неделя, 1 септември 2013 г.

Rodoplar’da XIX. Yüzyılda kurulan Türk devletleri - 4

Ey kör ! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş !
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş !
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş !

Artık Batı Trakya Türk milli kuvvetlerinin hâkimiyetine geçmiştir.

19.Ağustos 1913; Sol Cenah Harbiye Reisi; Kaymakam (Yarbay) Enver, Eşref Kuşçubaşı Enver Bey’le Ortaköy hükümet konağında görüşür:
Talat beyin ilk sözü:
-Buyurun Gaziyi muhterem! Gerçekten bir gaza eyledin ki Allah razı olsun, bizleri memnun ettin, sevindirdin. Fakat Rusları kızdırdın, cümlesini yavaşça kulağıma söylerken boynumda sargıları gördü. Yaralı mısın diye sordu. Anlattım “Geçmiş olsun” dedi.
Enver Bey yanıma geldi ve beni biraz yana çekerek diğerlerinin duyamayacağı bir sesle konuşmaya başladı.
-Nasıl Eşref dayanabilecek misiniz?
-Allah utandırmasın… dediğimde gözleri doldu Enver’in.
-Buna rağmen Ruslar ileri gidiyorlar, İngilizler surat asıyorlar, antlaşmayı bozdunuz diyorlar.
-Efendim atın bizim üstümüze, gerekirse bu mesuliyeti tamamen üstümüze alırız.
Talat Bey yanımıza geldi: Baş başa görüştünüz, hayırlısı olsun dedi. Herhalde geri dönerler. Şimdi sorun, askerin elinden siyasetçilere geçti, şimdiden sonra onların işidir.
-Hacı Adil Bey:
-Bunlar askerdirler, askerler emirleri hükümetten alırlar ve sanatlarını karışmadan askercesine yerine getirirler. Şimdi hükümet dur emri veriyor, elbette duracaklardır diye resmi bir ağız kullandı. Enver Bey tabi efendim der.
-Bende elbet efendim deyip razı olmuş göründüm.
Zira bu hareketimizle hükümetimizi zor duruma düşürmek istemedik. Bunun sorumluluğu da yapanlara ait olmalıydı. Milli hareketler her zaman olagelmiştir. Hükümetlerin rızasına aykırı olsa da milli hareketler genellikle iyi sonuç vermiştir.

Mesela 1877-78 Rus-Osmanlı harbinde Bulgarlara Kırcaali’nin verilmesine karşı halkın hareketi başarı ile sonuçlanmıştır. Bunun da aynen böyle, milli bir hareket olduğunu takdir ediyorsunuz.

Ayrılırken Talat paşa “Allah yardımcınız olsun” dedi.
Enver Bey de; Her çeşit talebinizi bekliyoruz cephane, erzak vsy. Gibi ve bol miktarda cephanesiyle birlikte martini tüfeği göndereceğini vaat etti.
Çok sevinmiştim, demek hep beraberiz.
Eşref Kuşçubaşı Rodopların fethedilmesi ve bu toprakların muhafazası için karargâhı şu isimlerle kurdu:
Süleyman Askeri – Genel Kurmay Başkanı ; İhsan Bey – Topçu Kuvvetleri Komutanı; Binbaşı İlyaz Bey – Süvari kuvvetleri komutanı ; Seviceli Ekrem ve İskeçeli Arif Beyler – Akıncı Kuvvet Komutanları; Binbaşı Lütvi Bey – Ağırlık Kuvvet Komutanı; Kısıklılı Cemil Bey – Hücüm Taburları Komutanı; Yüzbaşı Hilmi Bey – um. Komutanlık Harekat şb.Müd.

Bunları toplayarak tekrar bir toplantı yapıldı ve durumu bir kere daha gözden geçirerek, bu toprakları kurtarma konusunda harekete geçme zamanının geldiğinin kanaatine varıldı.
Bu toprakların Türkün elinden alınmasından sonra burada kalan soydaşlarımıza reva görülen insanlık dışı işkence ve zulümleri göre göre milli kuvvetlerimizin yüreği iyice katılaşmış ve merhameti kalplerinden kaldırılmışlardı.
Türk milli kuvvetlerinin azim ve kararlılığı karşısında çok güçlü Bulgar birlikleri kısa zamanda imha olmuş ve perişan edilmişlerdir.
31.08.1913 tarihinde Gümülcine’ye girildiğinde artık milli kuvvetlerimize karşı koyacak Bulgar askeri kalmamıştır. Eşref Bey bu başarıyı derhal Enver Beye telgraf çeker ve Enver Bey bu kahramanları gözyaşları içinde kutluyor.
Artık Batı Trakya Türk milli kuvvetlerinin hâkimiyetine geçmiştir.
Buralarda Rodoplar’da yaşayan Türk halkı bu durumu büyük bir memnuniyet ile karşılamışlardı. Fakat İstanbul’daki Osmanlı hükümeti bu durumu bir türlü kabullenmek istemiyordu. Bu durumda yapılacak tek yol vardı oda Bağımsız bir Türk Devleti kurmaktı. Nihayet İstanbul’un bu tavrı karşısında Eşref Kuşçubaşı ve arkadaşları toplanarak Batı Trakya Türk Cumhuriyetini kurmaya karar alırlar:
Bu devletin başına da Müderris Salih hoca getirilir.
Cumhurbaşkanı – Müderris Salih Efendi;
Diğer hükümet üyeleri: Süleyman Askeri, Ahi eşrafından Hüseyin Paşa, Şükrü Bey, Mehmet Paşazade, Hacı Safet Bey, Hafıs Salih Efendi, Müderris Hacı İsa Efendi ve Mehmet Paşa. Eşref Bey ve arkadaşları dikkatleri çekmemek için geri planda kalmayı daha uygun buldular.
Çünkü onlar vatan, millet sevgisiyle dolu asil insanlardı. Görevlerini yapıp geriye çekilmesini çok iyi bilen kişilerdi. Bunların amacı orada halkın geleceği ve güvenliği için ne gerekirse yapmaktı.

Batı Trakya Türk Ordusu Kuruluyor
Asayişi temin etmek için zabıta gücü kuruldu. Askerlik çağına gelen gençler bir araya getirilerek, gönüllülerle takviye edilerek bir de ordu kuruldu. Devletin sınırları da belirlenerek korumaya alındı. Kurulan hükümet Batı Trakya Devleti için bir de bayrak kabul edildi.
Bu durum tüm dünyaya ilan edildi. Fransa, İtalya ve Avusturya Batı Trakya Hükümeti olarak tanıdılar.
Bu da yeni kurulan devletin uluslararası hukuka göre benimsenmesi anlamına gelmekteydi. Balkanlarda Slav egemenliğinin hâkim oluşunu kendileri için tehlikeli gören Latinler ve Cermenler, burada bir tampon Türk devletinde kendi menfaatlerinin bulunduğunu biliyorlardı.
Onun için yeni kurulan bu küçük Türk devletini tanımaya hazırlanıyorlardı.
Devletin cephane ve diğer ihtiyaçları gizlice Enver Bey tarafından temin ediliyordu.
Posta-Telgraf idaresi kuruldu, devlet adına pul bastırıldı. Bu devletin kuruluşu Sofya’da olduğu kadar, Osmanlı yönetiminde de bir telaş yarattı. Osmanlı orada bulunan tüm subayların hemen geri dönmelerini istedi. Subaylar bu isteklerini geri çevirdi.
Batı Trakya Türk Hükümeti neredeyse tüm kadrolarını tamamladığını, büyük devletlerden bazıları tarafından tanıma durumuna geldiğini, bu hükümet Rodoplular tarafından Bulgar zulmüne karşı bir isyan sonucunda kurulduğunu Osmanlı yönetimine bildirildi.
Devletin Başkenti Gümülcine
Devletin Başkenti Gümülcine’de geniş bir teşkilatlanma başladı.
Batı Trakya Türk Cumhuriyeti adını 02.09.1913 tarihinde Milli Meclisi yeni devletin sınırları içinde bulunan kaza ve köylerden gelmiş Temsilciler Meclisi kararlaştırmıştır. Umum Kuvayı Milliye Kumandanı unvanını taşıyan Eşref Kuşçubaşı yeni devletin ve mahalli idarelerin mühürlerinin yapılması emrini verdi.
Daha sonra Dedeağaç Yunanlılardan alınarak bu devlete bağlanmıştır. Daha önce verilen karar gereğince 23.09.1913 tarihinde BATI TRAKYA TÜRK CUMHURİYETİ resmen devlet olarak ilan edildi. Yeni devletin siyah, beyaz ve yeşil renkli bayrağı tüm devletin kaza ve köylerinde resmi olan her binaya çekildi. Halkın bu durum karşısında sevinci çok büyük oldu.

Batı Trakya Türk Cumhuriyetinin Bağımsızlığı Dünyaya ilan Ediliyor
“Bulgarların Türklerimize karşı yeni zulümlerinden sabrımız tükendi.
Burada yaşayan masum halkı kurtarmak azmi ile Batı Trakya’yı işgal etmek zorunda kaldık.
Fakat günün siyaseti yüzünden Osmanlı hükümeti bu hareketimizi uygun bulmadı. Bizi menetmeye kalkıştı. Şimdi de geri dönmemizi emretmektedir. Başta Rusya olmak üzere onun taraflısı bazı devletler, yaptıklarımızı mütareke hükümlerine aykırı buluyorlar. Hâlbuki burada bıçak altında can vermiş ve vermekte olan Türklerimizin hayat ve namusları hiçbir taraftan siyaseten ve emniyet altına alınmış, kefalete bağlanmış değildir.
Buna fikir yoran da yoktur. Bu günden itibaren geçici hükümetimizi Garbi Trakya Hükümeti Müstakilesin (Batı Trakya Bağımsız Hükümeti) çevirerek istiklalimizi ilan ediyoruz.”
İmzalar: Eşref Bey–Batı Trakya Bağımsız Hükümeti Milli Kuvvetler Genel Komutanı
Süleyman Askeri–Genel Kurmay Başkanlığı
Haci Sami–Umum müfettişi
Rodopların her tarafında yayınlanan bu bildiriden sonra, Türkiye’deki elçilikler kanalı ile yabancı devletlere de birer nota verildi. Bu nota’nın tam metni şöyledir:

Asaletmeap Sefir Cenapları,
Bulgarların Türk ve Müslüman kardeşlerimize yaptıkları mezalimi ve feryat ve figanlarını işitenler bulunmadı, aldıran bile olmadı. Demet demet Müslümanlar doğranarak Koşukavak Papazlı köyü deresinde hala kokmakta ve taaffünden yanlarına varılamamakta olan sekiz yüzü mütecaviz bedbahtların kokusunu bile alan olmadı. Can gitti, ırz gitti, mal ise hesapta değil, üstelik de geride kalan ihtiyar ve kadınlarla çocukların süngüler altında sürülerek kiliselere toplatılarak zorla Hıristiyan yapıldıklarından da kimseler güya haber alamadı. Şenaatin her türlüsüne adeta göz yumuldu. İki el bir baş içindir dedik, çaresiz silahımıza sarıldık. Batı Trakya halkını bu mezalimden kurtarmak için onları da silahlandırdık. Allahlımıza dayanarak ve halkımıza güvenerek bü günden itibaren İslam’ı, Hristiyan’ı, Türkü Bulgar’ı, ayni hukuka malik olmak şartıyla Batı Trakya Bağımsız Hükümeti’nin ilan ettik.
Başarı Allah’tandır İmza :Eşref Kuşçubaşı Osmanlı Yönetiminin Basiretsizliği
Türk tarihinde ilk defa bağımsız bir Türk Cumhuriyeti kuruluşundan Balkanlı Hıristiyan devletlerden ziyade Osmanlı yönetimi endişeye düşmüştü. Bu endişe şundan kaynaklanıyordu: İttihat ve Terakki yönetiminden ve Osmanlı devletinden umut ettikleri sonuçları alamayan ve yapılanları beğenmeyen aydınların birer birer Batı Trakya Cumhuriyeti’ne sığınıp orada görev almaya başlamaları, Osmanlı devletini ve ittihatçıları gelecekte kendilerine bu yeni Türk Devletinin rakip olacağı endişesine sevk etmişti. Ayrıca, Osmanlı ordusunda görev yapan birçok subay ve er Batı Trakya Türk Cumhuriyetinde görev alma arzusunu ifade ediyorlardı. Hatta Osmanlı ordusundaki bazı subaylar toplar ve mitralyözleri ile birlikte takım ve bölükler halinde Batı Trakya Türk Cumhuriyetinin hizmetinde bulunmak için müracaat ediyorlardı.

Sonuç: Rodoplar’da bir avuç gönüllü Türk kahramanının öncülüğünde kurulan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti sayesinde evinde, tarlasında rahat oturan, çalışan, camide ibadetini hür yapabilen, yarınlarına emin olarak bakmaya çalışan Türk halkı için hiç beklemediği bir zamanda kendilerine bu hakları sağlayan kahramanları, gözyaşları içinde uğurlama talihsizliğine de uğradı.
Başlarında Eşref Kuşçubaşı Bey’in bulunduğu ekibin göz yaşları içinde bölgeden ayrılırken, Cemal Paşa da, Bulgar kumandanı Toşev’e bu toprakları teslim etmek, hatta diyebiliriz ki hediye etmek üzere Gümülcine’ye gelmişti.
Böylece büyük hayal ve ümitlerle kurulan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti, 25.10.1913’te 60 günlük bir siyasi hayattan sonra tarih sahnesinden çekilmiş oldu.

Uzun zamandır masa başında bizlere kaybettirmeye alışmış olan Batılı devletler bir kere daha başarılı olmuş, devletin İttihat ve Terakki yöneticilerine bu küçük Türk devletini feshettirmişlerdir. Aslında asıl suç Osmanlı yönetimindeydi. Acze düşmüş, satılmış kişilerden başka türlü karar çıkmasını beklemek zaten hayaldi.
Böylece Balkanlardaki 600 yıllık adil, dürüst Türk idaresi acı bir şekilde sona eriyor, bu topraklarda Bulgarların ve diğer Hıristiyan devletlerin merhamet bilmez insafına terk ediliyordu.
Batı Trakya Türk Cumhuriyeti’nin sona ermesi ile ilgili olarak o zaman Bulgaristan Dış işleri Bakanı olan Toşev’in sözlerini hatırlatmak isteriz:
“Eğer Osmanlı Hükümeti Batı Trakya’da kurulan yeni hükümeti kendi eliyle yok etmiş olmasa idi, büyük devletler bu tampon devleti kesin olarak tanıyacaklar ve Türkler Balkanlardan çıkmamış olacaktı. Biz bu sonuçtan endişe ettik, fakat Osmanlı devlet adamları özellikle Cemal Paşa bize bizden daha çok hizmet etti!”
Rafet Ulutürk

1 коментара:

Анонимен каза...

Bunları bilmezdim tesekurler
her zaman bizlere bir şeyler öğrettin için tesekkurler
BU BİLGİLER PAYLAŞILSIN

Публикуване на коментар

Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.