Türkçede dil deyince ilk aklımıza gelen ağzımızdaki tat alma organıdır. Aslında bu organımız sadece yediklerimizden tat almakla kalmaz, konuşurken bazı seslerin çıkartılmasında da görev alır. O halde bizim konuşma organlarımızdan biridir de. Dil dediğimizde bir de çeşitli ses, söz ve kurallardan oluşan ve insanlar arasında konuşmayı ve anlaşmayı sağlayan bir sistem, bir yapı aklımıza gelir. Her milletin yüzyıllar boyunca oluşturduğu kendine özgü bir anlaşma sistemi, yani dili vardır. Türk milletinin diline Türkçe, Bulgar milletinin diline Bulgarca, İngiliz milletinin diline İngilizce diyoruz.
Dil sözcüğünün önüne ana sözcüğünü getirdiğimizde bir kelime grubu oluşur: ana dil. Bu gruptaki ilk kelime tamlayan, ikinci kelime ise tamlanan olur. İki kelime de ek almamıştır. Ek almamış olan böyle ad gruplarına takısız ad tamlaması denir. Yukarıdaki ana dil söz grubu da bir takısız ad tamlamasıdır. Peki bizim başlıkta kullandığımız ana dil tamlamasından ne anlamalıyız? Türkçe’mizin kurallarına göre bu grubu söyleyince aklımıza dillerin anası gelir, yani “çocukları” olmuş olan eski bir dil gelir. Örneğin Bulgarca, Rusça, Sırpça, Lehçe gibi dilleri doğuran ana dilin adı Slavca’dır; Türkçe, Kazakça, Özbekçe, Moğolca, Japonca gibi dillerin anası da Altayca’dır. Yani Slavca ile Altayca birer ana dildir.
Bugün ana sözcüğüne anne anlamından başka anlamlar da yüklenmiştir. Sözgelişi ana yol, ana düşünce, ana konu, ana yön, ana para gibi tamlamalardaki ana sözü temel, esas, baş, asal anlamlarına gelmektedir. Bu anlamlar açısından Bulgarca ile Türkçe de kendi ülkelerinde resmi dil olmanın dışında ana dil, yani temel dil, başat dil sayılırlar. Bulgaristan’da başka diller de konuşulur, lâkin ana dil Bulgarca’dır; Türkiye’de de farklı diller konuşulduğu halde ana dil Türk dilidir, yani çağdaş Türkçe’dir. Bulgar kökenliler için Bulgarca hem ana dildir hem de ana dilidir, Bulgaristan’daki azınlıklar için ise ana dil veya resmi dildir, ana dili değildir.
Şimdi de ana dili tamlamasını ( aynı zamanda birleşik kelime) inceleyelim. Bu tamlamanın yukarıdakinden farkı tamlananın, yani ikinci kelimenin -i eki almış olmasıdır. Böyle tamlamalara belirtisiz ad tamlaması deniyor. Ana dili tamlaması, ana dil tamlamasından yalnız şekilce değil, anlamca da ayrılmaktadır. Ana dili, anamızın, yani annemizin konuştuğu ve bize öğrettiği dildir. Herkesin bir ana dili vardır. Analarımızın dili genelde bir yerel dildir, annemizin yaşadığı köy veya bölgenin dilidir. Bazen iki komşu köyün dilleri aynı kökenden oldukları halde birbirilerinden söyleyiş veya kullandıkları kelimeler yönünden ayrılırlar. Sözgelişi benim ana dilim Deliorman ağzıdır. Diğer Bulgaristan kökenli Türklerin anadilleri Dobruca, Gerlovo, Rodop ağzı olabilir. Bu yerel veya yöresel dillere dilbilimciler diyalekt veya ağız diyorlar. Ağız ve yöre dilleri resmi diller olmadıklarından özel alfabelere de sahip değildirler. Onlar, mensup oldukları resmi ana dilin yazı ve yazım sistemlerinden yararlanırlar.
Bu yerel ve yöresel diller konusunu biraz daha açalım: Bulgaristan’da Bulgarca’nın çocukları diyebileceğimiz Sofya, Tırnovo, Plevne ağızları vardır. Hatta bunlar gruplaşabiliyor: Batı Bulgar ve doğu Bulgar ağızları diye. Türkçenin de böyle yerel çocukları var: Gradnitsa, Braniçevo, Dulovo, Razgrat, Varna, Şumnu ağızları. Daha yukarıda Türkçenin bölge ağızlarından örnekler vermiştim. Bulgarca ağızları resmi Bulgar dili alfabesini ve ortografisini (yazım kurallarını), Türkçe ağızları da resmi Türkçenin (Türkiye Türkçesi) alfabesini ve ortografisini kullanırlar. Bu kural Dünyanın her yerinde yaşayan Bulgarlar ve Türkler için geçerlidir. Sözgelişi Brezilya, Arjantin, veya Avustralya’da yaşayan Bulgar azınlıkları yazışmada resmi Bulgar alfabesi ve ortografisini kullanırlar. Oralarda yaşayan Türk azınlıkları ve kökenlileri de Türkiye Türkçe’sinin alfabe ve yazım kurallarını uygularlar.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Daha totaliter komünist rejimi yıllarında Bulgar devletinde “Komitet za bılgarite v çujbina” diye bir devlet organı vardı ve bu organ dış devletlerde yaşayan Bulgarlara dillerini unutmamaları ve kültürel kimliklerini koruyabilmeleri için kitaplar, filmler ve sanat ekipleri gönderiyordu. Bugün de dış Bulgarlardan sorumlu devlet bakanı var- Türk düşmanlığı ile maruf Bojidar Dimitrov. Bu bakanlık dış ülkelerde yaşayan vatandaş ve soydaşlarına çeşitli konularda yardımcı olmaya çalışıyor. Yani ana millet bu tür kurumlar vasıtasıyla başka ülkelerdeki uzantıları olan azınlık gruplarına yardım ediyor.
Bir AB ülkesi olan Bulgaristan, Bulgar soyundan olanlara sağlamaya çalıştığı hakları kendi ülkesindeki farklı kökenlerden gelen öz vatandaşlarına da çok görmemelidir. Her azınlık mensubunun kendi ana dilini ve kültürünü öğrenmeye ve geliştirmeye insan olarak hakkı vardır. Dil, kültürün en önemli unsuru olduğuna göre öğrenilmesi ve ayakta kalabilmesi için her türlü çabanın gösterilmesi gerekir. Unutulmamalıdır ki resmi dili öğrenmek bir vatandaşlık görevi ise, anadili öğrenmek de bir insanlık hakkıdır.
İsa CEBECİ - dombira.eu
неделя, 30 юни 2013 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
2 коментара:
Ana dili birde ajanlarin partisi HOH/DPS partililere sorun,bulgar ajanlarina yani DS ye calistiklarini biliyorduk ama simdide Dogan rus istihbarat ajani oldugu ortaya cikti,serefsizler bunlari toprakta kabul etmez insallah
bu bir gerçek - bulgaristanı ahmed doğan yönetiyor ama bakalım sonu nolacak
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.