Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin (HÖH) en yüksek yürütme organı Merkez Konsey Operatif Büro’da 8 yıl çalışan ve HÖH Başkanı Ahmet Doğan’ın özel sekreteri Ahmet Emin’in öldürülmesinden sonra parti görevlerinden ayrılan araştırmacı Bulgar yazar Petır YAPOV, 2009’da DS ve KGB ŞEYTANI DOĞAN başlıklı 15. kitabını yayınladı.
Artık 83’ünü dolduran usta kalem, 1946’da Sofya üniversitesinde hukuk tahsilini bitirdi. Hapishanede kaldığı 1952-1954 yılları hariç, Bulgaristan Komünist Partisi (BKP) Merkez Komitesi ( MK) Politik Büro üyelerinden bazılarına hukuk danışmanlığı yaptı. 1964’te davet edildiği Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Merkezi İstihbarat Dairesi (CİA) ile SSCB Devlet Güvenlik Komitesi (KGB) arasındaki İLETİŞİM GRUBU’nda görev aldı. Bu görevde KGB şefi Yuriy Andropov ve CİA Şefi William Colby ile defalarca görüştü.
1972’de Sofya’ya döndü ve BKP MK Genel Sekreteri ve Bulgaristan Cumhuriyeti Devlet Konseyi Başkanı Todor Jivkov’un kızı, BKP MK Politik Büro üyesi Lüdmila Jikova’nın danışmanı oldu.
1990’da Bulgaristan Türk aydınlarından rejisör A. Derviş ve Bulgar Ordusu İnşaat Erleri Albayı F. Feyzullov tarafından HÖH üyeliğine davet edildi ve aynı yıl HÖH Başkent Örgütü Başkanı ve Merkez Konsey üyesi seçildi. Başkan Ahmet Doğan da dahil, tüm yetkili HÖH’lüler ve milletvekilleri başkent örgütüne üyedir. Yapov, kitabın önsözünde YAŞAM ÖYKÜSÜNÜ ANLATIRKEN, HÖH’ten tamamen koptuğunu yazmıyor. Son 5 yılda HÖH’ün Bulgar dilinde çıkan 4 yazılı yayın organından biri olan, haftalık “Uikent”te yakın ve uzak Bulgar geçmişinden olay ve kişileri konu ediyor.
P. Yapov özellikle vurguladığına göre, 300 sayfalık son eserini şu nedenle kaleme almış: “Günümüzde Bulgaristan’ın genel politik durumu ve tarihimizin son 30 yılında meydana gelen önemli olaylara ve bunlara katılan bazı kişilere ilişkin çarpıcı gerçekleri kamuoyunun bilmesi zorunlu oldu!”
Onun sıralamasında, çarpıcı olaylar arasında başta gelen Hak ve Özgürlükler Partisi’nin kurulması, Bulgaristan çapında politik yapılanması, iktidar ortaklığına yükselmesi ve muhalefetteki tutumu başta gelirken, önemli kişilerin arasında ise, HÖH partinin kurucusu ve değişmez lideri Ahmet Doğan’dır.
İrdelenen dönemde, Bulgaristan Cumhuriyeti NATO ve Avrupa Birliği (AB) üyesi oldu. Halkın ekonomik ve sosyal durumu iyileşeceğine kötüleşti. Dünyada derinleşen mali ve ekonomik bunalım dalgası ülkeyi tamamen çökertebilir. Bulgar milliyetçiliği yeşerdi, azmaya başlıyor. Ülke istikrarsızlık batağına düştü.
Kitaptaki ana sima HÖH ve başkanı AHMET DOĞAN’dır.
Kamuoyuna önce Madi Goganov olarak çıkan Ahmet Doğan kimdir?
29 Mart 1954 günü Tolbuhin (Dobriç) iline bağlı Pçelarovo köyünde dünyaya gelen Ahmet DOĞAN’ın asıl adı Ahmet İsmailov Ahmedov’tur. DedesiTürk bir göçmen aileden olup 1944’te BKP’ye üye olan, daha sonra da “sosyalist emek kahramanı” ünvanı alan, Ahmet dede köy çobanıydı. 1962’de 10 kişikik aile Varna’ya bağlı Drındar köyüne taşındı. (Yapov eserde yer vermese de, A. Doğan konusunu işleyen birçok çağdaş Bulgar yazar, babasının bir Varna Çingenesi (şopar) olduğunu ve doğumundan sonra anesinden ayrıldığını ve oğuluyla asla ilgilenmediğini, torunun dede yanında büyüdüğünü v.b.yazdı.)
1971’de Varna Dimitrovçu Komünist Gençlik Birliği İl Komitesi’nin dikkatini çeken A. İ. Ahmetov iki tez üzerinde çalıştı: Birinci, “Çağdaş Bulgar Gencinin Sınıfsal Özgörevleri!”; İkinci, Sosyalizimde Kişilik!” O, 1973 – 1975’te İnşaat Erleri’nde vatan görevini komsomol sekreteri olarak yaptı. Askerde meslek kursları gördü.
Hayatının belki de en önemli olayı 1974’te başına geldi. Bulgar gizli servisi (DS) subayları onu kışlada buldu. O gizli ajan olmayı “Türk yönünde” çalışmayı kabul etti. 20 yaşındaydı. Bulgaristan Türkleri ve Müslümanlarını hedef alan bu hain gizli çalışma halen devam ediyor. DS’nin gizli gözü büyük sayıda kardeşimizin Bulgar Türk sınırında kurşunlanmasına, kayıplara karışmasına, tutuklanıp hapsedilmesine, tartaklanmasına, işkence görmesine, sakat kalmasına, toplama kamplarına atılmasına, Bulgar köylerine sürülmesine, işsiz kalmasına v.b. v.b. neden oldu. (A.Doğan’ın DC-ajanı dosyası 20 cilt olup Bulgaristan’da yayınlandı.)
P. Yapov’un kitabı okurlarının eline geçmeden, Sofya’da DC ajan dosyaları artık açılmıştı. Yazar eserinin ana çizgisini değişik açıdan geliştirdiği için, tozlu ajan dosyalarını fazla karıştırmıyor. Bir de bu eserdeki olayların pek çoğu yazarın gözleri önünde ceryan etmiş ya da kişisel algılama ürünüdür. Yazarın gizli dosyalara pek güven bağlamaması, belki de, DC’nin birçok kirli işi yazıp çizmeden yapması, KGB’nin de karışık işlerini ajan dosyalarına işlemediğini bilmesinden dolayı olabilir. Yapov’un, Ahmet Doğan konusuna eğilen yerli yazarlara sitemi şöyle:
Gazeteci Toma Bikov “DOĞAN DOSYASI” eserinde, “Çok büyük ve çok tehlikeli bir ajan olan A.Doğan’a, Türk etnik toplululğundan iyi balıkları avlatan, avcı.” dedi. O ise, bu konuda, Bulgar gizli polisini bilgilendiren zavalı bir ihbarcı! Okurlar Bikov’a inanmadı.
Hemen ardından gazeteci Grigor Lilov da bir kitap yazdı: “Boyko Borisov Gizli Bir Tasarım”. “HÖH lideri Ahmet Doğan ile bugünkü Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov aynı gölden iki balık” yani “ikisi de DS-gizli servis ajanı” olarak gösterilmiş. Yapov, “yanlış bir kıyaslama” dedi.
(Son 23 yılda, Bulgar politikasında bir olgu olan lider A. Doğan hakkında birçok başka kitap da çıktı. Birçoğu uzun övgü öyküsüdür. Örneğin HÖH miletvekillerinden İvan Palçev ile Prof. Dr. İbrahim Tatarlı A. Doğan’ı “emsalsiz bir kahraman” “Türklük davasına en sadık Baba” “hak ve özgürlüklerimizin güvencesi” “Türk ve Pomaklarla birlikte Çingene ve Bulgarların haklarının da garantörü” olarak yücelttiler. Birçok usta kalem ise konuya uzak kaldı. Ahmet Doğan’ı öven İvan Palçev daha sonra Bulgaristan Bakü Büyükelçisi atandı. Prof. İ. Tatarli’nın Bulgar dilinde yazılmış eserleri HÖH parasıyla basıldı.)
(A. Doğan’ın “emsalsiz Bulgar etnik modelini” övenlerin arasında Bulgaristan Sosyalist Partısı (BSP) akademisyenlerinden Prof. Dr. Maksim Mizov da yer alıyor. O, Doğan’ın “etnik politikasının doğruluğunu” 700 sayfada anlata anlata bitiremedi. Bulgaristan Türk ve Pomakları Doğan önderliğinde AB’de benzeri olmayan, bütünleşen etnisitedir, diye yazdı. Bu bilim adamı, Bulgar gerçekliğinde eritilemeyen ve asla kaybolmayıp, aksine hep çoğalan Çingeneler den kurtulma yolunu şöyle tarif etti: “Tek taraflı uçak biletiyle hepsini ABD’ye gönderelim!”)
P. Yapov Ahmet Doğan’ın şeytanlıklarını anlatırken, BulgaristanTürk ve Pomaklarının geleceğini Bulgar dili ve yaşayış biçimi temelinde Bulgar ulusuyla kaynaşıp etnik topluluk olarak eriyip kaybolmalarından, ana dil olarak Bulgar dilini kabul etmelerinden ve böylece Bulgarlarla kaynaşmalarından yana olduğunu örneklerle açıyor. Bu konudaki düşüncelerini Gotse Delçev’li (Nevrokop) Prof. Doğan Ziya ve Rifat Bey soyları örnekleriyle kanıtlamaya çalışıyor. Bu soyların evliliklerle tam eşitliğe kavuştuklarını yazıp örnekliyor.
Kitapta, HÖH’lüler arasında Türk Pomak ve diğer Müslümanların kimliği konusunun tartışıldığına ilişkin bilgi yok.
O, okura kimlik bilinci oluşturmanın HÖH içinde can alıcı konu olarak çözüm aradığını sezdiriyor ama problemi işlemiyor. Hiç olmadı bu konuda DC ile KGB’nin ne düşündüğünü açmıyor. Anadil dersim nerede? deyen öğrencilere yanıt vermiyor.
Zengin deneyimden doğan bu politik eser, HÖH beyin merkezinde yıllarca çalıştıktan sonra kaleme alınmıştır. Yazar, Bulgar milli bilinçten söz ederken, XX. y.y. da Bulgar halkına çok yara açan milliyetçi hortlamaları, zamanı dolmuş değer yargıları kıstasıyla sunuyor.
Demokratik toplumda karşılıklı hoşgörü kültürünün galip gelmesi zorunlunu sanki göremiyor. Avrupa Birliği’ni de, tüm farklılıklara yaşam hakkı tanıyan yeni bir medeniyet olarak algılamıyor.
Devamı var...
8 коментара:
Yazınızı kutlarım.
Konuya devam edin lütfen.
A.Doğan'ı anlamadan, hastarını yüzünü göremeden, bugünkü kör Doğancıların ve Mestancıların iç dğnyasını, sinsiliğini göremeyiz. Halkımızın aydınlatılması zamanıdır. 12 Marta kadar HÖH yönetim ekibi halka doğru okutulmalı ve tanıtılmalıdır. Yapov'un kitabı Bulgarca olarak satılıyor.
Tebrik ediyorum
sizlerin sayesinde çok şeyleri öğrendik
hiç düşünmediğm yönleri öğrendim sayenizde
tesekkurler elinize sağlık
yeni bir bakış açısı açtınız kutluyorum
Mustafa Mert: Tebrik ederim Refat gardaş gerçekler acı da olsa er veya geç ortaya çıkıyor bize sadece insanlık adına bu zaatların ne kadar ,alçak ,hain, zalim olduğunu toplumumuza anlatmak gerekir.Bu gamazcılar aynı NAZİ suçluları gibi yargılanmalı ve gereken ceza verilmeli ancak adalet o zaman yerini bulur,işte o zaman mahsun insanların akan kanı yerde kalmaz hak yerini bulmuş olur.Bu gün bütün gerçekler tüm çıplaklığı ile ortaya çıkar iken hala bazı şahısların bu zalimleri desteklemeleri bile suç sayılmalı.DPS nin içindeki DS dosyalı eli kanlı zalimler ile beraber üç kuruş menffat çıkar için olanlar olanlar da en az bunlar kadar suçludur.Adalet ve hak yerini bulmalıdır.
iyi ki sen varsın rafet ulutürki ama adam gibi oradasın... ULU olarak çünkü bunları sen olmadan nasıl öğrenecektik , ki
EVET İLK DEFA BU KADAR DERİN VE BUKADAR GERÇEKCİ BİR YAZI OKUYORUM TEBRİKLER
ELİNİZE SAĞLIK
YOLUNUZ ACIK OLSUN
bu da yazı mı ba arkadaslar
yalan dolu yazmıs ıste
kendını bir... zannetiyor
hepsi yalan
sen de arkadas
yorum değil yazı yaz
bizlerde öğrenelim
doğuruyu eğiriyi
HÖh geliyor geliyor
saklanacak yer bulun
Kasim-Guner kendinize yer bulun
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.