DAĞDA ÖZGÜRLÜK, BAĞDA KÖLELİK

Bir saldırı ve ardından durulmayan sular. Deprem sarsıntı ve artçıları gibi devam eden yorumlar karmaşası. Her kafadan çıkan sesler ve kimin, kimci ve ne ci olduğu belirsiz bölünmeler. Kimlere inanıp güvenileceği konusunda karışan kafalar ve şaşkaloz durumlar. Tam da deyim yerindeyse, "neler oluyor oralarda" diye meraklanan bizler... "Bulgaristan’da tamamen ırkçı ve şoven bir söylem ile hareket eden Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisnin sosyal demokrat olmasının mümkün olamayacağı, orada yaşayan Türklere zarar vereceği yönünde söylemler". Hem de bunları bir göçmen derneği başkanı ağzından duymuş olursak,şaşkınlığımız daha da artmış olmaz mı..."Türklerin daha çok demokratik ve ekonomik haklarının olması isteniyorsa; ırkçı söylemlerden uzak durulması gerektiği ve Türk kimliğini taşırken o ülkenin vatandaşı olma bilincinin hatırlatmaları.Türkiye'de BDP ne ise Bulgaristan’da HÖH odur", gibi benzetmeler. Bu tür bir parti karşısında mutlaka Bulgar ırkçılığının da hortlayarak bir etki-tepki sorunu ile beraberinde geçmişte yaşanan bir çok acının tekrar yaşanması kaygıları."Ya da tam tersi, HÖH Partisinin Türk vatandaşların yararına çalışmalar içerisinde bulunmayıp, Bulgar politikalarına daha yakın olmaları."Daha neler, neler...Hepsini saymanın bir anlamı var mı bilemiyorum, ama bir süredir kendimce bu konunun akıbetini merakla izliyorum. Balkanlı bir Türk olarak, söz hakkı ve görev bilinciyle ilaveler yapmak istiyorum.Benim asıl takıldığım nokta ise, benzetme kısmı. Türkiye' de bir çok etnik köken var. Bir parti hariç, diğerlerini mecliste temsil eden başka bir parti yok. Ya da o partinin uzantısı olan bir terör örgütü de. Başka hiç bir millet, ille de özgürlük, toprak, bayrak diye ayaklanmamakta. Özgürlük kısmına ise söyleyecek sözüm hiç yok. Bu ülkede eline silahı alıp, dağa çıkma cesareti kadar özgürce bir hareket daha yoktur! Ya dağdan silahla inip, bağdakini vurmak özgürlüğüne ne demeli? O halde daha hangi özgürlüğün peşindeler?Gelelim asıl meseleye. Bulgaristan'da yaşayan Türkler, yakın geçmişte yapılan onca eziyete rağmen hala o toprakları vatan gibi kabullenip, uyum içerisinde bir yaşam çabasında. Eline silah alıp dağa çıkmış, ya da elinde bomba ile terör estiren bir Türk duydunuz mu hiç? Ancak elinde çapa, bağa, bahçeye ya da kazma kürekle çalışmaya gidenini duymuşsunuzdur. Bu durumda tek gaye, kültürel kimliklerini yitirmeden inançları ve geleneklerine uygun bir yaşama biçimidir ki; bu bile çok görülmektedir. Göçerek yaşamanın zorlukları bir yana, Türkiye'de gavur, Bulgaristan'da müslüm ve Avrupa'da Bulgar Türkü olmak. Hep ikincil plana atılmanın ezikliğine aldırmadan ve baş kaldırmadan yaşamak. Nihayetinde HÖH Partisi, çoğunluğu Türkler'in oluşturduğu bir parti olmasına rağmen sanırım beklentiler doğrultusunda politikalar üretmekte zayıf düşmüştür. Son yaşananların ve akabindeki karmaşanın yorumu da budur.
Asiye Umut