вторник, 30 юли 2013 г.

SOSYALİZME EN AĞIR DARBEYİ İNDİREN GÜZEL İNSAN

Biliyorum, geçenlerde hepimizi endişelendiren o flaş haberin yarattığı etkiden hala kurtulamadık. En ünlü hemşehrimiz, büyük övünç kaynağımız ve adeta taptığımız Naim Süleymanoğlu ağır bir sağılık rahatsızlığı geçirmişti.. Rabbimize şükürler olsun ki, dualarımızı ve acil şifa dileklerimizi kabul etti ve Herkül'ümüzü bizlere bağışladı. Geçmiş olsun, Naim kardeş! Şu bir gerçektir ki, Balkan göçmenleri ve bütün Türk Dünyası kendisini çok sever. O acı günlerde bunu bilinçli bir şekilde yeniden test etmiş olduk. İnternetten, dünya medyasını ve Türklerin haberleşme sitelerini araştırdık. Her yerde Naim'den saygı ve sevgiyle söz ediliyordu. Bu gurur vericiydi, başka türlü de olamazdı. Madalyonun öbür tarafında neler var. Kahramanımız, Dünya’ya bedel bir Türk’tür, fakat en önemlisi, o bir insandır. Göçün ve gurbetin yarattığı çileyi yaşamayan insan azdır. Zaten hayatımız bu kavramlardan ibaret değil mi. Meyve veren ağaç taşlanır. Göçmen camiasının dışından, bazı kendini bilmez medya kalemşörleri yine yapacağını yaptı. Kahramanımıza dil uzatanların esamesi bile okunamaz. Naim, mert ve vatanperverdir. Onlar ise, hayatının gayesini yemek, içmek ve cinsel tatminden ibaret görür. Fesat ve kıskançtırlar. Gücü eline geçirdiğinde Firavun kesilen, ama zoru gördüğünde saklanacak sıçan deliği arayan bu tipler, Halil Mutlu'nun spor hayatını noktaladı. Halter Milli takımımızın hocası Enver Türkileri'yi kimler uzaklaştırdı. Bu şuğursuz ve milli çıkarları hiçe sayanlar bilmiyorlar ki, Enver Abimiz kariyeri boyunca, yetiştirdiği sporcularına toplam 13 Olimpiyat Madalyası, Dünya Şampiyonalarından ise 20 Madalya kazandırmıştır. Başka hangi antrenörümüz bu başarıya ulaşabilmiştir. Onun Kazakistan çöllerinde ne işi olabilirdi. Gurbete gittiği kardeş devlete son Olimpiatlar'da o dört altın madalya kazandırdı.Belki Türkiye Milli takımının başında olmuş olsaydı bu sayı daha yüksek olabilirdi. Enver'lerin, Naim'lerin, Halil'lerin parayla pulla işi olmaz. Onlar mutluluğu ve büyük zaferleri yaşamış ve yaşatmış kişilerdir. Onlar bizim bayrağımızdır… Biz Naim’in sağlıklı ve mutlu olmasın dileriz. Son yıllarda siyasette nabız yokladı. Yeni kulvarında, başarılı olabilmesi için, yine göçmen camiasını arkasına alması gerekmez mi, biz onu vekil de yaparız, Bakan da . Naim Süleymanoğlu, Spordan sorumlu Bakan olamaz mı. Eski bir foto kare gözlerimin önüne geliyor. Görüntüdeki Spor Bakanı Naim’e bir plaket sunuyor. Daha sonra öğreniyoruz ki, meğer bu şağhız asker kaçağı… Önemli olan, sahip olduğumuz gücü ve zamanı, faydalı işler uğurunda tüketebilmek. İstanbul’da o kadar çok Rodoplu, Deliormanlı, Dobrucalı ve Bulgaristan’ın her köşesinden hemşehrimiz yaşıyor ki, İzmir’de Koşukavaklılar çoğunlukta, Bursa’daki Ardinolular ve Cebelliler ise en büyük kitle… Sonuçta kaç tane vekilimiz ve belediye başkanımız var. Hayallerimiz var, beraberliğimiz ve hedeflerimiz ise hep yok sayıyor. Öküzün altında buzağı arayacağımıza, kendi insanlarımıza sahip çıkalım. Bakın, Enver Türkileri,Naim için neler söylüyor; "Naim’in Avustralya’da Türkiye Büyük Elçiliğine sığındığı haberi beni çok mutlu etmişti. Sevincim ise, Bulgaristan’da zulüm gören bir milyonun üzerinde Türkün kaderinin dünyaca ünlü bir sporcunun ağzından anlatılacak olmasıydı. İkinci sevincim ise, Naim’in sayesinde Türkiye halterde çağı atlayacak olmasıydı. Ben Naim’in Avustralya’da iltica edeceğini biliyordum. 28 Kasım 1986 tarihinde hiç beklemediğim ve unutamayacağım bir olay yaşadım. Naim yanıma yaklaşarak, “Bu dünya kupasına katılmak için Avustralya’ya gidiyoruz. Biliyorum ki, orada da başarılı olmamı isteyeceksin. Bunun için sizinle vedalaşmak istiyorum. Artık bu son görüşmemiz. Emeğini helal et” dedi. İlk başta, bu çocuk neler saçmalıyor diye kendi kendime sorguladım. Ancak, birkaç dakika sonra ne demek istediğini anladım. “Sen bunun daha fazlasına laiksin” dedim. Naim’in sesi iyice değişti, gözleri yaşla doldu ve yanımdan uzaklaştı… Daha sonra, Kırcaali emniyet yetkililerinden biri konuyla ilgili şu cümleleri sarf etmekten çekinmedi. “Bugün Bulgaristan’dan Türkiye’ye 500 000 Türk iltica etmiş olsaydı, Bulgaristan’ da ki rejime, Naim’in ki kadar ağır darbe indiremezdi. Bundan dolayı o bir vatan haini ve sosyalizme ihanetinden dolayı ölmesi gerekir.” İşte böyle, nerelerden nereye geldik… ( Bu yazım, 3 ağustos 2009 yılında İstanbul'da yayımlanmış. Naim'i vatan haini ilan edenler ve çok sevdikleri sosyalizm sistemin koruyucuları çoktan yer yüzünden silinip gitti. Naim ise, hala çok dinç ve sağlam,şanı ve şöhreti hala bütün cihanı titretiyor. Cep Herkül'ümüz, bugünlerde yine Memleketindeydi ve Ardino bölgesinde çeşitli ziyaretlerde bulundu. Herkes onun elini sıkmak,bağrına basmak istiyordu. Fotoğrafta göründüğü gibi, genç kızlar onunla aynı karede görünmek için yine adeta yarışıyordu...)
Dombira.eu

0 коментара:

Публикуване на коментар

Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.