatı şahanelerine!
İhtiyacın olduğunda canım, cicim dersin. İhtiyacın bittiğinde selam bile vermezsin. Seni gidi kibir sepeti, kibir çuvalı, kibir kovası, kibir varili insan seni! Bir zamanlar neler söylediğini, neler yazdığını unuttun hep! Çünkü o zamanlar adam yerine, insan yerine koyulmak için kıvranıyordun! Sonra biraz palazlandın, biraz kanatlandın ve göklere uçtuğunu, bulutların tepesinden bana tükürdüğünü sandın!
Giyinmen dert, başını örtmen veya örtmemen dert, sakalın dert, poturun dert, takken dert, cübben dert, tokalaşman dert, dinini ifade edişin sıkıntı, ibadetlerini yapman şikayet! Kurban derilerini bağışlaman veya toplaman uluslararası mesele! Hacca gitmen olay, oruç tutman resmi ilan gibi, zekat vermen, sadaka dağıtman reklam gibi.
Şu menfaat dünyası, şu çıkar ilişkileri nelere kadirmiş meğer! ‘’Yol arkadaşımızı yedirtmeyiz!’’ dersin ama menfaatler çakışırsa önce kendin yersin! Al gülüm ver gülüm dünyası derler buna! Gücün varsa severler seni, hürmet ederler sana. Güç nedir? Bazen paradır, bazen makam, yerine göre şöhrettir, yerine göre bilgi ya da yetenek! Yerine göre sağlam bir bilek ve cesur bir yürek! Yani sıradan, basit, öylesine ve kolay yaşayan bir insan isen işin zor! Ezilirsin! Çiğnerler! Üzerinden geçerler! Hakaret ederler! Alay ederler!
Ama sanırım en büyük güç sevgi olsa gerek! Sevginin de hakikisi şudur ki; paran, şöhretin, bileğinin gücü, yeteneğin, bilgin, makamın için falan sevmeyecekler seni! Bir bakıma da bunlar yoksa kim sever ki seni ve neden sever? Sevgi de zaten böyle bir şeydir? Beklenti varsa zaten sevgi değildir o, olamaz da! Olsa olsa hesap, kitap, yatırım, etkileyip ele geçirme, sızma yapıp sızdırma gibi eylemler olabilir veya alışveriştir en basiti, ‘’ sen ver ben de vereyim ‘’ felsefesi!
Sevdiğinin yüzünü görmekten, sesini duymaktan öte, hiçbir beklentin yoksa işte bu sevgidir! Muhafızlar, zırhlı araçlar, makam, mülk, şöhret, bilek gücü, para, pul istemez sevgi! Tam tersi elinde varsa böyle güçler, tüm güçlerini birer birer fidye, sadaka, zekat olarak vermek ister, verir ,verdirir insana sevgisi. Sadece yürek olması yeter seven bir insanda! Derin, cesur, ateş gibi yanan bir yürek olmalıdır bu!
Allah’ı sevdiklerini söyler çoğu erenler veya ulu şeyh olduklarını söyleyenler! Allah Yunus gibi sevilmeli! ‘’Bana seni gerek seni’’ diye bağırmalı yürek!’’ Cennet cennet dedikleri, birkaç köşkle birkaç huri!’’ diye inlemeli yürek! Sadece Allah’a kavuşmak için yanıp tutuşmalı yürek!
Yoksa sadece cennet beklentisi, cennet hayali, cennet hesapları ile Allah’ı sevmek ya da sevdiğini sanmak tüccar kafasıdır, bezirganın ticari ruhudur, komisyoncu pazarlığıdır!
Bu yazıyı neden yazmış ejderha bana! Sanırım ejderha kaypak, sinsi, hesapçı, menfaatçi yürekleri hiç sevmiyor! Sanırım ejderha saf sevginin en büyük güç olduğunu ama bu gücü sağlayacak sevginin de işte böyle bir sevgi olduğunu kafama dank ettiriyor!
Ejderha sonra şöyle dedi bana ‘’ Mustafa Kemal Atatürk, Gazi Mustafa Kemal veya Gazi Paşa denilip yarım unvanlarla, yarım isimlerle geçiştirilemeyecek kadar büyük bir sevgi adamıdır! Bir insan vatanını, milletini ancak bu kadar sevebilirdi ve bu büyük sevgiden dolayı ruhunda , ancak bu kadar büyük bir güç hissedebilirdi!’’
‘’ Kalbi; fitne, fesat, intikam, düşmanlık, hesaplaşma, kin, nefret duyguları ile çürümüş insanlara ne yazık! Böyle insanlar Allah’ı, vatanı, milleti hakiki anlamda sevemezler! Ailelerini sevemezler! Aileleri bile Onlar için aksesuar veya araçtır ya da dekordur! Böyle insanlar kendilerini bile sevemezler! Dünyanın en zayıf, en güçsüz insanlarıdır bu intikamcı insanlar! Ama geçici başarılar, zaferler, tatminler, kaleler kazanabilirler ve bunun sarhoşluğu ile savaşı kazanabildiklerini sanırlar! Halbuki savaşı ancak sevmesini bilenler kazanırlar!
Ejderha bana bunları söylerken gülümsüyordu. O an ejderhanın cehennem gibi yanan yüreğindeki cennet kokusu gibi sevgiyi hissedebildim!
www.vedatkusakli.com
събота, 2 ноември 2013 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
1 коментара:
Artık bütün insanlarda tüccar kafası var abi,,her sey mizatsen dünyayo degistiremessin
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.