Amigo Mustafa, bugün beyaz şapkasıyla poposunu örterek, sesiz sedasız, ünlü Setereli kabadayıların memleketinden uzaklaşıverdi.
Ustra kalesine çıkamadı yani!
Herhalde, acemi oğlan olduğundan dolayı, Kornitsa’daki gibi, onun ve yevmiyeci mandasının başına taş yağmadı.
Artık Kornitsa’ya ayak bile basamıyorlar. Gelecek yıl, Cebel’e de gelemeyecekler!
Birisini, Sofya’da poposunun üzerine güzelce oturtmuştuk ve hala yerinden kımıldayamıyor.
Sırt ve popo dönmek kötü iştir!
Bu bir bitiştir!
“İşte böyle tekmeyi yersin kıçına!”ata deyimi sergilendi bugün.
Aynı zamanda, Amigo Mustafa, kendini milli bir futbol maçında zannetti.
Halbuki, yanlış ve istenmeyen yerde bulunuyordu.
Haneye tecavüz etmeye kalkıştı ama olanlar, kendisine oldu...
Bugün bir daha, Bulgaristan’daki Türklerin şeref ve gururu ayak altına alınmaya çalışıldı.
Siz, Amigo Mustafa’yı boş verin!
Bizim Özgürlük Meydanı olarak adlandırdığımız, Cebel’in Çeşme Başı, meğer hiç bir zaman özgür olmamış.
Cümle alem gördük, herifler hala dayatıyorlar ve illaki, burada bizim dediğimiz olacak demeye getiriyorlar.
Geldiler ve kuyruğu kesilmiş bir tilki gibi uğuldayıp, uğuldayıp inlerine saklandılar.
Etiğin ve kültürün ne olduğunu bilmeyenler, ev sahibi konumundaki şahsı, Baş Müftümüzü, göçmen temsilcisini, konuk Türkiyeli belediye başkanını, bir de hele Türkiye Cumhuriyeti’nin Baş Elçisinin sözünü kesmek, o konuşurken, bir kuyruğu kesilmiş tilki gibi uğuldamak, acaba, neyin nesi oluyor ki?
Koskoca, Türkiye Cumhuriyeti, ayağımıza kadar gelmiş ve bizim bağrımıza basmış, biz ise dört ayaklı bir hayvan gibi sesler çıkarıyoruz...
Bizden zor insan olur!
Her rejim değişikliğinde, en az daha elli yıl, bunun ömrü sürermiş.
Görüldüğü gibi, komünist sistemin uzantıları hala aramızda, hatta tepemizde tepinmekteler.
Bunların tek gayesi var; Varlıklarının sürdürebilmek!
Şimdiye kadar, bizi tek bir partinin avlusuna tıkadılar ve üzerimize iri, vahşi ve acımasız çoban köpeklerini saldılar.
Perişan olduk gittik!
Şimdi de, başka partiler yaratarak, bir çeyrek asır daha sefa sürmeyi arzuluyorlar.
Biz, kendi aramızda kavga etmeye devam edeceğiz, onlar da Çingene İskelesi’nde, kendi yetiştirdikleri organik hıyarlardan yiyecekler.
Bizim Cebelliler, eskiden buna zalata diyorlardı...
Ama daha sezonu gelmedi!
Mümin TOPÇU
петък, 20 май 2016 г.
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
0 коментара:
Публикуване на коментар
Забележка: Само членове на този блог могат да публикуват коментари.