Yugoslavya’da diktatör
Miloşoviç’e karşı protesto direnişleri 69. gün zaferle sonuçlanmıştı. Atina 3
ay direndi.
Oligarşi-mafya-tekel talanına “dur!
Sofya başkaldırısının muazzam
kaynağı var. Direnme, sınıf üstü bir hareket olarak gelişti. Merkezsiz,
örgütsüz ve lidersizdi ama dağılmadı, Kimlik ve sınıf üstü bir eylem biçimi
olarak güç toplamaya devam ediyor. Ülkemizde tahsilli, işi gücü olan, Vatanına
sahip çıkan, demokrasiyi yeni bir yaşam tarzında yaşatmak isteyen, oligarşi-mafya-tekel
talanına “dur!” diyen, bir “sömürge”, bir tüketim toplumu haline getirilmemize göğüs
geren, sivrilen, çok etkili bir başkaldırı oldu.
Parti listesine değil de sadece kişilere oy
verilsin
Sofya meydanlarındaki itaatsizlik alaylarına
işçi sınıfı, sendikalar, tüm üreticiler seyirci kalmadı. Direnç günlerinde sendikalar
hükümeti istifaya çağırdı, bildirileriler
yayınladı, şimdiye kadar uygulanan orantılı (parti listesine oy verilen) seçim
sisteminin kökten değiştirilmesini ve yerine çoğulcu (kişiye oy verilen seçim
sistemi) uygulanmasını istedi. Yeni öneriler, sivil toplum örgütlerinde (STÖ)
tam destek buldu. Parti listesine oy verilen seçim sisteminin tamamen
kaldırılması önerildi.
Parti listesine değil de sadece
kişilere oy verilirse, politik partiler tarihe mi karışacak?
Olabilir…. O zaman, STÖ
tarafından denetlenen mecliste yalnız seçilmiş bireylerin yer alacağı bir yeni
yaşayan etkin demokrasi kurulacaktır.
Sandığa attığı oyla kimi seçtiğini bilecek ve
vekilini kontrol edebilecek
Öyle olursa, Bursa “Nilüfer ”de
seçmen Ahmet Barış’ın kullandığı oyla, Sofya mafya şefleri, “Sik”, WİTS”
kalıntıları, zor bacılar Sofya meclisine giremeyecek. Seçmen A. Bekir,
Nilüfer’deki sandığa attığı oyla kimi seçtiğini bilecek, dolayısıyla kişisel
temasla vekilini kontrol edebilecek.
Böylece HÖH, BSP, GERB, “Ataka” gibi çaresiz, ideolojik
olarak öksüz, politika olarak da yalnız korku ve karşı koyma kültürünü
uygulayan siyaset mezara gömülecektir.
Taraflar arasında diyalog başlatalım
Bulgaristan Ombudsmanı
Konstantin Pençev, makamına bu konuda gelen büyük sayıda öneriyi Meclis Yasa
Değişikliği Komisyonu’na sunarken, “Taraflar arasında diyalog başlatalım.
Demokrasimizi diyalogla yaşatalım. Ben, bu diyalogda gönüllü hakem olma
görevini üslenmeye hazırım” açıklamasında bulundu ve “artık devletin çalışmaz
oldu”, “uzlaşmayı arayan kurumlar birbirlerine
el uzatmalı,” dedi.
Milletvekili olmak için 500 imza ve 500 leva yeterli
Seçim sisteminde istenen
değişikliklere de değinen Pençev, bağımsız vekil olmak için ancak 500 imza ve
500 leva harç ödenmesi yeterli olmalı, görüşünü savundu.
Bulgaristan’da demokrasiyi
yaşatma çabaları barışçı protesto hareketlerinden, sivil toplumun pasif
direnişinden ders almaya çalışıyor. Başkaldırının
kesin mesajları demokrasiyi beslemelidir. Diyalog yürüterek ilerlemenin
yollarını aşmalıdır.
Eylemciler hem Bulgaristan vatandaşı hem de AB vatandaşı
olarak direndiler.
Bulgar sivil toplum
örgütlerinin süreğen eylemleri, 28 AB ülkesi orta sınıfına, beyaz yakalı
tabakasına, aydınlarına örnek ve ibret olacak niteliktedir.
Dikkati çeken bir husus: 42. direniş
gününde, muhalefette bulunan 4 politik partinin oluşturduğu REFORMCU Blok’un
Gece İsyanından sonra daha şiddetli protesto çağrısına kitlenin sağır kalması
oldu. Başkaldıranlar politik partilerin zamanını doldurmuş olduğunu, yeni
fikirler, çözüm yolları, algoritmalar üretemediğini duyurdu.
Özgün Bulgar demokrasi sistemi oluşturulması
Yasama ve yürütmenin halkın seçeceği
aydın, bilge, cesur, yurtsever kişilerin eline verilmesi ve sivil toplum
örgütleri tarafından sürekli kontrol edilen bir özgün Bulgar demokrasi sistemi
oluşturulması ufukta ağarıyor. Kuşkusuz, bu özlemin içinde pek çok bilinmeyen
de var. Meclis komisyonunda yasa değişikliğinin parti vekilleri tarafından
yapılıp genel kurulda onaylanacağı dikkate alınırsa, bu olmayabilir. Çünkü
kimse kendi bacağını kendi kesmez, politik partiler alacakları bir kararla
kendilerini fes etmezler.
Bu yenilemeyi yalnız sivil toplum örgütleri
yapabilir mi?
Daha geniş bir açıdan
değerlendirilince, ülkemizde çok kapsamlı ve derin işbirliğine dayalı yeni
üretim ilişkileri geliştirilmesinin temelleri de şu günlerde atılıyor. Oligarşi
ve mafya egemenlinin kalemi kırılırsa, sosyal ilişkiler kökten değişebilir. Bu
yenilemeyi yalnız sivil toplum örgütleri yapabilir mi?
Demokrasimizi, yalnız STÖ
tarafından geliştirilen fikirlerin yasallaştırılıp uygulanması ayakta tutup
güçlendire bilir mi? Brüksel yönetimi
bunu bir orijinal model olarak kabul eder mi? Sınıflar ve partiler üstü olan bu
direniş hareketi, değişik etniklerin, farklı kimliklerin, birbirinden ayrılan
ama hem de birbirini tamamlayan en insancıl yaşam tarzımızın,
yerleştirebildiğimiz iyi komşuluk ve hoşgörünün tüm ülkemizde ve AB’de örnek
bir dünyaya geçişin müjdecisi olabilir mi?
Dünya harikaları hep kendiliğinden doğmuştur.
Bizdeki başkaldırının önceden
planlandığına, stratejisinin geliştirildiğine ve her gün değişen biçimlerde
uygulanmaya konduğuna inanmıyorum. Dünya harikaları hep kendiliğinden
doğmuştur.
Bu protesto gösterileri aynı
zamanda Bulgaristan tarihinde çok önemli bir dönüm noktası oluşturdu. Eriyip
yok olmaya devam eden totaliter ve otoriter politik sistem yani devlet, parti,
ordu, silahlı kuvvetlerin, yargının ve yürütmenin tek elde toplandığı sistem
“artık zamanım doldu ben gidiyorum” demek zorunda kaldı.
Bu arada yerini eski sistemin
şekil değiştirmiş bir uzantısı olan oligarşi, mafya uşaklarıyla devleti bir
daha ele geçirmesine başkaldırı, yol kesti, azimle ayaklandı. Sınır
tanımayanlara sınırlarını gösterdi, “ancak kontrolümüz altında soluya
bilirsiniz,” dedi.
Başkaldırının politik muhalefetin bir etkinliği olmaması
da çok olumlu bir gelişmedir.
Benzeri olmayan bu
direnişlerden beslenmeyen hiçbir politik parti yaşam alanı bulamaz. Bu açıdan
HÖH Başkanı Lütfü Mestan’ın Perşembe gün Mecliste yaptığı konuşma demokrasiyi
yaşatacak diyalog yollarını kapatıp, protestoculara saldırması tamamen anlamsızdır.
Haziran Temmuz 2013 direnişlerini böyle okumak zorundayız.
Rafet Ulutürk
1 коментара:
Bu partilerin hepsi gitmeden Bulgaristan'da bazı şeylerin değiştiğine inanmaz herkes..23 yıl ne yaptılarını gördüğümüz partilere '1 yıl bari süre verişlmesi' ne gerek ..zaten görmüşüz hiç bir şey yapmadıklarını halk için, ne demişler, insanı yaşat ki devlet yaşasın ama BSP GERB ATAKA DPS insanları sömürdü - yaşatmadı
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.