MANLİHER, KALAŞNİKOFA KARŞI, EMEKLİLİK DİLEKÇESİ YERİNE SEÇİM ZAYAVLENİYESİ...

Türkiye'deki soydaşlarımızın seçimlere katılabilmeleri için sandıklar açılması gerekiyor.
Bunun için imzalar toplanıyor.
Bizim Balgöç'lüler pek uyanıktır.
Hemen işin kolayını bulmuşlar. 1992 yılından sonra gelen göçmenlerin, emeklilik sorunu bulunmaktadır.
Yine bu göçmen derneklerinin duyarsızlığından ve ilgisizliğinden dolayı, vaktinde kabul edilen emeklilik yasası, yalnız 1992 yılına kadar göç edenleri kapsıyordu. Böylece bazıları vaktinde emekli olabildi, diğerleri ise bu yasanın kapsama dışında bırakıldı.
Hükümet ve devlet yetkilileri, elinin altındaki resmi belgelere dayanarak, yalnız bir saat içinde 1992 tarihinden sonra kaç tane Bulgaristan göçmeninin Türkiye vatandaşı olduğunu öğrenebilir.
Hatta, ben bile Başbakanlık Enformasyon Müdürlüğünden bu rakamı öğrenebilirim.
Ama belli ki, bizim Balgöç öğrenemiyor ve şu günler sözü geçen yasa mağdurlarının isimlerini tespit etme çalışmaları yürütüyor. Hazırlanan liste güya resmi yetkililer verilecekmiş.
Bunca yıldır bu listeleri hazırlamak, nedense hiç bir dernek yöneticisinin aklına gelmemişti...
Buna ramen, vaktinde göçmen panayırlarında, hükümet temsilcileri bu yasanın hazır olduğunu bangır bangır ilan ediyorlardı...
Bu liste hazırlama kampanyasını duyan mağdur göçmenler, şimdi Balgöç'e akın ediyor, fakat ilk önce ellerine Bulgaristan seçimlerine katılabilmeleri için birer dilekçe (zayavlenie) tutuşturuluyor.
Kimse senin bu seçime katılıp katılmayacağını sormuyor bile...
İyi ki derneğe üye olmalarına zorlanmıyor bu vatandaşlarımız. Başka, eski kampanyalarda böyle vukuatlar da tespit etmiştik.
Uyanıklık buna denir işte.
Emeklilik için çağrıdan bulunuyorsun, ama ilk önce seçime katılma dilekçesi imzalatıyorsun...
Ne diyordu başkan Yüksel Özkan;
"Biz, HÖH'ü desdekliyoruz. Orada yaşayan Türklerin siyaseten güçlü olabilmeleri için hükümette yer almaları gerekiyor. Birlik ve beraberlikten uzaklaşmalardan, kenetlenerek oy kullanılırsa Türkler parlamentoda temsil edilebilir, hükümete girebilirle. Çabamız bunun için..."
Belli oluyor ki, Yüksel Özkan birlik ve beraberliği yalnız HÖH çatısı altında görüyor, fakat bunun mümkün olmadığını acaba neden gizliyor.
Bu acizlik ve eziklik algısının kaynağı nedir.
HÖH partisi, ikinci sınıf bir parti mi, bunun üye ve sempatizanları ikinci sınıf birer vatandaş mı.
Neden HÖH partisi iktidar olmasın, hükümet kurmasın. Yüksel Özkan ise bu partiye yalnız hükümette yer almalarını tavsiye ediyor.
Aslında neden Bulgaristan'daki Türklük kamplaştı.
Totaliter sistemin hala canlı tutulan yer altı uzantılarının uzun vadeli stratejik programlarını günümüzde her aklı selim insan okuyabilir.
Ülkemizde demokrasi yelleri esmesine ramen, Türkler, birlik ve beraberlik için hiç bir adım atmadılar, belki de buna izin verilmedi, çünkü her attığımız adımın en doruğunda bir kırmızı çekist durmaktadır.
Baş imamızın başını bile her zaman bir kızıl yıldız süslemektedir.
Artık bu kadarı da fazla oluyor. Sözünü ettiğim karanlık güçlerin, paraşütle tepemize kondurduğu sözde ve sahte Türk partisinin marifetleri apacık ortada.
"Biz, HÖH'ü destekliyoruz"demekle, Yüksel Özkan'ın doğruluğunu veya yanlışlığını kısa vadede tarih gösterecek.
Lafın kısası, bir düzine Kalaşnikofla ve gerçek mermi ile özel eğitimden geçenler, lütfen, aramızdan defolup gitsinler. Yoksa, yüz binlerce gözü dönmüş trudovak, küflü Manliherlerini çürümüş saplarını bunların kafalarında patlatır.
Yalnız bundan sonra birlik ve beraberlikten söz edilebilir...
Belki bundan sonra 7000 afacana , Ana dilimizde yazılmış yeni birer Alfabe armağan edilebilir.
Şimdilik 7000 levamız yok.
Ya da Boyko'cukların hanesine aktif yazılmasın diye çocuklarımızı bilinçli şekilde cahil ve kör tutuyoruz.
Ahmed Doğan'ı başbakan seçmediğimiz müddetçe bu böyle devam edecek...


P.P.Cumartesi günü, Balgöç merkezinde kiril alfabesini bilmeyen iki göçmen kardeşimizin zayavleniyelerini ben doldurdum. Kimse inkara kalkışmasın...