Türk kadını, ilk kez 1843’de Tıbbiye mektebi
bünyesinde aldığı ebelik eğitimiyle sosyal yaşamda yerini almaya başladı. Prof.Dr.Türkan Akyol 8 Mart 2005 — İş yaşamına ilk kez 1897’de “ücretli işçi” olarak
giren kadınlara, 1913 yılında da “devlet memuru” olma hakkı verildi. İlk kadın
belediye başkanı Müfide İlhan 1950’de Mersin’den seçilirken, ilk kadın bakan
Türkan Akyol 1971’de, ilk kadın vali Lale Aytaman 1991’de atandı. İlk kadın
başbakan Tansu Çiller, 1993’te hükümet kurdu.
İlklere
imza atan Türk kadınları
Türkiye'nin ilk kadın bakanı ve başbakanını şüphesiz
bilirsiniz. Peki ya ilk kadın çöpçüsü, ilk kadın muhabiri, ilk sendikacısı, ilk
subayını tanıyor musunuz?
Başbakan Prof. Dr.Tansu Çiller
Bakan Prof. Dr. Türkan Akyol..
Büyükelçi: Filiz Dinçmen...Çöpçü: Elif Yazgandır.. Danıştay Başkanı: Füruzan İkincioğulları.. Danıştay üyesi: Şükran Esmerer..
Bakan Prof. Dr. Türkan Akyol..
Büyükelçi: Filiz Dinçmen...Çöpçü: Elif Yazgandır.. Danıştay Başkanı: Füruzan İkincioğulları.. Danıştay üyesi: Şükran Esmerer..
Belediye Başkanı: Müfide İlhan..Belediye Başkanı: Sadiye Ardahan..Dışişleri görevlisi: Adile
Ayla..
Emniyet müdürü: Feriha Sanerk.. Kaymakam: Özlem Bozkurt..
Gazeteci: Selma Rıza.. Genel müdür: Mükerrem Aker..
Hakim: Suat Berk.. Hazine Genel Müdürü: Aysel Gönül Öymen..
Heykeltraş: Sabiha
Bengütaş.. Jet pilotu: Leman Altınçekiç.. Karakol Amiri: Nevlan
Kulak-..Kimyacı: Prof. Dr. Remziye Hisar.. Makinist:
Seher Aytaç.. Milli Eğitim Müdürü: Güler Karakülah.. Milli maç hakemi: Lale
Orta-.Muhtar: Mühendis Müzeci: Seniha Sami.. Orman mühendisi: Binnaz Zehra
Sert.. Petrol mühendisi: Halide Ural Türktan.. Pilot: Sabiha Gökçen.. Polis
memuru: Betül Diker-. Profesör: Prof. Dr. Fazıla Şevket Giz.. Radyo
spikeri:Emel Gazimihal.. Rektör: Prof. Dr. Safet Rıza Alpar.. Savcı: Işıl
Tüzünkan Koçhisarlıoğlu.. Savcı: N. Meliha Sanu.. Sayıştay üyesi: Fahrünisa
Etmen.. Sendika başkanı: Dervişe Koç.. Subay: Ülkü Sema Toksöz.. TBMM
başkanvekili: Neriman Neftçi.. Tv Spikeri: Nuran Devres.. Vali: Lale Aytaman..
Veteriner: Sabire Aydemir.. Yargıtay üyesi: Melahat Ruacan.. Yüksek idare
mahkemesi Bşk: Firdevs Menteşe.. Yüksek mimar: Münevver Gözeler.. Yüksek
mühendis: Sabiha Ecebilge.. Zabıta memuru: Afife İpek.. Ziraat mühendisi:
Nezahat Süer
SORBONNE ÜNİVERSİTESİNDEN MEZUN İLK TÜRK KADINI TÜRKİYE
CUMHURİYETİ'NİN İLK KADIN KİMYACISI
Prof. Dr. Remziye Hisar, birçok ilke imzasını atmış bir Türk kadını. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kadın kimyacısı olmasının yanısıra, Fransa'nın Sorbonne Üniversitesi'nden mezun olan ilk Türk kadını..
1992 yılında yitirdiğimiz Remziye Hisar, tipik bir Cumhuriyet kadınıydı. Dünyaca ünlü fizikçi Feza Gürsey ve Milletlerarası Pisikoloji Cemiyeti'nin tek Türk azası psikiyatrist Deha Hanım'ın annesi Remziye Hisar, 1902 yılında Üsküp'te dünyaya gelmişti..
Davutpaşa'daki üç yıllık Mekteb-i İptidayiyi bir yılda başarıyla tamamlayıp mezun olmuş ve dokuz yaşında ilk şahadetnamesini almıştı. Daha sonra, İttihat ve Terakki Mektebi ve Emirgan, İnas Rüştiyesi'ne devam eder. Çok sevdiği Türkçe öğretmeninin İstanbul Darülmuallimatı'na transfer olmasıyla, öğrenimini bu okulda sürdürür. 15 Temmuz 1919 tarihinde bu okulun Darülfünun'a hazırlamak üzere oluşturduğu iki sınıflık bölümünden birincilikle mezun olur. Sınıfın iyi öğrencileri arasında yeralan Remziye Hisar, küçük sınıflardaki öğrencilere geometri ve matematik dersleri vermeye başlar. Mezun olmasının ardından Darülfünun'un kimya bölümüne kaydını yaptıran Remziye Hisar, kimya bölümünü yeğlerken Türkiye'yi temsil eden bir ismin bulunmamasının kendisini üzmüş olmasından ötürü seçtiğini yakınlarına anlatır. Kız öğrencilerin erkek öğrencilerden ayrı saatlerde ders aldığı bu dönemde, öğretmeni ve okul arkadaşlarıyla birlikte Bakü'ye gider. Ve birden bire bir savaşın tam ortasında bulur kendisini. Kafkasya'daki savaşlar ve Bakü'de kendilerine gereksinim olmadığını öğrenmek bile onu yıldırmaz ve bir erkek öğretmen okulunda öğrencilere ders verir. Ancak, terslikler ve şanssızlıklar birbirini izler Sovyet Rusya'nın Azerbaycan'ın bağımsızlığına son vermesi ile orada tanışıp evlendiği eşi Doktor Reşit Süreyya Gürsey ile birlikte İstanbul'a döner. İlk çocuğunu dünyaya getirmesinin ardından, Adana'da Darülmuallima'ya müdür olarak tayin olan Remziye Hisar, çocuğunu annesine bırakarak Adana'ya gider. Güç koşullarda çalışmasını sürdürmek zorunda kalan Hisar, eşinin tedavi için Paris'e gitmesinin ardından, bilgisini geliştirmek için Paris'e gider. Adını bilim dinyasında duyurmak amacı ile Sorbonne'da kimya bölümünde öğrenim görmeye başlar. Biyokimya sertifıkası alan Hisar, Paris'te Maarif Vekaleti'nin verdiği bursla öğrenim görür. Doktorasına başlayacağı dönemde bursu kesilen Hisar, Erenköy Lisesi'ne kimya öğretmeni olarak atanır. Öğrenimini yarım bırakmak zorunda kalarak yurda dönen Remziye Hisar, zorlu bir çaba sonucunda doktorasını yapmak üzere 1930 yılında yeniden Paris'e gider. Eşinden boşanan ve Paris'e kızı ve kardeşiyle giden Remziye Hisar, günlerini çalışmaya verir. Doktora tezini tamamlamasının ardından, Türkiye'ye döner. 1933 - 1936 yılları arasında İstanbul Üniversitesi'nde kimya ve fıziko kimya doçenti olarak görev yapar. Daha sonra, Ankara Hıfsısıhha Müessesesi'ne farmakodinami şubesi hayati kimya mütehassısı olarak atanır. 1947 yılında İTÜ Makine ve Kimya doçentliği görevine başlayan Hisar, 1959 yılında profesör olduktan sonra 1973 yılında da, emekliye ayrılır.
Prof. Dr. Remziye Hisar, birçok ilke imzasını atmış bir Türk kadını. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kadın kimyacısı olmasının yanısıra, Fransa'nın Sorbonne Üniversitesi'nden mezun olan ilk Türk kadını..
1992 yılında yitirdiğimiz Remziye Hisar, tipik bir Cumhuriyet kadınıydı. Dünyaca ünlü fizikçi Feza Gürsey ve Milletlerarası Pisikoloji Cemiyeti'nin tek Türk azası psikiyatrist Deha Hanım'ın annesi Remziye Hisar, 1902 yılında Üsküp'te dünyaya gelmişti..
Davutpaşa'daki üç yıllık Mekteb-i İptidayiyi bir yılda başarıyla tamamlayıp mezun olmuş ve dokuz yaşında ilk şahadetnamesini almıştı. Daha sonra, İttihat ve Terakki Mektebi ve Emirgan, İnas Rüştiyesi'ne devam eder. Çok sevdiği Türkçe öğretmeninin İstanbul Darülmuallimatı'na transfer olmasıyla, öğrenimini bu okulda sürdürür. 15 Temmuz 1919 tarihinde bu okulun Darülfünun'a hazırlamak üzere oluşturduğu iki sınıflık bölümünden birincilikle mezun olur. Sınıfın iyi öğrencileri arasında yeralan Remziye Hisar, küçük sınıflardaki öğrencilere geometri ve matematik dersleri vermeye başlar. Mezun olmasının ardından Darülfünun'un kimya bölümüne kaydını yaptıran Remziye Hisar, kimya bölümünü yeğlerken Türkiye'yi temsil eden bir ismin bulunmamasının kendisini üzmüş olmasından ötürü seçtiğini yakınlarına anlatır. Kız öğrencilerin erkek öğrencilerden ayrı saatlerde ders aldığı bu dönemde, öğretmeni ve okul arkadaşlarıyla birlikte Bakü'ye gider. Ve birden bire bir savaşın tam ortasında bulur kendisini. Kafkasya'daki savaşlar ve Bakü'de kendilerine gereksinim olmadığını öğrenmek bile onu yıldırmaz ve bir erkek öğretmen okulunda öğrencilere ders verir. Ancak, terslikler ve şanssızlıklar birbirini izler Sovyet Rusya'nın Azerbaycan'ın bağımsızlığına son vermesi ile orada tanışıp evlendiği eşi Doktor Reşit Süreyya Gürsey ile birlikte İstanbul'a döner. İlk çocuğunu dünyaya getirmesinin ardından, Adana'da Darülmuallima'ya müdür olarak tayin olan Remziye Hisar, çocuğunu annesine bırakarak Adana'ya gider. Güç koşullarda çalışmasını sürdürmek zorunda kalan Hisar, eşinin tedavi için Paris'e gitmesinin ardından, bilgisini geliştirmek için Paris'e gider. Adını bilim dinyasında duyurmak amacı ile Sorbonne'da kimya bölümünde öğrenim görmeye başlar. Biyokimya sertifıkası alan Hisar, Paris'te Maarif Vekaleti'nin verdiği bursla öğrenim görür. Doktorasına başlayacağı dönemde bursu kesilen Hisar, Erenköy Lisesi'ne kimya öğretmeni olarak atanır. Öğrenimini yarım bırakmak zorunda kalarak yurda dönen Remziye Hisar, zorlu bir çaba sonucunda doktorasını yapmak üzere 1930 yılında yeniden Paris'e gider. Eşinden boşanan ve Paris'e kızı ve kardeşiyle giden Remziye Hisar, günlerini çalışmaya verir. Doktora tezini tamamlamasının ardından, Türkiye'ye döner. 1933 - 1936 yılları arasında İstanbul Üniversitesi'nde kimya ve fıziko kimya doçenti olarak görev yapar. Daha sonra, Ankara Hıfsısıhha Müessesesi'ne farmakodinami şubesi hayati kimya mütehassısı olarak atanır. 1947 yılında İTÜ Makine ve Kimya doçentliği görevine başlayan Hisar, 1959 yılında profesör olduktan sonra 1973 yılında da, emekliye ayrılır.
KUMARI YASAKLAYAN İLK KADIN MUHTAR: ATATÜRK'ÜN
ÖDÜLLENDİRDİĞİ KADIN
1933
yılında Türkiye'nin ilk kadın muhtarı seçilen Gül Esin Aydın, Çine İlçesi,
Karpuzlu Bucağı'nın muhtarlığını yaptığı dönemde Atatürk tarafından
ödüllendirilmiştir. Muhtar olmasının ardından kahvehanelerde kumar oynamayı
yasaklayan Gül Esin, kız kaçırma olaylarını önlemiş ve nikah işlerini düzene
sokarak da büyük başarı elde etmişti.
KORE SAVAŞINI GÖRÜNTÜLEYEN KADIN İLK TÜRK KADIN
FOTOĞRAFÇISI
1956
yılında Tifdruk tekniği ile basılan Hayat Dergisi fotoğraf dünyamıza yeni
değerler kazandıran bir dergi oldu. Derginin birinci sayısında Hikmet Ferudun
Es'in Malatya'dan yolladığı bir yazı dizisi yayınlanmaya başlamıştı. Bu
röportajı fotoğraflarıyla zenginleştiren ise; Semiha Es idi..Bu ikili daha
sonra, Kongo, Hollywood yıldızları, kadın gözü ile Tahran isimli çalışmalara
Hayat Dergisi bünyesinde imza attılar. 25 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Celal
Bayar'ın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'nda Kore Savaşı'na katılmak
üzere 4 bin 500 kişilik silahlı birliğin Birleşmiş Milletler emrine verilmesi
kararlaştırıldı. Hürriyet Gazetesi, savaşın görüntülenmesi için, Semiha Es'i
görevlendirdi. 11 Kasım 1950 tarihinde gazetede verilen Kore eki ile Türkler
savaşı Semiha Es'in objektifınden izleme olanağına kavuştu.
İLK KADIN DOKTOR
Osmanlı
İmparatorluğu döneminde çeşitli hizmetleriyle tanınmış bir ailenin kızı olan
Safiye Ali, 1891 yılında İstanbul'da dünyaya gelmiş, özel eğitiminin yanısıra
Amerikan Kız Koleji'nden mezun oldu. Balkan savaşı günlerinde cepheden
getirilen pekçok yaralıyı görüp doktor olmaya karar verir. Ancak; onun bu
isteğini gerçekleştirmek zor olacaktı. Çünkü; o yıllarda bir kadının tıp
öğrenimi görmesi olanaksızdı. Oldukça yetenekli ve başarılı bir kişi olarak
dikkatleri çeken Safiye Ali, dönemin Maarif Vekili Şükrü Bey'in desteği ile
Almanya'ya tıp eğitimine gönderilir. Bu ülkede kadın ve çocuk hastalıkları
üzerine ihtisas yapan Safiye Ali, Kurtuluş Savaşı'nın sona erdiği günlerde
yurda döner ve hemen işe başlar. Kısa sürede Cağaloğlu'nda açtığı klinikte
tedaviye başlayan Safıye Ali, o dönemin ünlü doktorlarından Besim Ömer Paşa,
Akil Muhtar ve Operatör Emin Bey'den büyük destek görerek süt ve bakımevlerinde
çalışır. Ayrıca Türkiye'yi yurtdışındaki tıp kongrelerinde temsil eden Safiye
Ali, bir zaman sonra sağlık nedeniyle eşiyle birlikte Almanya'ya gider ve
mesleğini burada sürdürür. İkinci Dünya Savaşı günlerinde Almanya'da yara
alanların ve hastaların bakımını üstlenen Ali, savaşın ardından Türkiye'ye
döner. Yakalandığı kanserden kurtulamayan Safıye Ali, 1952 yılında yaşamını
yitirir.
İLK AVUKAT
Yassıada'da
hukuk profesörü babasını savundu..Hür Fikirleri Yayma Derneği'nin
kurucusu..Çocuk Dostları Derneği'nin kurucusu..Milletlerarası Hukukçular Komisyon'u
üyesi..Milletlerarası Barolar Birliği Yönetim Kurulu İdari Heyeti Üyesi..
Yazar.. Kadın hakları savunucusu..Süreyya Ağaoğlu, tarihimize ilk kadın avukat
olarak geçmiştir. 1989 yılında 85 yaşında yitirdiğimiz Ağaoğlu, yaşadığı
dönemin en cesur entellektüel kadınlarından birisiydi. 58 yıl süreyle avukatlık
yapan Süreyya Ağaoğlu, hukuk Profesörü Ahmet Ağaoğlu'nun kızıydı. Lise
yıllarında sınıfta cumhuriyet rejiminden söz ettiğinde, arkadaşlarının: gavur
olarak çağırdığı Süreyya Ağaoğlu, avukat olmayı kafasına koyar. Hukuk
fakültesine kaydını yaptırmak istediğinde ise; engellerle karşılaşır. O
yıllarda kız öğrenci olmadığından, üniversitenin rektörü olan Haldun Taner'in
babası Selahattin Bey'e başvurur. Dönemin kadınlarının henüz çarşafla dolaştığı
bir zamanda başını bile kapatmadan görüşmeye giden Ağaoğlu, Selahattin Bey'e
fakülteye girmek istediğini söylediğinde, odanın içinde kahkahalar yankılanır.
Ancak; Süreyya Ağaoğlu, bu direnişin ardından kendisi gibi avukat olmak isteyen
3 arkadaşını daha götürünce, Size hemen fakülteyi açalım cevabını alır. O
yıllarda öğleden önce erkeklere, öğleden sonra ise; kadınlar ders izleyebiliyor
ve oldukça da yorucu olduğundan, fakültenin çabası yalnızca bir dönem sürmüş.
Başını kapatmamakta direnen Ağaoğlu'na erkekler, Başını açma dediklerinde
verdiği yanıt: Ben açıyorum, sen bakma oluyormuş. Hukuk Fakültesi'nden mezun
olan Süreyya Ağaoğlu, avukatlığının yanısıra sıkı bir kadın hakları savunucusu
olur. 1948 yılında Berlin, Milletlerarası Hukukçular Komisyonu Üyesi olan
Ağaoğlu, Hür Fikirleri Yayma Derneği, Çocuk Dostları Derneği'nin de kurucusu..
1949 yılında Milletlerarası Barolar Birliği Yönetim Kurulu İdari Heyeti'ne
seçilen Ağaoğlu, 1960 ihtilalinin ardından Yassıada Davaları'nda babasının
avukatlığını üstlenerek hukuk savaşı verir. Süreyya Ağaoğlu, Adli Mülahazat
adlı İngilizce bir etüt, Londra'da Gördüklerim ve Bir Hayat Böyle Geçti isimli
kitapların yazarı.
İLK KADIN HEYKELTRAŞ
Heykellere
şekil veren ilk kadın parmakları Sabiha Bengütaş'a ait. O Türkiye'nin ilk kadın
heykeltraşı olarak tanınıyor. Atatürk, İsmet İnönü, Abdülhak Hamid, Ahmet
Haşim, Bedia Muvahhit gibi tarihte iz bırakan pekçok kişi onun parmaklarında
yoğurduğu çamurla abideleşti. 1940 yılında dünyaya gelen Sabiha Bengütaş,
babasının Şam'da görevlendirilmesiyle eğitimini Şam'da Fransız Katolik
Okulu'nda yapmış. İstanbul'a dönmelerinin ardından Köprülü Fuat Paşa Okulu'na
devam edip mezun oldu. Küçük yaşlarda güzel sanatlara ilgi duyduğundan henüz
liseyi bitirmeden 16 yaşındayken Sanayi-i Nefise Mektebi in resim bölümüne
kaydolmuş. Kendi kendisine antik bir büstü kopya eden Sabiha Bengütaş'ın bu
yaptığını gören heykel öğretmeni, kendisinin yaptığına başta inanmadıysa da,
daha sonra ikna olunca onu destekleyip okulun heykel bölümüne ilk kız öğrenci
olarak alınmasına yardımcı oldu. Yeteneği kısa sürede farkedilen Bengütaş,
okulunu birincilikle bitirdi. Roma Güzel Sanatlar Akademisi'nde ihtisas yaptı.
İtalya'da büyük deneyimler kazanan Sabiha Bengütaş, Taksim Meydanı'ndaki
Atatürk abidesini yapan ünlü İtalyan heykeltraş Canoci'nin asistanlığını yaptı.
Abdülhak Hamid'in torunu Emin Bey ile evlenen Sabiha Bengütaş, kocasının
diplomat olması nedeniyle birçok yabancı ülkede bulundu, mesleğini bu ülkelerde
sürdürdü. Geleneksel Galatasaray sergisine 1925 yılında katılan ilk kadın
sanatçılardan biri olan Bengütaş, 1938 yılında Atatürk ve İnönü için açılan
heykel yarışmasında birincilik aldı. Atatürk heykeli Çankaya Köşkü'nün
bahçesinde, İnönü heykeli ise; Mudanya'da bulunmaktadır. Uzun yıllar
çalışmasını sürdüren Bengütaş, 1992 yılında yaşamını yitirdi.
İLK KADIN MUHASEBECİ, BANKA MÜDÜRÜ, EKONOMİ DOKTORU
ATATÜRK'ÜN YURTDIŞI EĞİTİMİNE GÖNDERDİĞİ KADIN
Türkiye'de
kadın olarak pekçok ilke imzasını atan İclal Ersin, ilk kadın muhasebeci, ilk
kadın banka müdürü ve ekonomi doktorudur. 1928 yılında Türkiye İş Bankası'nda
muhasebeci olarak göreve başlayan İclal Ersin, İş Bankası'nın kurucusu Celal
Bayar tarafından Atatürk'e ilk kadın muhasebeci olarak tanıtılınca, Atatürk'ün
ilgisini çekmiş, en büyük arzusunun yurtdışında eğitim almak olduğunu söylemesi
üzerine, Türk kadınının gelişmesine ve iş yaşamında yer almasına çok önem veren
Atatürk tarafından 1939 yılında Cenevre'ye eğitime gönderilir. Türkiye'de
meslek gelirlerinin vergilendirilmesi başlıklı tezini Fransızca olarak hazırlayıp
doktorasını tamamlar ve 1941 yılında Türkiye'ye dönüp Türkiye'nin ilk iktisat
doktoru ünvanını elde eder. İş Bankası'nın Ankara Merkez Şubesi'nin Teftiş
Servis Şefliği, İstanbul-Beyoğlu ve Galata şubelerinde kontrolörlük
görevlerinin ardından, 1953 yılında açılan İş Bankası Nişantaşı Şubesi
müdürlüğü görevine atanır ve on yıl süreyle bu görevde kalır. Böylece
Türkiye'nin ilk kadın banka müdürü ünvanını da elde etmiş olur.
İLK KADIN SAVAŞ PİLOTU
Türkiye'de
uçağa binen ilk kadın Belkıs Şevket Hanım'dır. (1912) Türkiye'nin ilk uçağını
kullanan kadın ise; Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçe'dir. Türkiye'nin ilk
kadın askeri pilotu yine Sabiha Gökçe'dir. Atatürk'ün Türk kadınının her alanda
başarılı olabileceğine inandığını, buna örnek olarak da kendisini yetiştirmek
istediğini söylemesi üzerine 1935 yılında havacılığa başlayan Sabiha Gökçen,
Sovyetler Birliği'nde Yüksek Planör Okulu'nu bitirdikten sonra, planör
öğretmenliği yaptı. Türk havacılık tarihi ilerleyen yıllarda başka kadın
pilotları da yetiştirdi. Bunlardan birisi var ki, bir ilke imza attı. Şenay
Günay, ilk kadın savaş pilotumuz olarak tarihe geçti. Demokrat Merkez Parti'nin
kurucu üyelerinden de olan Şenay Günay, İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi'nin ikinci sınıfında okurken, Hava Harp Okulu'na kız öğrenci
alınmasına dair çıkan yasadan yararlanarak 1956 yılında bir kız arkadaşı ile
birlikte Hava Harp Okulu'na girer. İki yıl eğitim alan Günay,Asteğmen olarak
mezun olduktan sonra; İzmir-Gaziemir'deki Uçuş Okulu'na gider. Bu okuldan
sonra; Eskişehir Jet Filo Komutanlığı'nda eğitimine devam eden Günay, jet
brövesi alarak jet pilotu oldu ve 22 yıl süreyle Türk Hava Kuvvetleri'nde
hizmet gördü.
İLK KADIN SENDİKACI
13
GÜN İŞKENCEDE KALAN, 45 GÜN FALAKAYA YATARILDIĞINDAN 6 AY TEDAVİ GÖREN, TÜTÜNCÜLER
KRALİÇESİ
Zehra Kosova Durmaz, Türkiye'nin ilk kadın sendikacısıdır. 1928 yılında illegal bir tütün işçisi olarak ilk sendikal faaliyete başlayan Durmaz, çalışmalarını 1946 yılında Ferit Kalmak başkanlığında tütüncüler kendi sendikalarını kurana değin yoğun ve illegal biçimde sürdürdü. Sendikacılık yaptığı dönemde 13 gün işkencede kalan Durmaz, 45 gün falakaya yatırılmış ve bu nedenle 6 ay tedavi görmüştür. 1950 yılında sendikanın kapanmasıyla birlikte tutuklanan ve 1951 yılında 16 ay Harbiye Askeri Cezaevi'nde tutuklu kalan Durmaz, hapisten çıkınca sendikal yaşama yeniden dönmüştür.
Zehra Kosova Durmaz, Türkiye'nin ilk kadın sendikacısıdır. 1928 yılında illegal bir tütün işçisi olarak ilk sendikal faaliyete başlayan Durmaz, çalışmalarını 1946 yılında Ferit Kalmak başkanlığında tütüncüler kendi sendikalarını kurana değin yoğun ve illegal biçimde sürdürdü. Sendikacılık yaptığı dönemde 13 gün işkencede kalan Durmaz, 45 gün falakaya yatırılmış ve bu nedenle 6 ay tedavi görmüştür. 1950 yılında sendikanın kapanmasıyla birlikte tutuklanan ve 1951 yılında 16 ay Harbiye Askeri Cezaevi'nde tutuklu kalan Durmaz, hapisten çıkınca sendikal yaşama yeniden dönmüştür.
İLK KADIN MUHABİR İTTİHAT VE TERAKKİ CEMİYETİNİN TEK KADIN
ÜYESİ
Selma
Rıza, ilk kadın gazetecidir. Avusturya’lı bir anne ve Türk bir babanın kızı
olan Selma Rıza, Osmanlı döneminin kültür ağırlıklı bir ailenin kızıydı. 1877
yılında ilk Osmanlı Parlamentosu'nda görev almış olan babası Ali Rıza Bey,
diplomat olarak görev yaptığı Avusturya'da tanıştığı ve daha sonra müslüman
olan Naile Hanım ile evlenir. Yedi çocuğu olan çiftin, en küçük kızları olan
Selma Rıza, özel öğretmenlerin denetiminde dersler alır ve 19. yüzyıl sonlarına
doğru ailesinden gizli olarak İstanbul'dan kaçar ve Paris'te bulunan Jöntürk
liderlerinden ağabeyi Ahmet Rıza'nın yanına gider. Sorbonne Üniversitesi'ne
giden Selma Rıza Paris'te yaşadığı 10 yıl boyunca Osmanlı İttihat ve Terakki
Cemiyeti'ne üye olur. Bu cemiyetin tek kadın üyesi olan Selma Rıza, Fransızca
olarak Paris'te yayınlanan Meşveret Gazetesi de ve Türkçe olarak yayınlanan
Şura-yı İmmet gazetesinde çalışır. 1908 yılında Meşrutiyet'in ilanının ardından
İstanbul'a dönen Selma Rıza, dönüşünden sonra gazetecilik yapmadı ancak,
Kızılay'ın kurulması için çalışmalara katıldı. Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti
olarak bilinen bu kuruluşun yönetimindeki fikirler ile hemfikir olmayınca 5 yıl
boyunca genel sekreterliğini yaptığı bu kuruluştan ayrıldı. 1931 yılında 59
yaşında ölen Selma Rıza'ın kaleme aldığı iki romanı var.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN İLK KADIN BAKANI
Cumhuriyet
döneminin ilk kadın bakanı, 1971 yılında kurulan partilerüstü Nihat Erim
Hükümeti'nde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı olarak görev alan Prof. Dr. Türkan
Akyol, Başbakan Nihat Erim tarafından parlamento dışından atanmıştı.
Bakanlığının sekizinci ayında hükümet içinde çıkan anlaşmazlıklardan ötürü 11
Bakan ile birlikte görevinden istifa eden Akyol, istifasının ardından Ankara
Üniversitesi Rektörlüğü'ne seçildi ve 1983 yılında SODEP'in kurucusu olarak
siyasete atıldı. Halen serbest doktorluk yaparak yaşam sürdürmektedir.
İLK KADIN BÜYÜKELÇİ
Filiz
Dinçmen, 1939 Zonguldak doğumlu. Ankara Kız Lisesi'ni bitirdikten sonra;
Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun olan Dinçmen 1961 yılında Dışişleri
Bakanlığı, BM Dairesi 3. katibi oldu. 1982 yılında Hollanda Lahey Büyükelçisi
olan Dinçmen, 1984 yılında Strasbourg'da Avrupa Konseyi Türkiye Daimi
Temsilcisi oldu. 1988 yılında ise; bakanlığın ilk kadın müsteşar yardımcısı ve
1991 yılında bakanlık sözcüsü oldu. Filiz Dinçmen'e göre kadın katkısı olmazsa
ülke kalkınamaz. Kadınların Türkiye'de tüm haklara ulaşması ve toplumun
gelişmesine, kalkınmasına yardımcı olmaları, bu yolda sorumluluk yüklenmeleri
bir zorunluluktur.
İLK KADIN MÜZECİ
Türkiye'nin
ilk kadın müzecisi Seniha Sami'dir. Türkiye'de Batılılardan sonra;başlayan
müzecilikte Cumhuriyet tarihinin ilk uzmanlık görevini alan kadın müzeci Seniha
Sami'nin ailesinden gelen bir birikimi vardı. 1886 yılında dünyaya gelen Seniha
Sami, küçük yaşlarda Türkçe'nin yanı sıra İngilizce, Fransızca ve Farsça'yı
öğrendi. Atatürk'ün Cumhuriyet'in ilk yıllarında eğitime yön vermek üzere
Amerika'dan getirttiği profesörlerin eserlerini tercüme eden Seniha Sami,
Topkapı Sarayı Müzesi'nin yönetimine atanarak ilk kadın müzecimiz olmuştur.
İLK KADIN MİLLETVEKİLİ
İLK KADIN MİLLETVEKİLİ
Seçilme
hakkını kullanan ilk kadın olan Benal Arıman, 1935 yılında Atatürk'ün
meclisinde bileğinin hakkıyla kazanan ilk kadın milletvekilidir. İzmirli
gazeteci Tevfik Nevzat Bey'in kızıdır. Sorbonne Üniversitesi'nde edebiyat
eğitimi alan Arıman, daha sonra İzmir'de Halk Partisi'nde görev almış,
kadınların partilere girmediği o yıllarda, latin alfabesinin öğrenilmesi ve
yaygınlaşabilmesi için çaba harcıyordu. Daha sonra, milletvekili seçilen
Arıman, belediye ve parti üyeliğinden sonra, bir kadın olarak konumundan ötürü
hiçbir rahatsızlık yaşamamış olduğunu dile getirmektedir. 16 yıl süreyle kadın
milletvekili olarak görev yapan Benal Arıman, hamileliği döneminde yıllık
izinlerini kullanıp gizlice doğum yapmış ve hamileliği esnasında TBMM'de
bulunmamayı uygun görmüştür.
İLK KADIN HEMŞİRE
Esma
Deniz, 1924 yılında Amerikan Hastanesi Hemşirelik okulunu bitirmesinin
ardından, Amerika'da New York Columbia Üniversitesi, Teachres Colege'e giden
Deniz, 1929 yılında mezun olduktan sonra, bir yıl Amerika'da kalarak
çalışmasının ardından yurda dönerek hemşireliğini sürdürdü. Esma Deniz, 73 yılını
hemşireliğe adadı. 95 yaşında hayata gözlerini yuman Deniz, 1943 yılında açılan
Türk Hemşire Derneği'nin kurucularından olup bu derneğin 18 yıl süreyle
başkanlık görevini üstlendi. Türk hemşirelerini Uluslararası Hemşireler
Birliği'nde temsil eden Esma
Deniz, Türkiye'nin Toplum Sağlığı Hemşiresi ünvanına sahipti. Kızılay Özel Hemşirelik Lisesi'nin organizasyonunda görev aldı. Florence Nightingale Hemşirelik Okulu'nun kurulmasına da katkılarda bulunmuştu.
Deniz, Türkiye'nin Toplum Sağlığı Hemşiresi ünvanına sahipti. Kızılay Özel Hemşirelik Lisesi'nin organizasyonunda görev aldı. Florence Nightingale Hemşirelik Okulu'nun kurulmasına da katkılarda bulunmuştu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihe adını yazdırmış
kadınlar.
İlk
kadın muhtardan belediye başkanına, ilk tiyatro sanatçısından ilk güzellik
kraliçesine kadar, Türk kadınının tüm ‘‘ilk’’lerini inceleyen Biba'da Mustafa
Sandal'la yapılmış sıradışı bir röportaj da var. Cumhuriyet tarihindeki ilk
kadınlar şunlar:
İlk
Adalet Müfettişi ve Adalet Başmüfettişi Nazmiye KILIÇ
İlk alfabenin
yazarı: Melahat Uğurkan
İlk avukat: Süreyya Ağaoğlu
İlk bakan: Prof. Dr. Türkan Akyol
İlk başbakan: Prof. Dr. Tansu Çiller
İlk belediye başkanı: Müfide İlhan
İlk büyükelçi: Filiz Dinçmen
İlk Danıştay Başkanı: Füruzan İkincioğulları
İlk Danıştay üyesi: Şükran Esmerer
İlk Adalet
Müfettişi ve Adalet Başmüfettişi Nazmiye Kılıçİlk avukat: Süreyya Ağaoğlu
İlk bakan: Prof. Dr. Türkan Akyol
İlk başbakan: Prof. Dr. Tansu Çiller
İlk belediye başkanı: Müfide İlhan
İlk büyükelçi: Filiz Dinçmen
İlk Danıştay Başkanı: Füruzan İkincioğulları
İlk Danıştay üyesi: Şükran Esmerer
İlk diş hekimi: Ferdane Bozdoğan Erberk
ilk Doktor: Safiye Ali
İlk dünya güzeli: Keriman Halis
İlk eczacı: Rukiye Kanat Arran
İlk emniyet müdürü: Feriha Sanerk
İlk hakim: Suat Berk
İlk hazine genel müdürü: Aysel Gönül Öymen
İlk hemşire: Esma Deniz
İlk hesap uzmanı: Müşerref Çallılar ve Güzide Amark
İlk heykeltıraş: Sabiha Bengütaş
İlk hukukçu: Beraat Zeki Üngör
İlk jet pilotu: Leman Altınçekiç
İlk karakol amiri: Nevlan Kulak
İlk kaymakam: Özlem Bozkurt
İlk kimyacı: Remziye Hisar
ilk makinist: Seher Aytaç
İlk milli eğitim müdürü: Güler Karakülah
İlk milli maç hakemi: Lale Orta
İlk muhtar: Gül Esin
İlk müzeci: Seniha Sami
İlk opera sanatçısı: Semiha Berksoy
İlk orman mühendisi: Binnaz Zehra Sert
İlk otomobil yarışçısı: Samiye Morkaya
İlk petrol mühendisi: Halide Ural Türktan
İlk pilot: Sabiha Gökçen
ilk polis memuru: Betül Diker
İlk profesör: Dr. Fazıla Şevket Giz
İlk radyo spikeri: Emel Gazimihal
İlk savcı: Tüzünkan Koçhisaroğlu
İlk sayıştay üyesi: Fehrunisa Etmen
İlk senatör ve elçi: Adile Ayda
İlk sendika başkanı: Dervişe Koç
ilk subay: Ülkü Sema Toksöz
İlk TBMM başvekili: Neriman Neftçi
İlk Türkiye güzeli: Feriha Tevfik
İlk TV spikeri: Nuran Devres
İlk vali: Lale Aytaman
İlk veteriner: Sabire Aydemir
İlk yargıtay üyesi: Melahat Ruacan
İlk yüksek mahkemesi başkanı: Firdevs Menteşe
ilk yüksek mimar: Münevver Gözeler
İlk yüksek mühendis: Sabiha Ecebilge
Cumhuriyet tarihinin ilk güzellik kraliçesi 1929 yılında yapıldı ve Feriha Tevfik kraliçe seçildi. İlk kadın vali Lale Aytaman.
İlk kadın bakan Türkan Akyol. Cumhuriyet tarihinde ilk kez sahneye çıkan kadın sanatçı Bedia Muvahhit Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen, aynı zamanda cumhuriyetin ilk kadın pilotu unvanını taşıyor.
Rafet ULUTÜRK
4 коментара:
Maaalesef Bulgaristanda yanlış algılanıyor büyük bayram 8 mart kadınlar günü...Rafet bey çok isabetli yazı yazmışlar (her zaman olduğu gibi) çünkü bu bayram kesinlikle sadece çiçek çukoolota bayramı değil... 8 mart, kadın hakları, ve aslında büyük zorluklarla kazanılan haklar bayramı
Tebrik ediyorum rafet bey sizleri
bizi kadınları da unutmadığınız için
tesekkurler, sağolunuz
Başkanım her yere yetişiyorsunuz
bizi de unutmadınız için tesekurler
başarılı çalışmalarınızın devamını dılıyorum
allah yardımcınız olsun
Korkma yoluna devam et
HERKESİN BİR HESABI VAR
ALLAHINDA HESABI VAR
bize sizin gibi bir lider gerekir
sizin yazılarınıza doyum olmuyor
hiç kimse sizin gıbı ayrı bir acıdan bakmadı
hiç kimse sizin gıbı halkın cıkarlarını gormedı
ve hala goremıyorlar.
Bu kadınlar gununde bızlerı mutlu ettiniz
ALLAH sizleri de mutlu etsın
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.