събота, 18 февруари 2012 г.

Otokton

Son zamanlar Türkiye medyalarında Etyen Mahcupyan ve Şener Aktürk'ün Balkanlar ve Kafkasya göçleri ve kırımlarının günümüze kazandırdığı belek ve algı tartışmalara konu oldu.Bizler,yani Bulgaristan'da yaşayan ve oradan göç eden Türkler, kendimizi bu harmanın içinde bulduk.Evet,bizler Anadolu'nun otokton(yerli)Türk kimliğine ve kültürüne sahibiz,hatta aynı kültürü asırlar boyunca Bulgaristan topraklarında yaşatmaktayız ve çoktan oranın da otoktonuyuz.
Göç edenlerden değil,daha ziyade hala o topraklarda yaşayanlardan bahsetmek istiyorum.
Osmanlı-Rus savaşından sonra, Bulgarlar ve Türkler,farklı dinleri ve dilleri olmuş olsa da, yeni Bulgaristan'ın inşasında aynı kurucu unsurları taşımaktadırlar.Tırnova'daki ilk kurucu Büyük Meclise katılan Türklerin sayısı bellidir.Tabi ki,günümüze dek burada ki Türkler,Anayasal garantilerine ramen, tarih boyunca eşit demokratik vatandaşlığa,Anayasalarda ve resmi uygulamalarda Bulgarlık vurgusunun yapılmasına ,ayrımcılık ve inkar politikalarına,dinlerine ve dillerine yapılan baskı ve kıyımlara maruz kalmışlardır.
Günümüzün Anayasasına göre, Bulgaristan 'da Türk azınlığı,yani bir otoktan etno-kültürel farklı etnik grup yaşamamaktadır ve bu etnosun kimliği,dini ve dili yeterince yasal koruma ve yaşatma altına alınmamıştır.Mevcut kanunlara göre,kimse kendi Türklüğünü yasal bir biçimde ıspatlayamaz.Yasalarda buna izin verilmezken ve Avrupa Birliği kriterleri gözardı edilirken,aynı zamanda pratikte ise biraz özgürlük ve şeffavlık tanınıyor.
Strasburg, azınlık etnoslarının yanında bulunuyor,fakat hala bir çok yasa uygulanmamaktadır.Örnek olarak, Bulgaristan vatandaşı bir grup Türk dava açtıkları takdirde,kendilerini Türk etnosuna ait olduklarını ıspatlanma hakkı veriyor yasalar.Tabi ki,şimdilik böyle bir müracaat yok.Türkiye'deki dış mihrakların yönlendirdiği bazı Kürt grupların self-determinsyon lafazanlığı ülkemizde yaşayan Türkler için geçerli değildir.Onlar hiç bir zaman ayrı bir devlet mücadelesi vermemişlerdir ve asla öyle bir niyetleri yoktur.Evrensel demokrasilere ve insan halklarına ilişkin tüm hakların ve özgürlüklerin sırf kendilerine verilmesi yandaşıdırlar.Hatta,Türkçenin kamusal alanda ve resmi yazışmalarda kullanılmasından yana bile değiller,fakat çok dilli eğitim inşası için cılız bir gayret ve niyet gözlenmektedir.
Bulgaristan Türklerinin amacı demokrasiye kavuşmaktır.Bu gayesinde onlar Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Avrupa Birliği'ne güvenmektedirler.Demokrasinin bütün nimetlerine kavuşamadıkları takdirde ise kendi öz kültürlerine sırt çevirip çoğunluğun kültürüne girmeleri kaçınılmaz olabilir .Öz Ana dilini,okullarda gerektiği bir şekilde öğrenemeyen nesiller, yarın ki günlerde Türkçenin zayıflatılmasıyla ve kaybolmasıyla,Bulgaristan'da yeni bir iletişimci topluluktan bahsetemekte zorlanabiliriz.

Mümin TOPÇU

1 коментара:

Анонимен каза...

DPS li harun bekir olmuyo diyo, kendi çocuğu bile türkçe okumazmış, çocuk yokmuş yeterince sınıflarda, anne babalar istemezlermiş, ala- bala...mecbur niye yapmıdınız peki 20 yıldır türkçe'yi, sen çocukken çok mu istiyordun sınıfta kalmayı, 10 yıl sonra türkçe franssızcadan daha önemli olacak belki, sizler hepşniz sadec ofislerde oturmak için dünyaya gelmişsiniz...yazıklar olsunq

Публикуване на коментар

Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.