събота, 21 май 2016 г.

JİVKOV’UN TANRI YAVRULARI, CEBEL'DE GENE TEKME YEDİ...

Mübareklere, birileri öyle bir gaz vermiş ki, kendilerini gerçek birer ilah, adeta tanrıya eşdeğer görüyorlardı.

Taki Cebel’e gelinceye dek.

Hele kürsüde yer bulamayınca şaşkına döndüler, hezimete alışık olmadıklarından, gidip çeşmenin çevresine kümelendiler ve avaz avaz bağırmaya başladılar.

Çevredeki insanların göz içine bakma cesaretini kaybettikleri için, gökteki bulutlara karşı yakarışlarda bulunuyorlardı. Sanki oraya sahte bir mesih oturmuş ve olup bitenlere gülüyordu.Ayrıca esmer tenli Vesislava da derin öbeklere kamerasıyla bu rezaletin canlı yayınını yapıyordu...

Namaz, abdest ve dua bilmeyenler, grup halinde, camiye daldılar ve biraz önce yuhaladıkları Başmüftünün karşısına geçip namaza durdular. Anlaşılan, bu tiplerin her adımı önceden kurgulanmış bir tiyatro senaryosu...

Bütün bu soytarılıkları neden yaptılar?

Neden insanımıza bunca eziyet ettiler,şerefine ve gururuna dokundular?

Gavurun yapmadığını bize yaptılar...

Bu konuya dünkü yazımda da değinmiştim.

Aslında, Bulgaristan için çok tehlikeli bu zemin kayması yaşayan şapkalı adamlar. Gerçekten çok tehlikeli!

Bunlar artık milli güvenliğe el uzatmaya kalkıştılar...

Dün, vandallar amigolar, kendi halindeki bir Bulgaristan kasabasını alt üst ettiler.

Bu davetsiz konuklar, ilçenin  muhtarına, misafirlere ve milli bayrağımıza popolarını dönerek şow yapmaya kalkıştılar.

Maksatları bir anma törenini alt üst etmekti. Cebelli, öfkeden sıktı dişini ve sabretti. Bu dangalaklara, efeliğin ve dayılığın ne olduğunu göstermeye adeta değmezdi...

Aralarında "bizim" gızanlardan da vardı.

Hasan  ve Erdinç’ın bu dangalak sürüsünün arasında ne işi olabilirdi. Onların  yeri Bahri Baba’nın yanı değil mi?

Hadi, Saliha ve Nedjmi’yi yok sayalım, çünkü bunlar aramızda kargaşa çıkarmak için robotlaştırılmışlar, adeta ruhları alınmış...

Brüksel’e  vekil yapılmak, ileride anamızı okumak demektir. Filiz’i, Mehmed’i ve Nedjmi’si, Brüksel’den kalkıp ta, Cebel’e ne için gelmişler?

Bir anma törenine, bütün şehitlerimize ve gazilerimize saygısızlık etmek için!

Anavatanımızın Büyükelçisinin sözünü kesmek için!

Üçrenkli bayrağımıza karşı popolarını dönmek için!

"Bizim" Selo’nun adamları bile yapmaz bu ayıbı...

Bunun neresi Türklük? Neresi örnek bir Bulgaristan vatandaşlığı?

Diyelim ki, Kırcaali’nin günü kutlanıyor ve tam Hasan halkını selamlamaya kalkışırken, Bahri Baba ve  on bin fedaisi karşısına dikilip,”Hasaaan, Karabaasaan! diye bağırmaya başlasalar, acaba ne olur?

Ertesi gün, Hasan gider ve savcıya suç duyurusunda bulunur.

Bahri Baba, yav, en iyisi sen git  şu gızanları mahkemeye ver...

Eli kanlı diktatör Jivkov’u geberten, şanlı Cebel meydanı,  bu sahte amigolara hiç bırakılmaz.

Hay Vataşka, hay amigo Mıstık...

Mümin TOPÇU

0 коментара:

Публикуване на коментар

Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.